“Bir zamanlar…Daha hayatının ilk günlerinde kaderi trajik şekilde değişen bir çocuk vardı. Bendeniz. Hilseim’li Aelred, hafızamda yer etmiş anılar ve hayatta kalan birkaç kişinin tanıklığıyla birlikte sizlere, mutlak güce sahip olmak için yanıp tutuşan bir avuç insanın sebep olduğu dramatik olayları aktaracağım. Nitekim bu olaylar neticesinde, Halsbourg’lu Tristan… Avare Şövalye adını alır”
Yerli çizgi roman severlerin Yves Swolfs ile tanışması Doğan Kardeş dergisinde yayınlanan hikayelerine dayanır. Gecelerin Avcısı adlı öyküyle birlikte radarımıza giren Swolfs, ülkemizdeki çizgi roman severlerin büyük bir kısmının yakından takip ettiği çizerlerden biridir.
Yurdum çizgi severleri, Swolfs’u daha ziyade Durango ile tanımaktadırlar. Yine Prestij Yayınevi’nden çıkan (ve Ocak ayı itibarı ile üçüncü sayısına kavuşan) bu western öyküsünün hemen ardından, arayı fazla soğutmadan bir kılıç ve büyü hikayesi ile karşımıza çıktı kendisi. Ana hikayesi 5 ciltten oluşan öykü, fantastik fonda ilerleyen ve yıllar evvel yeşilçam’da parodileri bile dönen klasik bir intikam öyküsüdür. Kaba bir kimya ile Kurtlarla Dans, Conan, Oidipius hatta Epaphos efsanesinin evlendirilmiş hali diyebiliriz Efsane için…
Durango ile özellikle Tex’in tarzını sevenleri fazlasıyla mest eden Swolfs, Efsane ile birlikte de yer yer Conan’ın atmosferinin tonlarına yakın seyrediyor. Hikayenin 1. bölümü olan Kurt Çocuk, hem sinemasal referanslarla bezeli hem de klasik anlatımdan pek de fazla sapmayan bir rotası var ki ciltlerin sayfa sayısı düşünüldüğünde, okuyucuyu fazla yormayan bu rota, hazım sıkıntısına da yol açmıyor.
Durango’daki tek kişilik dev kadro; Efsane’de yerini küçük çaplı bir takım çalışmasına bırakmış. Hikaye ve çizimler yine Yves Swolfs’a ait ama hikayenin dokusuna sinen leziz renklendirmelere imza atan isim Sophie Swolfs… Bu sebeple Durango ile aralarındaki konsept farkı ister istemez, çizimlere de fazlasıyla sinmiş.
Efsane, Durango ile aynı formatta sunulmuş biz çizgi roman severlere. Kalın mat kapaklı ve 48 sayfalık –bir nevi- tam macera. Basım periyoduna göre sayfa sayısı az gözükse de, basım formatı gereği oldukça kalabalık bir içeriğe sahip. Şu son zamanlarda ağzımıza dolandırdığımız biçimi ile bir Prologue işlevi görüyor ana hikaye için. Bütün bir sayı bu flashback münasebeti sebebi ile Tristan’ın, Avare Şövalye lakabını almasının çok daha öncesini konu ediniyor kendisine…
Efsane’nin okuyucular ile arasını daha fazla soğutmadan devam edeceğini dileyerek şimdiden iyi okumalar diliyorum…