Yakın Tarihli Sağlam Gerilim Arayanlara Öneri Listesi 14

10 Mayıs 2022

ABD dışı ülkelerin gerilim filmlerinden oluşan “yakın tarihli sağlam gerilim arayanlara öneri listesi” serimize 14. bölümle devam ediyoruz.

blank

Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca

Aşağıdaki listede yakın zamanda izlediklerim arasından seçtiğim, ABD dışındaki ülkelerden, biraz daha kıyıda köşede kalmış, yakın tarihli gerilimleri bir araya getirdim. Sizler de yorumlar kısmına benzer gerilimleri ekleyerek listeyi genişletebilirsiniz.

Not: Filmler yapım tarihlerine göre sıraya dizilmiştir.

Pseudo (2020)

blank

Bolivya’dan beklenmedik derecede ilginç bir gerilim! Julian, Bolivya’nın en kalabalık şehirlerinden biri olan La Paz’da taksi şoförlüğü yapmaktadır. Biraz üçkâğıtçı bir tip olan Julian, üç beş kuruş daha fazla kazanabilmek için her yolu denemeye hazırdır. Fotoğrafçı olduğunu öğrendiği müşterilerinden birinin sıradaki işine gidemeyeceğini varsayarak onun yerine geçer ve kendince “havadan” ekstra para kazanmak ister. İşler tabii ki planladığı gibi gitmez. Rodrigo Patino ve Luis Reneo’nun beraber yazıp yönettiği film, daha çok Bolivya’daki sosyal sınıflar arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Ayrıca ülkenin yakın tarihinde devlet eliyle gerçekleşmiş ve adalet karşısında hesabı görülmemiş kimi şiddet olaylarının mağdur kesimde yarattığı haklı öfkeyi ve alev alev yanıp tutuşan intikam duygusunu merkeze koyuyor. Pseudo, tıkır tıkır işleyen senaryosuyla dikkat çekiyor. Evet, yan karakterler biraz daha zenginleştirilebilirmiş ama bu haliyle de heyecan seviyesini hep zirvede tutmayı başarabilen, şaşırtıcı sürprizlerle süslü, yüksek tempolu, sağlam bir gerilim.

Huda’s Salon (2021)

blank

Yeni evli Reem, bebeğiyle birlikte Huda’nın kuaför salonuna gelir ve saçını kestirmek ister. Oradan buradan sohbet ederlerken, kocasının mesnetsiz kıskançlığından dem vuran Reem, Huda’nın ikram ettiği kahveyi içer ve bayılır. Ayıldığında kendini yara almadan kurtulması zor bir şantajın orta yerinde bulur. Berlin ve Cannes gibi film festivallerinde ödüller kazanmış Filistinli sinemacı Hany Abu-Assad’ın yazıp yönettiği Huda’s Salon, hareketli giriş bölümüyle harika bir başlangıç yapıyor. Sonrasında tempo iyice düşüyor ve karşılıklı diyaloglarla geçen sorgu sahnelerinin fazlalığı filme büyük darbe indiriyor. Yine de yıllardır süren Filistin-İsrail çatışmasına farklı bir yerden baktığından ilginçliğini koruyor. Bilindiği gibi daha çok sol bir hareket olarak başlayan Filistin direnişi, zaman içinde kabuk değiştirmiş ve İslami yönü ağır basan bir harekete dönüşmüştür. Huda’s Salon, kamerasını tamamen Filistinli kadınlara odaklıyor. Bulduğu her fırsatta zulme meyleden İsrail baskısı altında yaşamak yetmiyormuş gibi bir de kocalarından (ve “erkek” direnişçilerden) gelen ataerkil düzeni kutsayan, boğucu dini baskılarla mücadele etmek zorunda kalan kadınların bıkkınlığını dile getiriyor.

Midnight (2021)

blank

Bir üçgen düşünün. Bu üçgenin her köşesine birbiriyle ilgisiz karakterler yerleştiren film, üç ayrı koldan başladığı anlatısıyla önce karakterlerin etrafını elinden geldiğince dolduruyor. İlk olarak psikopat bir seri katili tanıtıyor. Şehrin, genelde alt sınıfın yaşadığı ve soylulaştırma projesi kapsamında büyük oranda boşaltıldığı için ıssızlaşan bölgesinde avlanan katil, hedefine daha çok genç kadınları koyuyor. İkinci köşede bu bölgede yaşayan anne-kız var. Genç kadın çağrı merkezinde çalışıyor, annesi ise bir tekstil atölyesinde, her ikisi de işitme engelli. Son köşedeyse yine aynı bölgede yaşayan iki kardeş yer alıyor. İri yapılı, çabuk öfkelenen ve belki biraz şiddet eğilimli ağabey ile ebeveynleri öldükten sonra ağabeyinin aşırı korumacı kalkanı altında hafif boğulma emareleri gösteren kız kardeş. Filmin ikinci bölümünde üç köşenin yolları çeşitli tesadüfler sonrasında kesişiyor ve çılgın bir kovalamaca başlıyor. Kwon Oh-seung’un yazıp yönettiği Midnight, artık Güney Kore sineması denince akla gelen markalaşmış çizgi üstü gerilimlerin son örneklerinden biri olarak kabul edilebilir. Filmin ana derdinin gerilimi gittikçe yükselterek finale kadar nefes nefese izlenen bir tür filmi inşa etmek olduğu daha ilk sahneden itibaren anlaşılıyor. Bu konuda hedefi on ikiden vurduğu söylenebilir. Film boyunca sağa sola yerleştirilen kimi eleştirel sahnelerle birkaç toplumsal soruna vurgu yapıyor ama hiçbirinin üzerine çok fazla gitmiyor.

El Rezador (2021)

blank

Sıradaki filmimiz Ekvador’dan. Yönetmenliğini ve senaristliğini Tito Jara’nın üstlendiği El Rezador (The Preacher), ağır tempolu, ufak tefek defolar barındıran, bütçesi gibi küçük bir film ama “inancın ve/veya dinin metalaştırılması” meselesine o kadar ilginç bir yerden bakıyor ki listemize dâhil olmak için yeter ve gerek şartları sağlıyor. Şehrin fakir mahallelerinden birinde anne babasıyla yaşayan küçük bir kız çocuğu, genelde din istismarına dayalı küçük çaplı dolandırıcılıklar ile hayatını idame ettiren Vaiz lakaplı Antanacio’nun ilgisini çeker. Küçük kızın sık sık Meryem Ana’yı gördüğü iddia edilmektedir. Bu yüzden kızın iyileştirici mucizevi güçleri olduğuna inanan çaresiz insanlar, kapıda kuyruklar oluşturmaktadır. Bu tip fırsatları olgunlaştırıp daha yüksek gelirli iş modeline dönüştürmekte tecrübeli Antanacio, anne babayı beraber çalışmaya ikna etmeye uğraşır. El Rezador, neredeyse belgesele yaklaşan katı gerçekçi yaklaşımı benimsiyor ama hikâye, sanki kara film (‘film noir’) evreninden ışınlanıp gelmiş başkarakterin (Antanacio) etrafında gelişiyor. Bu karışım filme ayrı bir lezzet katıyor. Filmin küçük gibi görünen hikâyesi, başta Hristiyanlık (Katolik Kilisesi) olmak üzere büyük dinlerin, zaman içerisinde kurumsallaşma yoluna giderek devlet içinde devlet gibi davranan, sömürü üzerine kurulu yapılaşmasını bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Ayrıca güç zehirlenmesi, güç sahiplerinin yozlaşması, kitlelerin manipüle edilmesi gibi güçlü yan konular, filmi daha da zenginleştiriyor.

Kazn / The Execution (2021)

blank

Ilya Naishuller (Hardcore Henry-2015, Nobody-2021) gibi video klip yönetmenliğinden sinemaya geçen Lado Kvataniya da ilk filmiyle adından söz ettirmeyi başaran Rus yönetmenlerden biri oldu. Kvataniya, ilk denemesinde Sovyet tarihinde kayda geçmiş en çok cinayet işleyen seri katillerin başında gelen Andrei Chikatilo hakkında bir film yapmayı tercih etmiş. Yaklaşık on yıllık bir süreci kapsayan hikâyesini sık sık zamanda ileri geri giderek aktaran The Execution, olayları seri cinayetleri soruşturan polis biriminin gözünden anlatıyor. Chikatilo’nun cinayetlerini ve yakalanma sürecini birebir olmasa bile gerçeğe yakın anlatmaya çalışan filmin asıl bombası, arka plana yerleştirdiği kurmaca parçayı çaktırmadan, sabırla, yavaş yavaş merkeze çekmesi. Görsel yapısını True Detective’in ilk sezonu (2014) ya da Mindhunter (2017-2019) gibi popüler olmuş dizilere öykünerek kuran film, çok daha karanlık bir yola saparken Memories of Murder (2003), Zodiac (2007) ve I Saw the Devil (2010) gibi filmlerden de faydalanıyor.

Bull (2021)

blank

London to Brighton (2006), The Cottage (2008) ve Cherry Tree Lane (2010) gibi sevdiğim filmlerin yönetmeni Paul Andrew Williams’ın yeni bombası Bull, finaldeki ufak, esprili sürprizi saymazsak fazlasıyla bildik ama çok eğlenceli bir intikam filmi. Konusu gayet basit; 10 yıl aradan sonra şehre dönen Bull lakaplı başkarakterimiz, kendisine ihanet edenlerden sırayla intikam almaya başlar. Bull, tempoyu hiç düşürmeyen, sert cinayet sahneleri eşliğinde finale kadar tam gaz devam eden, çata çat bir gerilim. Finaldeki ufak sürpriz kimilerinin hoşuna gitmeyebilir ama filme zarar verdiğini söylemek mümkün değil. Başroldeki Neil Maskell, her zamanki gibi harika…

Diğer Listelere de Göz Atmak İsterseniz:

blank

Murat Kızılca

1971 İstanbul doğumlu. Aylık online sinema dergisi CineDergi ve aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. 2008 yılından beri katkı sağladığı Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

2 Comments Leave a Reply

  1. Güzel liste olmuş. Aralarında ilk kez gördüğüm filmler var. Ben film öneremiyorum, o kadar çok film izliyorum ki çoğunu unutuyorum, kerem akça abiyi geçtim film izlemekte. Yazı için teşekkürler.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

İntikam Sinemada Yenen Bir Yemektir!

İntikam sinemada yenen bir yemektir! Bir mazlumun adalet sağlaması edebiyat
blank

Mosfilm Kanalından Türkçe Altyazılı Rus Klasikleri!

Sovyetler Birliği'nin en büyük film yapım şirketi olan Mosfilm'in arşivi