Eski arşivleri karıştırırken, 29 Kasım 1975 tarihli SES mecmuasına (Sayı: 48) kapaktan giren dosya konusu ilgimi çekti. okudum. Dönemin Yeşilçam’ı hakkında bazı ipuçları verdiği ve belge niteliği taşıdığını düşündüğüm için de aslına sadık kalarak, görsel malzemesiyle (artı benim bir kaç lobbby ya da fotoğraf takviyemle) birlikte meraklısına sunuyorum. Yorumu sizlere bırakıyorum tabii ki. Bu konudaki yorumularımızı Giovanni Scognamillo ile beraber kaleme aldığımız Erotik Türk Sineması kitabımızda bol bol yapmıştık zaten…
Metin Demirhan
BU BİR REZALETTİR
Ne eğitmek, ne öğretmek… Yalnızca kazanmak, kazanmak, daha çok kazanmak… İşte seks filmi yapımcılarının değişmeyen amacı… Ama gençler zehirlenmiş, çocuklar kötüye, yanlışa alıştırılmış, kimin umurunda?.. Şimdi gelin siz buna rezalet demeyin… Gelin olup biteni, yapanları ve oynayanları kınamayın…
İĞRENÇ SAHNELER. Yeşilçam’da seks salgını ön plana çıktığından bu yana bu tip fotoğraflara sinema kapılarında rastlamamız artık olağan hale geldi…
BU NE REZALET? Sinemaların afişlerinde ve vitrinlerinde rastladığımız bu resimler özellikle çocuk yaştakilerin dikkatini çekiyor ve belkide bir kuşağın zehirlenmesine neden oluyor.
İLGİSİZ FOTOĞRAFLAR. Bu fotoğrafların bazıları sadece müşteriyi yanıltmak için sinema kapılarına koyuluyor. Filmde çoğu zaman böyle bölümler yer almıyor. Bu da gösteriyor ki, mesele sadece ticari amaç taşımakta.
Yeryüzündeki her sanat dalı çağlar boyunca sürekli bir değişim sürecinden geçmiştir. Hiç bir sanat yoktur ki kendisini yenilemesin, kendisini aşmasın… Yedinci sanat olarak kabul edilen sinemada da bu böyle süregelmiştir… Dünya sinemasının geçirdiği evrimleri genel bir şekilde değerlendirdiğimizde görürüz ki her ülke, mutlaka bir diğer ülkenin sinemasından etkilenmiş ve kendisini o yönde koşullandırmıştır. Sinema tarihçilerinin bir bölümü bunu sadece bir özenti olarak nitelendirirken, bir bölümü de sanatın evrenselliğinden söz ederek, her yeni akımın dünyayı sarmasının doğal olduğu savını savunmuşlardır. Değişen toplum koşulları ve özellikle genç kuşakların özlemleri sinemada çeşitli dönemler oluşturmuştur. Sonuncusu Seks akımıdır.
Bu doğal olarak Türk sinemasını da etkisi altına alacaktı. Nitekim aldı da… Fakat Yeşilçam bu konuda ters bir başlangıç yapmıştı. İlk günden beri işin buraya varacağı su götürmez bir gerçekti. Avrupa ve Amerikalı yapımcılar soruna öyle bir kılıf uydurmuşlardı ki, seks filmlerinde seyirci hem eğitiliyor, hemde ona çıplaklığın ağır bastığı bir sanat filmi sunuluyordu. Ya bizimkilerin yaptıkları? Al bir kadın ve bir erkek, geçir kameranın karşısına “motor” de, ardından da soy soyabildiğin kadar… Ne konusu var ne de mesajı…
Şu günlerde Yeşilçam’daki seks salgını artık işin doruğunda… Aşırı sözcüğü yerine rezalet dersek haksız sayılmayız. Fakat garip olan şu ki yasal yönden çevrilmesine ve oynatılmasına olanak olmayan filmler nasıl sinemalarda gösterilebiliyor. Kendi toplum yapımıza ve geleneklerimize ters düşen bu tür yapıtların seyirciye ne vereceği de doğrusu merak konusu. Evet Türk sinemasında seks bir rezalet halini aldı… Kangren gibi ülkenin her tarafını saran bu iğrenç filmlere “Dur” demenin zamanı geldi. Tüm ilgili, ilgisiz herkes kendine düşen görevi yapmalı ve sinema denen en yaygın ve kitleler üzerinde büyük etkileyici gücü olan bu sanatı gözü paradan başka bir şey görmeyen bir avuç adamın çirkin emellerine alet olmaktan kurtarmalıdır…
Ses Yazı işleri
İLGİLİLERE SESLENİYORUZ
Seks filmlerinin gittikçe yoğunlaştığı bir dönemde SES mecmuası muhabirleri çeşitli bilim ve kanun adamlarıyla konuştular… Bu konudaki düşünce ve endişelerini dile getiren otoritelerin yanı sıra hukukçular da seks filmlerinin kesin olarak yasaklanması gerektiğinden söz ederek kanun maddelerini gözler önüne serdiler… Bu arada yeşilçam’ı ünlülerine de aynı konuda fikirlerini sorduk… Hemeh hepsi seks filmlerinin en kısa zamanda önlenmesini diliyordu. Ama bu umutlar ne zaman gerçekleşecekti?
KANUNLAR YASAKLIYOR AMA
Müstehcen, hâyasızca ve küçükler üzerinde zararlı etkiler yapabilecek filmlerin sinemalarda oynatılması sonucu şunlar cezalandırılacaktır:
- Bu tip filmleri sinemalarda gösterenler, sinemacılar ve yöneticileri.
- Yapanlar ve yaptıranlar.
- Dağıtanlar, piyasalayanlar.
- Dışarıdan alanlar ve yurt dışına satanlar.
- Temsil edenler, filmlerde oynayan aktörler ve aktiristler.
- Tedarik edilebilecek yerleri ilan eden ilan şirketlerinin yöneticileri ve bu ilanları gazetede basan ilgililer.
Müstehcen yayını yasaklayan maddeler T.C.K. nun 426, 427 ve 428. maddeleridir. Ayrıca kişilerin hareketi olarak da 419 ve 576. maddeler bazı eylemleri yasaklamıştır.
Kanunumuz müstehcenliği cezalandırma amaç unsurunu ön plana almıştır. Çıplaklığı ve genellikle toplumun ayıp sayabileceği hareketler ticari kazanç amaçlarıyla filme aktarılır ve gösterilirse suç unsurları ortaya çıkmış olur.
Ayrıca müstehcen olmamakla birlikte 18 yaşından küçükler üzerinde zararlı etkiler yapabilecek filmlerin oynatılması da 1117 sayılı kanuna göre yasaklanmıştır.
Yargıtay görüşleri de bu yöndedir.
Kanunumuzun tabiriyle “Müstehcen ve hâyasızca yapılmış filmlerin sinemalarda gösterilmesi” yasaklanmıştır. Biz bunu genellikle ayıp ve utanmayı gerektiren hareketler olarak ele alabiliriz. Ayıp ve utanmayı gerektiren hareketler zaman ve yer itibarıyla değişkendir. Hatta ayni ülkenin ayrı bölgeleri arasında dahi farklılıklar olabilir. Onun için toplumun genel ve objektif değerleri temel alınmalıdır.
Ülkemiz gibi kadın erkek ilişkileri düzenli olmayan yerlerde konuyu istismar etmek daha kolaydır. Cinsi duyguları tahrik edici pozlar verdirerek veya bazı münasebetleri filme aktararak büyük paralar kazanmak mümkündür.
Seks filmlerinin yayılmasında yabancı kaynaklı filmlerin büyük etkisi olmuştur. Dış ülkelerde bir düzeni veya düzensizliği ispat etmek için çevrilen filmler ülkemizde amaç değiştirerek bunalım istismarları yapılmış, amaç olarak yalnızca kazanç göz önüne alınmıştır. Kanundan kaçmak yolları aranmış ve bulunmuştur da… Örneğin insan vücudunun bazı yerleri noktalarla örtülerek veya gölge araç oyunlarıyla gizlenerek, takibattan kurtulunmaktadır. Bu görüş tamamen yanlıştır. Kullanılış amacına göre tamamen çıplak bir kadının vücudu müstehcen olmayabilir. Örneğin güzel sanatlarla uğraşanlara modellik yapılması ve tıp sahasında uğraşanlara insan vücudunu tanıtan filmler gösterilmesi veya yine bir ilmi ve edebi bir eserin sinemaya aktarılması sırasında bazı sahnelerin açık olması gibi… Ama bunların hiçbirisinde amaç seksten ve müsthcenlikten para kazanmak değildir. Filmin çevrilişindeki amacı gözden kaçırmamak gerekir. Aksi halde ceza yarar yerine zarar getirir.
Bazı çevreler önleyici tedbir olarak cezaların artırılmasını ön görmektedirler. Cezaların yüksekliği her zaman önleyici değildir. Önemli olan uygulamadır. Sorumlular, objektif ölçülerle sorumluluklarını yerine getirirlerse toplumun kültürel yaşantısıoranında seks istismarı önlenebilir.
Avukat Raif Ertem
“ÇOCUKLARIMIZIN SAPIK OLMASINA GÖZ MÜ YUMACAĞIZ?”
Bizim toplumumuz henüz seks problemlerini çözümlemiş değildir… Gençler yeterince eğitilmediği için, bunalım geçirdikleri dönemlerde yanlış sapmalara yöneliyorlar. Gençlerin ergenlik devrinde sekse olan yaklaşımları bilhassa erkek çocuklarda çok daha fazladır. İçinde yaşadığımız devrede bazı çevreler bu toplum yapısını ticari amaçları uğruna istismar etmektedirler.
Seks filmleri ile hasta bünyeli bir gelecek hazırlıyoruz topluma… Çocukların sekse olan ilgisi çok normaldir. Ancak bunu, onları bunalıma sürükleyecek hale getirmek bir cinayettir. Seks filmlerini seyreden seyirci kitlesi, seks problemlerini çözümleyememiş bir kitledir. Seyircilerin büyük çoğunluğunu çocuklar oluşturmaktadır. Seks filmlerini bilinçten yoksun olarak izleyen çocuklar hayatın sadece hazdan ibaret olduğunu sanacaklardır. Bu da ileride onları kolay yoldan hazza ulaşmaya itecektir. Kolay yopldan hazza ulaşmak için de her türlü yola baş vuracaklardır. Kaçakçı, hırsız, sapık insanlar yetişecektir…
Bu ters tepki sonucu muhakkak, çocuklar eğitimden uzaklaşıp seksin cazibesine kapılıyorlar. Biraz yetişkinler, yani16-18 yaştakiler de kafalarını yalnızca sekse yöneltiyorlar. Oysa bizler onları bu dönemlerinde, spor, müzik, sosyal ilişkilere yöneltmeliyiz. Seks filmleri seyretmeye alışan gençler ve çocuklar sürekli bu filmleri izlemek ihtiyacını duyacaktır ve giderek bu durum cinsel ilişkilerinde de onları tatminsizliğe itecektir.
Seks filmi yapmak yalnızca toplumu parasal olarak sömürmek değil, insanları olumsuz yönde sapmalara itmektir. Ucuz bir endüstri olduğu için çok daha fazla para kazanma şansı elde eden yapımcılar farkında olmadan büyük katliamlara girişmiş bulunuyorlar…
Prof. Dr. Özcan Göknel
“BU İĞRENÇLİĞE SON VERMELİYİZ”
Ülkenin her tarafını saran bu tür filmler için en etkieyici ve en acımasız tedbirler almak zamanı geldi artık. Bizler birer eğitimci olarak genç kuşaklara doğru yolu göstermek için çabalar harcarken diğer yanda bir avuç adam ticari amaçlarla piyasaya rezalet denilecek filmler çıkartıyor. Bu filmlerin müstehcen olup olmaması konusu ise her ülkenin koşulları ve toplum yapısına göre değişir. Bizim örf ve adetlerimiz, her şeyden önce kanunlarımız bu tip filmleri yasaklamıştır. Bize bu konuda yetki verildiğinde mücadeleye hazırız. Ayrıca sansür heyetinin Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak çalışmasında ve birlikte kararlar almasında büyük yararlar vardır.
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Hikmet Demirçelik
“UTANIYORUZ”
Hülya Koçyiğit
Dünyanın her yerinde zaman zaman bazı dönemlerden geçiyor sinema. Yeşilçam’da şimdi seks dönemini yaşıyor. Ama topluma ne verip ondan ne kopardığı konusu muhakkak ki tartışmaya değer… Ben karşıyım…
Ayhan Işık
Seks filmleri bütün ülkeye yayıldı… Bu şüphesiz geçici bir akım… Ancak Türk toplumu bundan çok zararlo çıkacak… Devlet müdahale etmelidir. Aksi halde hayli kötü olacaktır sonuç.
Türker İnanoğlu
Avrupa’da eğitici nitelikte olan filmler bizde ticari amaçlar taşıyor… Geçici bir akım olan seks filmleri, bir gün geriye kangren olmuş yaralar ve hasta bir toplum bırakacaktır.
İrfan Ünal
Öğrenci (öğretici demek istemiş herhalde) ve eğitici seks filmlerine “Evet!..” Ama bizdeki rezalete kesin olarak “Hayır!..” Dileriz bu dönemi çabuk atlatırız. Ancak bu dilek bana pek umutlu gibi görünmüyor. Hayırlısı…
Murat Köseoğlu
Bir sinemacı olmaktan utanır hale geldim… Hiç bir dernek ve teşekkül bir çare bulamıyor soruna… Çünkü ticaret ülkemizde serbesttir. Devlet konuya el atmalıdır… Bence durum dehşet vericidir.
Cüneyt Arkın
Yeşilçam’a bu hastalık nereden bulaştı bilemiyorum?.. Ama şurası muhakkak ki gerçekten yeni kuşaklara hiç te iyi örnekler olacak yapıtlar değil bunlar. Bir an önce tedbir yoluna gidilmesi şart bence…
Kaynak: http://maskeveyumruk.blogspot.com/2007/06/yeilamda-seks-rezaleti-sex-ignominy-in.html
bu yazıyı okurken ister istemez günümüzdeki ahlak yapısıyla bir ilişki kurdum..insanların en mahrem anlarını hiç çekinmeden video payşaım sitelerinde paylaştığı ve bunun da çok normal ve yeri geldi mi çok komik karşılandığı bir çağda bana sex filmleri nedense çok masum geliyor..
Yeşilçamın en büyük sorunu sinemanın sanattan çıkarak tamamen para amaçlı bir unsur haline gelmesiydi bu yüzden bu tarz iğrençlikler boy gösterdi yazık sadece
bugün sektörün can simidi olan recep ivedik’ler neyse, o gün seks furyası da oydu.
recep’i ne kadar önemsiyosam, behçet’i de o kadar önemsiyorum.
abartmanın alemi yok.