Jack Frost (1997)
Çocuklar için sevimli gelebilecek herhangi bir objeden bir korku ikonu yaratabilmek mümkün. Bunun erken dönem örneklerini, oyuncak bebek (Chucky), Palyaço (Clownhouse, It) gibi örneklerde de gördük. Kardan Adam ise, aslında bu örnekler arasında hareket kabiliyeti en kısıtlı seçenek gibi duruyor. Yine de soğuk bir kış günü ailece vücuda getirdiğimiz masum bir kardan adamın, gece pencereden baktığımızda yerinde olmaması fikrinin ürkütücülüğünü de hareket noktası olarak ele alabiliriz. Nitekim kardan adam hem evimizin hem de görüş açımızın dışındadır ve “dışarıda olanlar” sinema tarihi boyunca en ürkütücü korku nesnelerini oluşturmuşlardır.
Michael Cooney’in kendi Jack Frost’una hayat verirken bu çıkış noktası aklına geldi mi orası şaibeli fakat ne olursa olsun sinema tarihinde bahsi geçtiği vakit “Neeee Jack Frost mu?” sorusu ile aşağılanmaya maruz kalan bu 1997 yapımı korku – komedi kırmasının, aslında yakalayabildiğinden daha fazla potansiyel barındırdığını da kabul etmek gerekiyor.
Bir seri katilinin idam yolundan, buz gibi bir kıyımcıya dönüşme süreci ve sonrası; abzürtmetrenizin potansiyeline oranla eğlenceli bir seçenek sunabilir. Zira bir yılbaşı akşamında, dostlarınız ile çevirdiğiniz pek çok geyiğin ya da klonlanmış düz mantık eğlence programlarının saçmalığından daha “saçma” bir tarafı yok Jack Frost’un…
Ülkemizdeki “yılbaşı – kar” ikilisinin aynı anda görülebildiği bölgeleri de hesaba katacak olursak, büyük ihtimalle yılbaşı gecesinde pencereden dışarı baktığımızda “yerinde olup olmadığını” merak ettiğimiz bir kardan adam da olmayacaktır işin içinde. Dolayısı ile Jack Frost’u bir yeni yıl seçkisi içerisinde ele aldığımız vakit -zaten yüklü olmayan- gerilim ağırlığının da tamamen çözüldüğünü kabullenip filmi bir çeşit abzürd yılbaşı komedisi kıvamına indirgeyerek biraz daha tat alabilmek mümkün.
İçerisinde Christmast geçen pek çok teen slasher örneği arasında Jack Frost’u ön plana çıkaran tam olarak nedir peki? Sadece yola çıktığı fikir ya da izleyenleri yer yer bıyık altından güldürecek komik mantık hataları değil elbette. Jack Frost’un şansı en fazla hak ettiği konu hiç kuşkusuz Jeremy Paige’in yer yer tahammül sınırlarını zorlayan performansı. Zira konuşkanlık konusunda Freddy Kruger kadar kafa ütülemekten geri kalmayan Frost’un esprilerinin de kendisi gibi soğuk olduğunu söylemek pek yanlış sayılmaz. Yine de Frost’un cinayetlerinin Myers’ınkilerden çok daha incelikli olduğunu kabul etmekte yarar var!
Jack Frost, kendisine bahşedilmiş yetenekleri de hoyratça kullanmaktan çekinmiyor. Öldürücülüğü garanti keskin buzları fırlatma konusundaki uzmanlığı, suyu yetkin bir biçimde kendi çıkarına uygun olarak kullanabilme yeteneği ile birleşince, yaratıcılık konusunda her ne kadar kısıtlı olsa da izleyenlerin -yer yer sinirden- gülmesine sebebiyet verecek kadar performans sergiliyor.
Sözün özü odur ki, Cooney, Jeremy Paige’in yazdıklarından yola çıkarak oluşturduğu hikayenin bütün abzürdlüğünü kabullenerek filmi baştan aşağı acıklı bir şaka formatında tasarlamış adeta! Yine de bir yılbaşı akşamında geçirilecek 2 saat düşünüldüğünde eğlence yükünün yavan bir tombaladan daha fazla ağır bastığını da kabul etmek gerekir. (Fatih Yürür)
Hey! Ne güzel bir liste yapmışsınız!
Nanananooommm… Hemen başlayacağım seyretmeye:)
Teşekkürler.
korku ve gerılım fanatığı bırı olarak cok sevındım,harıka fılmler tamda yılbası haftasında :) hepsını ızlıyorum
bu tarz filmlere bayılan biri olarak bu siteden çok zevk alıyorum. bu yazı da çok eğlenceli, elinize sağlık!
Burada eski Yazıları gördüm 2011 den kalan acaba burada ki insanlar şu an nasıllar ne yapıyorlar cok duygulandım