Wong Kar-Wai sineması muhteşem müzikleri, imkânsız aşkları, ağlayan kadınları, mistik hikâyeleriyle her izleyenin kalbinin bir yerlerine değmiştir. Bir Kar-Wai filmi izlediğinizde nereden geldiğini tam olarak bilemediğiniz bir kederle dolar içiniz, kendinizi sokaklarda bulursunuz, hayatı bir süre yavaşlatılmış yaşarsınız.
Öteki Sinema için yazan: Sidar Serdar Karakaş
İşte, Wong Kar Wai Üzerine Kısa Bir Film tam böyle başlıyor. Harun sevgilisi tarafından terk ediliyor ve korsan film satıcısının (aslında sinema misyoneri, sinema sevgisini yayan adam) önerisiyle Chungking Express filmini izliyor. Böylelikle ilk açık Kar-Wai filmi referansıyla karşılaşıyoruz. Chungking Express hem neşeli hem de hüzünlü bir film olarak belki de Wong Kar Wai Üzerine Kısa Bir Film’inin tamamına da referans oluşturuyor. Harun ilk izlediği filmle zehri alıyor. İkinci defa Kar-Wai filmi almak için sinema misyonerinin (korsan film satıcısı) yanına gittiğinde kendisi için geri dönülmez bir yola girdiğini anlıyoruz. Bu yola girmesiyle birlikte Harun saç modeliyle, giyimiyle, yemek yiyişiyle Kar-Wai filmlerinden fırlamış gibi olur, hatta yaşadığı evde duvarlar Uzakdoğu motifleriyle kaplanır. Kar-Wai’nin çok sevdiği kırmızı renk filmin atmosferinde önemli bir yer tutuyor.
Türkiye’de geçen ve referanslarını Uzakdoğu Sineması’ndan alan filmde karakter, yerinde bir sentezle karşımıza çıkıyor. Ne Türkiyeli görünüyor ne de Uzakdoğulu, buna rağmen yapay ya da gerçeküstü de değil, inandırıcılığından bir şey kaybetmiyor. Bu başarıyı hem senaryoya hem de yönetmenliğe yazmak gerekiyor. Karakterin ve seyircinin bir dakika sonra ne olacağını bilmemesi seyircinin merak duygusunu tetikliyor. Bu da filmin takip edilmesini ve karakterle özdeşleşmeyi kolaylaştırıyor. Jenerikten sonra filmi de tamamlayan kısa ama çok şey anlatan son bir sahne ile karşılaşıyoruz. Zekice planlanmış, filmin isminin nereden referans alındığını gösteren, bir sonraki filmin sinyallerini veren, belki de karakterin aradığı aşkı bulduğunu gördüğümüz etkili bir sahne.
Serdar Önal ve Ömer Çapoğlu’nun birlikte yazıp yönettikleri filmin Kar-Wai sinemasına benzemek gibi bir derdi yok, sinema ve Kar-Wai sevgisini içinde barındıran, özgün anlatımıyla bu yılın bol ödüllü filmlerinden.