1990’ların ortasına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Televizyon filmlerinin oldukça revaçta olduğu yıllar. Ucuz birçok yapım arasından sıyrılan, absürt ve özgün mizahı ile inci gibi parıldayan bir film ile tanıştık o dönem: Zampara Seyfettin. Yeşilçam tozu yutmuş sempatik oyuncu Osman Cavcı’nın başrolünde arzı endam ettiği, aynı zamanda senaryosunu da yazdığı film, hiç şüphe yok ki birçokları tarafından fazlasıyla sevilmişti. Esasen bu sevgi, doğacak bir devam filminin de habercisi niteliğindeydi. Osman Cavcı ise hayranlarının isteklerine kulak tıkamadı ve Zampara Seyfettin 2’yi çekerek, YouTube kanalından ücretsiz bir şekilde paylaşıma açtı!
Öncelikle ilk filmin izleyici ile nasıl bir bağ kurduğunu hatırlamakta yarar var. Zampara Seyfettin, tatile gidemeyenin tatili ayağına getiren sımsıcak bir işti. Ucuzluğu her halinden belli olan ancak bunu samimiyetiyle perçinleyen film, böylelikle bir an olsun sıkmayan doyumsuz bir eğlenceyi huzurlarımıza getirmekteydi. Tabii bu noktada Osman Cavcı’nın sempatik tavırlarına da parantez açmak gerekir. Komediye fazlasıyla yatkın yeteneği, onun göründüğü her bir saniyede tebessüm etmemizin de önünü açmaktaydı. Nitekim Zampara Seyfettin’i bu nedenle, Osman Cavcı’nın tek kişilik resitali olarak da nitelendirmek mümkün.
1995 yılında çekilen Zampara Seyfettin, beklenmedik şekilde ses getirince, Osman Cavcı da ikinci film için kolları sıvamıştı. İlk filmde Kuşadası sahillerini fetheden “Acıbademli Seyfi” bu sefer rotasını İzmir’e çevirerek, film setlerine adım atacaktı. Ne var ki Artist Seyfettin adıyla 1997 yılında çekilen ikinci film, izleyen kimseyi pek tatmin etmemişti. Bundaki en büyük pay, ilk filmde yönetmen koltuğunda oturan Ünal Küpeli’nin, bu sefer görevi Bülent Pelit’e devretmesiydi. Hal böyle olunca da, Artist Seyfettin, Osman Cavcı’nın hatırına katlanılan, sıradan bir çöp film olarak tarih sayfalarındaki yerini almaktaydı.
Gelelim 2017 senesine. Osman Cavcı’nın Zampara Seyfettin’in şanına yaraşır bir ikinci film yapma isteği ve uğraşı yıllardır kulaktan kulağa yayılmaktaydı. Hele hele Zampara Seyfettin 2’ye ait olan ve Osman Cavcı’nın bir kez daha “Hamsi” t-shirtü giydiği görselin uzun süredir sosyal medyada yer alması, projeye dair umutları da güçlendirmekteydi. Hal böyle olunca da, Acıbademli’nin kendisini tekrardan sahillere vuracağı film hayranları tarafından iple çekiliyordu. Ve nihayet beklenen gün gelip çattığında, Osman Cavcı binbir güçlükle Zampara Seyfettin 2’yi kendi YouTube kanalından ücretsiz olarak izleyicisi ile paylaşmıştı.
Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Zampara Seyfettin 2’nin yarattığı ilk izlenim, sinemayla uzaktan yakından alakası olmayan kişilerin, “Ben bir film çekeceğim” mottosuyla eline kamera aldığı olacaktır. Keza üzülerek söylemeliyim ki, filmin bir ortaokul piyesinden farkı yok. Burada sorulması elzem olan soru ise şu: Ertem Eğilmez mutfağından çıkmış, yıllarını Yeşilçam’a vermiş ve sinema tutkusu herkesçe bilinen usta bir oyuncunun tüm bunların farkında olmadan yapması mümkün mü?
Bu noktada ikinci filmi, ilk film ile mukayese etmemiz gerekir. En başta belirttiğimiz gibi, Zampara Seyfettin’i bize sevdiren yegâne husus, Osman Cavcı’nın karşı konulamaz sempatisi ve filmin buram buram kendini belli eden ucuzluğu idi. Zampara Seyfettin 2’nin de bu iki ayrıntı üzerine eğildiğini söyleyebiliriz. Bu da Osman Cavcı’nın “düşük bütçeli” deyiminde çığır açan bir filmin altına imza atmasına neden olmuş. Dürüst olmak gerekirse, film ilk başladığında fazlasıyla irrite eden bu durum, zamanla yerini hikâyenin retro büyüsüne bırakıyor ve Osman Cavcı’ya bir kez daha hayran olmamızın önünü açıyor.
Düşünsenize, Bulvar gazetesinin açtığı erkek güzellik yarışması için, kendisini yeniden sahillerine vuran Acıbademli Seyfi, başka biriyle yer değiştiriyor ve bir kez daha maceradan maceraya atılıyor. Başlı başına ilgi çekici ve kahkaha attırma potansiyeli olan bir konudan söz ediyoruz. Hele hele işin içine Osman Cavcı’nın, izleyenin yüzünde tebessüm oluşturan sempatisini ve kaleme aldığı absürt diyalogları da eklediğimizde, Zampara Seyfettin 2 için sağlam bir çöp film yakıştırmasını yapmak mümkün hale geliyor.
Filmin tekniğine gelince ise, en az Acıbademli Seyfi karakteri kadar absürt anlara tanıklık ediyoruz. Zerre dikkat edilmeyen kadrajlar, yer yer bulanıklaşan görüntüler, hatta ve hatta senkronizasyon problemi derken, ilginç tecrübeler yaşamak mümkün hale geliyor. Tabii bir de Osman Cavcı’nın görünmediği sekanslar var ki, oyunculuk anlamında evlere şenlik anları beraberinde getiriyor.
Pekâlâ, en başta sorduğumuz soruya geri dönelim. Osman Cavcı’nın tüm bunları farkında olmadan yapmış olması mümkün mü? Naçizane yorumum kesinlikle hayır olacaktır. Filmin çekim sürecinde ve sonrasında yaşanılan maddi imkânsızlıkları bir kenara koyduğumuzda, yapılan birçok hamlenin bilinçli bir şekilde ortaya konduğu aşikâr. Kameranın bir kenarda unutulmuşçasına yaptığı kayıtlar yahut oyuncuların gerçeküstü performansı, filmin absürt tarafının her bir saniyede dışa vurulmasına olanak sağlıyor. Bu da Zampara Seyfettin 2’yi son yıllarda karşımıza çıkan en seyre değer çöp filmlerden biri olarak addetmemizin önünü açıyor.
Film ile ilgili değinilmesi gereken konulardan biri ise, Osman Cavcı’nın yorumuyla dile gelen jenerik müziği. Kemal Sunal’ın başrolü oynadığı Korkusuz Korkak filminin de arka fonunda kullanılan, Osman İşmen imzalı müzik, dillere pelesenk olacak bir yorumla karşımıza çıkıyor. Esasen şarkının sözlerini duyduktan sonra, ne denli absürt ve sıra dışı bir filmle karşılaşacağımızın ilk sinyallerini de burada alıyoruz desek yeridir. İddia ediyorum; en başta kulağınızı tırmalayacak olan “Zampara Zımpara” adlı şarkıyı birkaç dinleyişten sonra ziyadesiyle sevecek ve tekrar tekrar dinlemek isteyeceksiniz!
Osman Cavcı’nın kült komedi filmi Zampara Seyfettin’in devamı olarak izleyicisine sunduğu Zampara Seyfettin 2, absürt anları içinde barındıran, oldukça ucuz ve meraklısı için ilgi çekici bir çöp film. Yalnızca diyalogları ve Acıbademli Seyfi’nin nevi şahsına münhasır kişiliği ile değil, aynı zamanda deneysel çekim teknikleri ile de filmin eğlenceli anları beraberinde getirdiğini söylemek mümkün. Her bir anıyla kötü olmayı, absürt bir duruşa çeviren Zampara Seyfettin 2 yazısını noktalarken, Osman Cavcı’nın selam gönderdiklerine kulak verelim. Böylelikle onu anlamak, filmi anlamlandırmaya çalışmak daha kolay bir ruh haline bürünebilir:
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Nasreddin Hoca’ya, Karagöz-Hacivat’a, Woody Allen’a, Mel Brooks’a; Süleyman Demirel, Neyzen Tevfik, Şair Eşref, İsmail Dümbüllü… Hepsine ama hepsine binlerce teşekkürler… [/box]
Öteki Sinema için yazan: Polat Öziş