Zalim aslında Çirkin Kral Affetmez’in yeniden çevrimi. Bu defa başrolde Yılmaz Güney değil İrfan Atasoy var ama filmlerini rejisörü aynı kişi; Yılmaz Atadeniz.
İki Yılmaz’ın, Yılmaz Atadeniz ve Yılmaz Güney’in birlikte çalıştığı son iki film, Çirkin Kral Affetmez ve Güney Ölüm Saçıyor idi. Çirkin Kral Affetmez, 1967 yılında çevrilmişti. Bu birliktelik 1969 yılında Güney Ölüm Saçıyor ile son buldu. Senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı Çirkin Kral Affetmez (ÇKA), Güney’in oyunculuğu ve senaryosu ile ön plana çıktığı güzel bir avantür idi.
Güney’in kendi yoluna gitmesinden sonra İrfan Atasoy, Yılmaz Atadeniz’in demirbaş jönü haline gelecekti. Tesadüfe bakın ki Atadeniz-Atasoy birlikteliği nihayete yaklaştığında ÇKA’nın yeniden çevrimi söz konusu oldu. İrfan Atasoy’un senaryosu ile yapılan yeniden çevrim, birtakım ufak farklar dışında Güney’in senaryosunun olay örgüsünü takip ediyor. Bir fabrikada muhasebeci olarak çalışmakta olan Mustafa (Yıldırım Gencer), eşiyle ilişkisi olan patronu tarafından tuzağa düşürülür. İki bekçiyi öldürüp şirketin kasasındaki parayı çalmakla suçlanan Mustafa, aleyhindeki delillere rağmen suçsuzluğunu ispatlamaya çalışmaktadır. Son çare olarak kız kardeşi Ayşe’yi (Fatma Belgen) kan davalısı Ciniko Cumali’ye (İrfan Atasoy) göndererek yardım isteyen Mustafa, onunla yaptığı anlaşmaya göre, beraat ettikten sonra Cumali tarafından öldürülecektir.
ÇKA, hikayede karakter değişimine verdiği önemle klasik avantür filmlerinden ayrılıyordu. Eski yerli avantürlerde alıştığımız şey, kahramanın ilk başta yerden yere vurulması, aşağılanması, dövülmesi, yakınlarının öldürülmesi ile intikamcı kimliğine bürünmesi, sonra da intikamını düşmanlarından alması ve izleyicide bir arınma duygusu yaratmasıdır. Karakterin intikamcı mahiyetine bürünürken geçirdiği değişim yeterli görülür. İntikamcı karakterin başka değişimler geçirmesi gerektiği düşünülmez, hatta böyle bir değişim arzu edilmez. Çünkü intikamın intikama benzemesi için kahramanın değişmeden kalmasının gerektiği düşünülür.
Yılmaz Güney’in senaryoya getirdiği yenilik ise intikamcının değişmemesi gerektiği şeklindeki tabunun yıkılması ve modern Hollywood senaryolarındaki gibi karakter gelişimi geçiren, duygu değişiklikleri yaşayan kahramanların önünü açması yönünden önemlidir. Klasik yerli avantürlerde seyircinin kafasındaki tek soru, Cumali’nin Mustafa’yı aklayıp aklayamayacağıdır. ÇKA’da ise buna ek olarak seyircinin kafasında şu soru da oluşur: Acaba Cumali, akladığı Mustafa’yı öldürecek midir yoksa bu anlamsız kan davasından vazgeçebilecek midir? İrfan Atasoy’un Zalim için yazdığı senaryo ise başkaraktere biraz derinlik kaybettirmek ve nereye gideceği pek belli olmayan gereksiz trajik öğeler (mesela Cumali’nin ölüme mahkum bir kanser hastası olması gibi) eklemek dışında yeni bir şey yapmıyor.
ÇKA ile Zalim arasında ana karakterlerin derinliği açısından fark olduğunu söylemiştim. Bunun sebebi sadece iki senaryo arasındaki fark değil. Aynı zamanda iki başrol oyuncusu arasındaki fark da bunu yaratıyor. ÇKA’daki başkarakter Yusuf Dağcı (Yılmaz Güney) daha karamsar, münzevi, içine kapanık ve ikircikli iken İrfan Atasoy’un canlandırdığı Cumali kumara ve gece hayatına düşkün, dışa açık ve düz. Güney’in usta oyunculuğu Yusuf karakterine derinlik katıyor. İrfan Atasoy’un avantajı ise dövüş sahnelerindeki ustalığı. Yıldırım Gencer, Mustafa rolüne Tuncer Necmioğlu’na nazaran daha iyi oturuyor. Patron Bilal rolünde Bilal İnci’yi izlemek keyif verici.
ÇKA’da olmayan ana karakter yancısı rolü, bu filme eklenmiş. Atadeniz filmlerinde görmeye alışık olduğumuz karikatürize yalaka yancı (Erol Günaydın, Münir Özkul, Danyal Topatan) tiplemesinin yerine daha dengeli kişiliğe sahip bir can dostu (Kemal – Süleyman Turan) kullanılmış ki bu olumlu bir değişiklik. Faruk Panter’in “boya sarışını” hallerine tanıklık etmek de cabası. Oyunculukları yerli avantür ölçüleri içinde yeterli buluyorum. Ama bu “ölçülerin” boşluğa bakarak gayet teatral biçimde konuşmak, durağan sahnelerde jestsiz, el hareketsiz sadece baş ve boynu hareket ettirerek oynamak ve sanki bir çizgi roman karesindeymişçesine karizmatik yakın çekim çerçeveleri vermeye çalışmak gibi defoları içerdiğini hatırlatmaya gerek yok.
Yazının sonuna yaklaşırken kaçınılmaz olarak şu soruya geliyoruz: Çirkin Kral Affetmez mi, yoksa Zalim mi? Cevap tabi ki Çirkin Kral Affetmez. Teraziye vurduğumuzda Zalim, ÇKA’nın ancak gölgesi olabiliyor ama gene de Yılmaz Atadeniz’in İrfan Atasoy’lu safkan avantürlerinin en iyilerinden biri. Kara Cellat’ın, Beş Hergele’nin ve Dört Hergele’nin yanına yakışıyor. 3 Şubat 2022’de kaybettiğimiz unutulmaz avantür, fantastik film ve drama oyuncusu, senarist, yapımcı ve yönetmen İrfan Atasoy ışıklar içinde uyusun.
Öteki Sinema için yazan: S. Özgür Ilgın
Güzel yazı olmuş, keyifle okudum S. Özgür Ilgın Abi.
Bir de Kunt Tulgar ile ilgili bir yazı yazarsan güzel olurdu sinemamızda yaptıklarına filan.