boring tv ile ilgili görsel sonucu

Kısa bir süre önce Medyaradar’daki Gözetleme Kulesi köşemde bir yazı yazmış ve her hafta 150 dakika dizi yazmakla övünen bir senaristi haşlamıştım. Sert bir yazıydı. “Senaristler dizi sektörüne zarar veriyor” diye yazının içeriğinden daha sert bir manşet bile atmıştım.

Şöyle yazmışım;

[box type=”note” align=”” class=”” width=””]

“Bu işin ilk ayağı senaryoyu yazan kişi yani senarist! O yüzden bu 150 dakikalık ızdırap senfonilerinden biraz onları da sorumlu tutuyorum. Hürriyet’in Pazar ekinde, senarist Ece Yörenç’in, Ayşe Arman’a verdiği röportajı okudum. Tipik bir kendini, yaptığı işi ve yakın çevresini idealize etme röportajı bu, üstüne yazı yazılacak bir tarafı yok ama şunu fark ettim; her hafta 120 sayfa dizi senaryosu yazan, yıllardır iyi kazandığı halde kendi kendini köleleştiren bu kişi yaptığı şeyle övünüyor.”[/box]

Daha bir sürü şey yazmış ve şu şekilde de bağlamışım eleştirimi;

[box type=”note” align=”” class=”” width=””]

“Senaristin elinin güçlü olması lazım aslında, bu gidişe en başından dur diyebilecek ilk cephe hattı onlar ama bizde herkes halinden memnun gibi görünüyor. Açıkçası ben röportaj vermeye utanırdım ve böyle bir sistemin parçası olmayı reddederdim. Yapın tabii ama bununla da övünmeyin, durumu iyileştirecek çareler arayın. Diziler hikâyeyi görselleştirerek evimize taşıyor. Hikâye anlatıcıların/yazıcıların artık biraz “biz ne yapıyoruz” diye düşünmesi şart. Hem kendi ruh ve beden sağlıkları hem de seyirci için.”[/box]

Devrimi ben başlattım diyemem ama bu yazıya sektör içinden olumlu tepkiler aldım. Bu isyan çorbasında bir tuzum varsa çok sevinirim. Sanırım arada geçen süre içinde de dizi senaryosu yazan yetenekli insanlar özeleştiri yaptılar ve haklı bir bildiri yayınlayarak dizi sürelerini protesto ettiler.

Şimdi, buna herkesin destek vermesi gerekir ama öyle olur mu bilemem. Oyuncular cephesi önemli çünkü dizi işinin vitrininde onlar var. Yapımcılar başrollerin ücretlerini ses çıkarmasınlar diye epey yükseğe çekti. Yıldız oyuncular arasında bu kölelik düzenini şiddetle protesto edenler vardı, pankartları ellerine alıp yürüdüler bile ama kaşeleri artınca onların da sesi kısıldı. Ha bir de şu var; ortam gergin, kimse kendini işaretlemek istemiyor. Ne de olsa cumhurbaşkanının bir diziyi kayırıp ülkenin 20 yıldır televizyonda program yapan talk showcusunu haşladığı ve işini elinden aldığı bir ülkede yaşıyoruz. (Reklamlarda dahi Okan Bayülgen’in sesini duyamadığımızın farkında mısınız?)

Peki, tüm bu şartlar altında dizilere fırtınasız bir rota çizecek yeni sorular üretmenin vakti geldi mi?

Henüz erken, ben de protestoyu var gücümle destekliyorum ama bir şerh düşüyorum. Dizilerin tek sorunu metraj değil. Aslına bakarsanız O Hayat Benim dizisinin 30 dakika ya da 300 dakika olmasını zerre umursamıyorum. Dizi izlerken sormamız gereken şu; neden birbirine geçmiş aşk üçgenlerinden mütevellit ilişki bulmacaları çözüyoruz sürekli? Neden Masum gibi bir işi izlemek için 1 milyon yıl bekledik? Neden hep aynı diziyi izliyoruz?

Yerli diziler 60 dakika olunca Game of Thrones’u bırakıp Kırlangıç Fırtınası’na mı takılacağız? Sanmam, seyircisinin büyük kısmını kaybetti yerli diziler. İnanmayan geçtiğimiz yılların “share” oranlarına baksın. Televizyonculuk hepten ev kadınlarının beğenisine mahkûm oldu çünkü tek alıcısı onlar. Yani, batıyor bu gemi, diziler kısalsa da kurtulmaz!

Umarım protesto amacına ulaşır ve senarist arkadaşlarımızın yükü hafifler çünkü dayanılacak gibi değil ve umarım bir gün yazmak istedikleri senaryoları kaleme alıp bizi asıl yetenekleriyle tanıştırırlar ama bu geleneksel TV yayıncılığında pek mümkün görünmüyor. Sanırım İnternet dizileri bu açıdan önemli. BluTV’nin Masum ve Sahipli’sinden sonra bu gece Puhu TV’de Fi başlıyor. Bakalım, televizyonda izlediğimize benzemeyen orijinal bir iş çekmeyi başarabilmişler mi?

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Türk Sinemasının Mafyayla İmtihanı

Hemen her filmde hikâye mutlaka bir noktadan sonra mafyayla ilişkilendiriliyor
blank

Grunge vs Star Wars

Grunge alemi ve Star Wars evreni üzerine eğlencelik bir karşılaştırma