X-Files’ın yeniden başlayacağını duymak, eski dostla buluşacak olmak gibi bir heyecan yarattı çoğumuzda. 1990’lara dönüp baktığımızda şu ankinden çok daha farklı bir dizi sektörü vardı. Bir kere kaliteli dizi sayısı oldukça azdı, sinemada iş yapamayanların gideceği yer TV olarak görülürdü. TV dizileri ciddiye dahi alınmazdı.
Bu ortamda dokuz yıl boyunca yayınlanan fenomen dizi X-Files belki de TV tarihini kökünden değiştirdi. Doğru işlerle uzun soluklu projeler üretilebilir ve dünya çapında ses getirilebilirdi. Chris Carter’ın yarattığı ve 1993 yılında gösterime giren X-Files fenomeni gelecek yıllarda başlayacak olan gizem odaklı dizilere senarist, yönetmen ve oyuncu yetiştiren bir okula da dönüştü.
Çok basit bir formüle dayanan X-Files, şüpheci/bilim insanı, doktor Dana Scully (Gillian Anderson) ile her komplo teorisine inanmaya hazır, araştırmacı FBI ajanı Fox Mulder’ın (David Duchovny) ortaklıkları ile gizemli dosyaları çözmeye çalışmalarını anlatıyordu.
Özellikle son sezonda istenileni veremeyen X-Files, finali ile de anlaşılmamış ve sevenlerini terkedip gitmişti. Aradan yıllar geçti ve ekip dizinin kötü bir “haftanın canavarı” tadında filmi olan The X Files: İnanmak İstiyorum (2008) ile sinemalara konuk oldu. Asıl konu olan uzaylı fenomenine değinmeyen bölüm gene sevenlerini üzdü ve büyük tepki topladı. Bundan sonra da artık X-Files’ın tamamen kapandığını düşünür olmuştuk.
Ama gerek sosyal medyada dizinin fanatiklerinin hala yazıp çizmesi, gerekse ekibin ve Carter’ın yeniden başlama istekleri, şimdilik 6 bölüm olarak tasarlanan geri dönüşe olanak sağladı. İlk iki bölümü yayınlanan dizi ülkemizde de Fox Crime kanalından izlenebilir.
Sezon 10 Bölüm 1: “My Struggle”
Hepimiz heyecanlıydık. Mulder’ın sesi ekranlara yansıyıp, dokuz sezon boyunca olanları kısaca anlattıktan sonra klasik X-Files jeneriğinin girmesi ile hikayenin kaldığı yerden devam edeceği belli oldu.
İlk bölüme bakacak olursak genel uzaylı mitolojisi üzerine yazıldığını söyleyebiliriz. Ancak buna ayrıca dizinin olmadığı dönemde Amerika’nın 9/11 sonrası yaşadığı travma da eklenmiş. Anlatacak çok fazla şey olduğu için bölüm nerede ise Mulder’ın monoloğu şeklinde geçiyor.
Genel X-Files mitolojisine hakim değilseniz anlamak çok zor ve bir o kadar sıkıcı bir bölüm karşınızda. Ancak hali hazırda gençliğinizi X-Files ile geçirmiş, kahve fincanınızda I want to believe yazan kitleye mensupsanız özleminizi giderecek komplo teorileri ile dolu bir bölüm olduğunu söylemek lazım.
Bölüm boyunca bazı şeyler çok hızlı ilerliyor. Takip etmek çok yorucu, daha önce de dizide değinilen aslında uzaylılar Amerikan hükümetinin başka şeyleri örtbas etmek için bir oyunu hikayesinin üzerinden geçiyor.
Mulder evinden komplo teorilerini incelemeye devam eder ve kendini gizlerken, Scully çocuk hastalara yardım ederek doktorluk görevini icra edip geçmişini geride bırakmış görünüyor. Mulder’ın paranoyak tavrı Scully’i artık bezdirmiş olacak ki filmdeki birliktelik çoktan geçmişte kalmış. Ancak FBI’ın Mulder’ı bulma girişimi Scully’nin eski aşkına her zamanki soğukluğu ile yanaşmasına neden oluyor. Mulder ve Scully tekrar bir araya gelirken FBI nasıl oluyorsa yıllarca kaçak yaşayan Mulder’ı da affedip X-Files’ı yeniden açıyor.
Dediğim gibi çok fazla muhabbet ve az aksiyonla ilerleyen bölümde havada uçuşan komploları yakalamak için iki üç kere seyretmek gerekebilir. Ancak 9/11 sonrası Amerikan yaşam tarzına öyle çok giydirme var ki Türkiye’de olsa başlarına ne gelirdi merak ediyorum.
Genel bir toparlama olduğu için çok da eleştirmeden bölümü ortalama bir X-Files bölümü olarak görüp tadı damağımızda kaldı diyebilirim.
Bölüm 2: “Founder’s Mutation”
Art arda yayınlanan iki bölüm ile mutluluğumuza mutluluk katan X-Files ikinci bölümde ivmeyi arttırıyor ve gerçekten geri döndüğünün sinyallerini veriyor. Savunma Bakanlığı ile ortak insan genomu üzerinde deneyler yapan doktorlar, kötü evbeveyinler, uzaylı DNA’sına sahip çocuklar ve Mulder ve Scully’i bekleyen tehlikeler… Hepsi ama hepsi bu bölümde.
Senaryosunu ve yönetmenliğini James Wong (Daha önce X-Files’ın en beğenilen bölümlerinden “Home”un senaristliğini yapmıştı) yaptığı bölüm X-Files’ın haftanın canavarı ile mitoloji bölümlerinin güzel bir karması olmuş. Birinci bölümden hem konu olarak daha iyi hem de Mulder ve Scully arasındaki dinamiği vermekte oyuncular çok daha başarılı olmuş.
Dr. Sonny Sanjay’ın kulağına mektup açacağı sokup intihar etmesi üzerine Mulder ve Scully olay yerine varır. Scully neden böyle bir davaya baktıklarını anlamazken Mulder gene derinlerde bir komplo teorisi aramaktadır. Scully otopside cesedi incelerken Mulder ise sahada olay örgüsünü bir araya getirmektedir. X-Files ile başladığını söyleyebileceğimiz bu iz sürme, suçu çözme girişimi Bones, Fringe, Sleepy Hollow gibi pek çok suç dizisine ilham vermiş ve bir ekol olmuştur. Ekibin işe geri dönmesi bu yönden asıl materyallerini doğru kullandırarak bölümü klasikler arasına sokacak bir ivme yakalıyor.
Bu intihar gibi görünen olay çok geçmeden Mulder ve Scully’i askeri bir deneyin içine itiyor. Kendi çocuğu üzerinde deney yapacak kadar ileri giden bir doktorun çocuklara yaptığı uzaylı DNA’sı deneylerini gün yüzüne çıkartıyorlar. Ayrıca Sanjay’ı ses dalgaları ile çıldırtan Kyle’ı bulmalarına ve kayıp kız kardeşini aramaya yardım etmelerine neden oluyor.
Yarı uzaylı olan Kyle’ın durumu Scully ve Mulder’ı kendi çocukları William’dan vazgeçmeseler ne olabilirdi sorusunu sormalarına da itiyor. William’daki uzaylı DNA’sı acaba nasıl gelişti? 8. Sezonun sonunda doğan William’ı son sezonda korumak için gizli bir aileye vermişlerdi. Mulder bu konuyu biraz geride bırakmış gibi görünse de Scully’nin hala acı çektiğini görebiliyoruz.
Bölümün ana kötüsü Dr. Augustus Goldman (Umutsuz Ev Kadinları ve Melrose Place gibi dizilerden tanıdığımız Doug Savant) sonunda oğlu Kyle ile karşılaşırken çocuklarına ve diğer çocuklara yaptıklarının da cezasını çekiyor.
Baştan da dediğim gibi ikinci bölüm dizinin köklerine çok daha bağlı ve derli toplu bir X-Files bölümü olarak hafızalara kazınırken kalan dört bölümde neler olacağı ise bir merak konusu. Hem merak ediyorum hem de bitmesin diye seyretmek istemiyorum. Benim de ikilemim bu olsun. Herkese bol komplo teorili bir sezon dilerim.