Melez türlerin oluşumu seksenler sineması ile başladı diyebiliriz. Sinemanın kurallarının yeniden yazıldığı o günlerde türler arası filmlere rağbet yoğundu. İnsanlar ilk başta karışık kaset tadındaki bu filmleri bir bilet parasına her türlü duygularını tatmin edebildiği için sevmişlerdi. Oysa daha sonra o ilk zamanki ünlerini arar oldu melez türler. Tüketim toplumu onları da çabucak harcadı ve unuttu.

zombieland-starring-woody-harrelson

O zamandan günümüze kalan melez türlerden biri de korku/komediler oldu. Korku/komedi türü için en büyük örneklerden biri tabii ki Ghostbusters‘dır. Yakında üçleme olacak olan hayalet avcıları korku ögelerinin yanına komediyi katan güzel seyirliklerden biriydi, ancak sonrasında bu tarzın o kadar çok suyu çıkarıldı ki birçok sinema sever türden uzak durmaya başladı.

Oysa ki korku filmlerinde tadında kullanılan komedi ögeleri seyirciye onca kan revan arasında nefes aldırarak rahatlamasına yardımcı olur. Benim için bu tarzda en sevdiğim filmler Army of Darkness ve Shaun of the Dead‘dir.  Sizlere bu listeye bir ekleme yaptıracak bir filmi tanıtmak istiyorum, işte o film Zombieland.

İkibinli yıllardaki zombi çılgınlığını İngiliz komedi anlayışı ile yorumlayan  Shaun of the Dead‘in Amerikalı kuzeni olan Zombieland ilk haftadan box office listesinin tepesine yerleşerek dikkatleri üzerine çekti.

Ruben Fleischer’ın ilk büyük işi olan Zombieland’in arkasında iki senaryo yazarı Rhett Reese ve Paul Wernick bulunuyor. Dört buçuk yıldır ellerinde olan bu projeyi ilk başta televizyon için düşünmüşler ancak ortam oluşamayınca sinemaya uyarlamaya başlamışlar.

Filmimiz klasik bir zombi filmi konusuna sahip. Dünya zombilerin kuşatması altındadır, insan nesli tehlikededir. Bu post apokaliptik dünyada kalan içine kapanık, palyaço fobili genel anlamda korkak bir çocuk olan Colombus (Jesse Eisenberg) ailesinin yaşayıp yaşamadığını öğrenmek için Teksas’dan Ohio’ya doğru yola çıkmaya karar verir. Colombus’un korkaklığı zombilerden kurtulmak için bazı kurallar geliştirmesini ve hayatta kalmasını sağlamıştır. Bu yolculukta kendisine tam bir Teksas kovboyu olan Tallahassee (Woody Harrelson)  eşlik edecektir.  Tallahassee hayatın anlamını zombi avlamakta bulmuştur ve sapıklık derecesinde bir tutku ile dünyadaki son twinkie (bir çeşit kek)’leri aramaktadır.

http://www.slashfilm.com/wp/wp-content/images/zombieland.jpg

Ekibimiz yolunda ilerlerken kendileri gibi ayakta kalmaya çalışan Wichita (Emma Stone) ve Little Rock (Abigail Breslin) adlı iki kız ile tanışırlar. Başlarda birbirlerini kazıklamaya çalışsalar da kısa zamanda birlikten kuvvet doğar ilkesi ile hareket etmeye başlarlar. Böylece dört kafadar gore dolu eğlenceli bir maceraya doğru direksiyon sallarlar…

Tallahassee: 12 yaşında bir kız tarafından esir mi alındık?

Columbus: Evet ama bilirsin kızlar erkeklere göre daha çabuk gelişir.

Zombieland’in özel efektleri daha önce Michael Jackson’un Thriller klibinin de efektlerini sütlenmiş olan Tony Gardner’a emanet edilmiş. Yaratılan zombiler ise Romero’nun ağır hantal yaşayan ölü zombileri gibi değil, 28 gün sonra ile ünlenen yeni nesil virüslü, Usain Bolt kadar hızlı koşabilen zombiler olmuş.

zombieland_ver3-tileÖzel efekt uzmanları eğlenceyi arttırmak için filmin içindeki kurallar gerçekleşirken yazılar ile vurguyu güçlendirmeye karar vermişler. filmin geneline yayılan zombilerden korunma kuralları toplam 32 adette sıralansa da hepsini görememekteyiz. Şimdiden kült mertebesine ulaşmak üzere olan açılış sahnesinde verilen ilk kurallar ise şu şekilde;

1. Kardiyo: Koşmak zombilerden kaçmak için en iyi yoldur. İlk gidenler hep şişman ve hantal olanlardır. Formunu koru.
2. İki kez ateş et: Bir kurşun zombilere hiçbir zaman yetmez daima iki kere ateş et!
3. Tuvaletlere dikkat: Tuvaletini yaparken bir zombi tarafından avlanmak istemezsin. Bilmediğin yerlerde tuvalete girerken dikkatli ol!
4. Emniyet kemeri: Daima emniyet kemerini tak. Ne zaman bir zombinin arabana çıkacağı belli olmaz.

Ana ekip  Harrelson dışında genç oyunculardan kurulmuş. Özellikle Harrelson’un karakteri filmde öne çıkıyor. Zombi avlama teknikleri son derece vahşi ve yaratıcı. Harrelson ayrıca karakteri yaratırken kendinden oldukça fazla şey koyduğunu belirtiyor. Örneğin kıyafetleri tamamen kendi seçmiş. Ayrıca filmden sonra bir gazeteci ile tartışmasından sonra “Karakterime fazlaca bağlanıp etkisinden kurtulamadığım için kendisini zombi olarak gördüm ve içgüdüsel olarak saldırdım.” demiş. Eline pompalı tüfeğin en çok yakıştığı adamlardan biri olduğu gerçeğini bize bir kez daha bu filmde gösteriyor.

Filmin diğer genç oyuncuları da ona oldukça yardımcı olmuşlar. Filmin asıl sürprizi ise konuk oyuncu Bill Murray. Aslında bu rol için Patrick Swayze ile anlaşılmış ancak rahmetlinin kanserle boğuşması nedeni ile vazgeçilmiş.

Little Rock: Bill Murray de kim?

Tallahassee: Tamam, daha önce bir çocuğa rastlamamıştım. Ama yani bu Gandhi kim diye sormaya benzer.

Little Rock: Gandhi? O da kim?

Filmin soundtracki de rock dinleyicileri için hazine niteliğinde. Metallica, Van Halen, The Velvet Underground, Blue Öyster Cult ve daha bir çok ismi görmek mümkün. Benim gibi zombi filmi manyağı rock dinleyicileri için daha iyi ne olabilir sorarım size?

Film eleştirmenleri film için genelde olumlu görüşlerde bulunuyorlar. Zaten film şimdiden İMDB’nin en iyi 250 film listesine girmiş görünüyor. Eleştirmenlerin ortak görüşü ise filmin oldukça komik olduğu, ancak fazla gore içerdiği, bunca kana rağmen ise korku pek hissettirmediği yönünde. Filmin fragmanlarından pek anlaşılmasa da goreun yoğun olarak kullanıldığını ve tür sevenlerin oldukça hoşuna gideceğini belirtmek isterim. Ancak ufak kardeşinizi bu filme götürmemeye özen gösterin.

Film için, Shaun of the Dead ile kalite olarak oldukça yukarılara çıkmış olan zombi korku komedi alt türünde çıtayı daha da yukarı çektiği söyleniyor. Zombieland, 42. Sitges Film Festival’inde seyirci özel ödülünü de almış.

Filmin daha ilk haftadan yakaladığı başarı ve Amerika’da bir Zombi filminin box office listelerine en yüksek girişi yapması neticesinde devam filmi için kollar sıvanmış. Harrelson filmin son sahnesini çektikten sonra senaristlere sarılmış ve “Hiçbir filmimin devamını çekmek istemedim ama ilk defa bu filmden sonra istiyorum.” demiş.

Zombieland, türün meraklılarının yanında  patlamış mısır sever seyircileri de avucuna alabilen bir yapım. Korku komedi türü içinde ibresi komediden yana ancak gore sahnelere rağmen bunu başarabilmiş olması ise ilginç bir durum. Henüz ülkemizde kesinleşmiş bir gösterim tarihi yok ne yazık ki. Umarım beyaz perdede seyretme keyfinden çok uzun süre uzak kalmayız. Zombieland‘in Aralık ayında vizyona girecek Türk korku komedi zombi filmi Ada‘nın başarısını da pozitif yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Bekleyip göreceğiz…

blank

Masis Üşenmez

1979 İstanbul doğumlu yazar ilk sinema deneyimini Superman ve Star Wars’la yaşayıp kendini çizgi roman ve bilim kurgu dünyasına atar. 2006 yılında "Öteki Sinema" kadrosuna katılır ve sitenin gelişiminde önemli rol üstlenir. Halen Öteki Sinema'da editörlük ve Cinedergi'de yazarlık yapmaktadır.

4 Comments Bir yanıt yazın

  1. Filmi ancak dün izleme fırsatı buldum. Zombie filmine komedi unsurunu Shaun Of The Dead filminden daha iyi yedirebilecek bir film olduğunu düşünmüyordum ama Zombieland beni şaşırttı açıkçası. Oldukça başarılı bir yapım olmuş. Bu arada aksiyon öğeleri de hafife alınmamış. Kullanılan efekler çok üstdüzey olmasa da birçok aksiyon-korku filminin üstüne çıkmayı başarmış. Aslında konu bakımından Amerikan kültürüne oldukça iyi uyun bir konu. Romero’nun filmlerinin genelde sonunda görülen ve insanların zombilerden daha vahşi olduğunu hatırlatan işkence ve av sahneleri hatta zombilerden günlük hayatta köle olarak faydalanma düşüncesi (son filmlerinde bu temayı filmin tamamına yaymaya başladığını düşünüyorum) bu sefer bir anakarakterde hayat bulmuş. Bence yılın filmi tabi bunu bir zombi filmleri hayranı olarak söylüyorum. Ama filmi beraber izlediğim kızarkadaşımın da film başlarken – yaaaa saçma sapan zombi filmi mi deyip film bittikten sonra da çok güzel filmmiş uykusuz kaldığıma değdi dediğini de eklemem gerek.

  2. Filmi birkaç gün önce izledim. “Korku komedi” tarzına asla ısınamamış biri olarak haliyle beğenmedim; “katil doğanlar” filmine yapılan göndermeler ve birkaç hoş espiri dışında bir şey bualamdım. Esasında zombi mitinin ne kadar eskitildiğine yapılan eleştirler sağlam, ama bana göre bir film ya korkudur, ya komedi… Ortası olmaz gibime geliyor. Güney kore sinemasının dram-korku sentezlerinin içinde çok cılız kalan; kendince eğlenceli, ancak akılda kalamayacak kadar zayıf bir film.
    İmdb puanını bu işlerde ölçüt saymaya lüzum yok.

  3. bu filmler türkiyede neden bukadar geç yayınlanıyor filmi ben bir buçuk ay önce kaliteli bir biçimde izledim internet sitelerinde türkiyede gösterim 27 kasım yazıyor millete divX film izletiyorlar sinemalarda

  4. Yazın fragmanı yayınlandığından beri merak ettiğim bir filmdi. Sonunda izledim. Ortalarına doğru özellikle Bill Murray’nin malikanesindeki sahneler biraz filmi yavaşlatmış ve sıkıcılaşmaya başlamıştı ama lunaparka gitmelerinden itibaren filmin aksiyon ve komedi dozu arttı ve eğlenceli bir şekilde bitti. Filmdeki unutulmayacak en iyi espri bence de zombilerin kurtulma yollarının yapıldığı listeydi. Onun dışında izlediğim eğlenceli korku parodileri arasında yer alıyor. Yazarın yaptığı ilk 3 listesine ”Shaun of the Dead”, ”Army of Darkness” filmlerine Zombieland yerine ”Army of Darkness”ın başrol oyuncusu Bruce Campbell’in oynadığı ”My Name is Bruce” filmini koyuyorum şahsen. Ötekisinemaya yakışacak bir film olduğunu düşünüyorum

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Os Mutantes / The Mutants (1998)

Defalarca izlenebilecek, defalarca yorumlanabilecek, onlarca altmetne sahip, son derece etkileyici
blank

The Canal (2014)

The Canal aslında son zamanlarda pek çok filmin sorup durduğu