Uzay gemileri düşen genç Kitai Raige (Jaden Smith) ile efsanevi babası Cypher (Will Smith), insan ırkının kaçmasını zorunlu kılan felaketler zincirinden 1.000 yıl sonra Dünya’ya ayak basmışlardır. Cypher ciddi biçimde yaralı olduğu için, Kitai’nin yardım çağrısı yapmak üzere tehlikeli bir yolculuğa girişmesi gerekir. Genç delikanlı ıssız topraklar, artık gezegeni yöneten evrimleşmiş hayvan türleri ve araçlarının düşmesi sırasında kaçmış olan durdurulamaz bir uzaylı yaratıkla karşı karşıyadır. Eğer eve dönebilme şanslarının olmasını istiyorlarsa, baba oğlun birlikte çalışmayı öğrenmesi ve birbirlerine güvenmeleri gerekmektedir.

AfterEarth 3

Başrollerini Jaden Smith ile Will Smith’in paylaştığı filmi M. Night Shyamalan yönetti. Filmin hikayesi Will Smith’e, senaryosu ise Gary Whitta ve M. Night Shyamalan’a ait.

FİLM HAKKINDA

“Dünya – Yeni Bir Başlangıç” gelecekte, bin yılı aşkın zaman sonra, aslında insanoğlunun o güne dek bildiği tek yuvayı terk etmeye mecbur kalmasından bin yıl sonra başlıyor. Uzay gemisi yasak gezegene düştüğünde zorlu topraklarda yolunu bulması gereken genç Kitai Raige’yi canlandıran Jaden Smith şunları söylüyor: “Yeryüzü insanoğlundan vazgeçiyor. Tsunamiler, toksik hava, toksik su, toksik gıda ve aşırı hava şartları bir araya geliyor ve yeryüzü adeta ‘Benden uzak durmalısınız’ diyor. İnsanlar da öyle yapıyor.”

İnsanoğlunun yeni yuvası Nova Prime gezegenidir ve Raige’ler Nova Prime’nin görüp görebileceği en harika ailedir. Kitai’nin babası (Jaden Smith’in babası Will Smith’in canlandırdığı) Cypher Raige Birleşmiş Korucular Ordusu’nda efsanevi bir generaldir ve Kitai’nin bir gün yetişip geçmeye kararlı olduğu bir destan yazmıştır… ama her şey planlandığı gibi gitmez. “Kitai babasının çizgisinde yürümek konusunda büyük baskı hissediyor,” diyen Jaden Smith, şöyle devam ediyor: “Ayrıca, kız kardeşinin ölümünden de kendisini sorumlu tutuyor. Kız kardeşi yıllar önce bir saldırı sırasında ölmüş. Kitai bunun önüne geçmek için bir şeyler yapmalıydım, diye düşünüyor ve babasının da onu suçladığına inanıyor. Bu yüzden, Kitai ile babası arasındaki ilişki bozulmuş. Kitai bunu düzeltmek, babasının saygı ve onayını kazanmak için çok çalışıyor.”

Cypher yine uzun bir görevden sonra eve döndüğünde, Kitai’nin başarma konusundaki yoğun arzusu yüzünden dikkatsiz davranıp Koruculara girmek için ilk denemede başarısız olduğunu öğrenir. Baba ile oğul arasındaki uçurumu giderme gayretiyle, “Kitai’nin annesi, Cypher’in oğlunu bir geziye götürmesini, bağ kurmak için onunla birlikte vakit geçirmesini öneriyor. Ama uzay gemimiz evrende insanlar için en yaşanmayacak yer olan Dünya’ya düşüyor,” diyor Will Smith.

AfterEarth 2

Filmde, Dünya üzerindeki her şey insan ırkını öldürmek için evrim geçirmiştir. Babası enkazda sıkışıp kalan Kitai, eğer kendisinin ve babasının eve dönmeleri için bir şansları olmasını istiyorsa,  bu öğelere ve fazlasıyla gelişmiş bazı türlere meydan okumak zorundadır.

Will Smith bu konuda şunları söylüyor: “Bu filmde gerçekten ilginç olduğunu düşündüğüm şey, büyük çaplı oluşuna karşın izleyiciler arasındaki herkesin özdeşleşebileceği basit bir fikirden yola çıkması, bir baba-oğul hikayesi anlatmasıydı. Bana kalırsa, oğluyla bağ kurmaya, ölüm-kalımla sonuçlanabilecek bir ortamda ona bir şeyler öğretmeye çalışan babayı gören seyirciler bu öyküye gerçekten yakınlık duyacaklar.”

Babanın oğluna öğretmesi gereken ders korkusunu yenmektir. “Her anne baba çocuklarının bir şeyden korktuğu için onlara yalan söylediğini bilir,” diyor Will Smith ve ekliyor: “Ve her anne babanın bununla başa çıkma şekli farklıdır. ‘Dünya – Yeni Bir Başlangıç’ta, oğluna belli bir mesafeden hükmetmeye ve kontrol etmeye çalışan bir baba var. Ama sonuçta, çocuğunuz yuvadan uçtuğunda, onlara elinizden geldiğince öğreteceğinizi öğretmişsinizdir ve hayatlarının geri kalanında kendi başlarına öğrenmek zorundadırlar. Bana göre, bu filmde, doğal şartların olağanüstü ağır oluşu bu ebeveyn-çocuk ilişkisini çok büyük ve hayati risk içeren bir duruma getiriyor.”

Filmin yapımcılarından olan Caleeb Pinkett de, “Hikayede gerçekten yanıt verdiğimiz şey bu. Heyecanlı, bugünden bin yıl sonra geçen bir öykü ama bizin gerçekten içselleştirdiğimiz şey duygusal özü ve evrensel fikriydi.”

AfterEarth poster 1Henüz 14 yaşında olan Jaden Smith şimdiden başrol oyuncusu olarak sinemaya damgasını vurdu. İlk olarak, babasıyla birlikte “The Pursuit of Happyness”le kamera karşısına geçen oyuncu performansıyla beğeni topladı. Ardından “The Day the Earth Stood Still” de yardımcı oyunculuk yaptı. Bunun sonrasında ise dünya çapında hit olan “The Karate Kid”de Jackie Chan’la başrolleri paylaştı. Filmin gösterime girmesiyle, genç Smith’in böylesine bir başrol üstlenecek yetenek, beceri ve karizmaya sahip olduğu açıktı görüldü.

Jaden Smith filmdeki karakteriyle her ergenin, ya da ergenlik yaşamış herhangi bir insanın özdeşleşebileceğini söylüyor: “Kitai’nin en iyilerin en iyisi olması gerekiyor ki fiziksel anlamda  öyle ama dikkatsiz. Babasının kimliğinden ve geçmişte yaşanmış şeylerden dolayı, kanıtlaması gereken bir şey olduğuna inanıyor. Duygularını kontrol etmekte zorlanıyor. Uzay gemileri Dünya’ya düştüğünde, hayatta kalmak istiyorsa, bunları bir kenara bırakması, babasını etkileyip etkilemediğini önemsemeye bir son vermesi gerekecek. Büyümek ve bir savaşçı olmak zorunda.”

Caleeb Pinkett ise şunları aktarıyor: “Filmin başında, Kitai biraz fazla atılgan ama bunun tek nedeni çok korkuyor olması. Korktuğu için korkmuyormuş gibi davranıyor. Düşüş tüm bu sahte cesaret maskesini silip atıyor ve ürkmüş küçük bir çocuk görüyorsunuz. Eve geri dönmesinin tek yolu, korkularıyla yüzleşecek özgüveni kazanabilmesi; kibirli bir şekilde değil, mütevazı bir şekilde yeterince iyi olduğunu anlaması.”

Babasının da oğluna güvenmeyi öğrenmesi gerekiyor. “Cypher için bu zor, fakat ebeveynler olarak hepimizin yapması gereken bir şey. Çocuklarımız kendi başlarına başarılı ya da başarısız olabilir, ve bizim elimizden gelen tek şey izlemektir,” diyor Will Smith ve ekliyor: “Bu büyük ölçüde hem ebeveyn hem de çocuk için bir olgunlaşma hikayesi.”

Projenin tohumları evde sıradan bir akşamda atıldı. “The Karate Kid”den sonra, Jaden ve anne babası genç oyuncunun bir sonraki projesini değerlendiriyorlardı. Hem baba hem oğul Smith için yeniden birlikte çalışmak önemliydi. Will Smith bu konuda şunları aktarıyor: “Jaden’le bir akşam oturmuş televizyon seyrederken, ‘Pursuit of Happyness’te birlikte çalışmanın ne kadar hoşumuza gittiğini, bunu tekrar yapmamız gerektiğini konuşuyorduk. Tam bundan konuşurken, fonda haberler vardı ve Jaden, ‘Belki ben senin oğlun olurum, başım derttedir ve senin savaştan eve geri dönmen gerekir,’ dedi. Bu, bağ kurmak için Alaska’ya giden bir baba-oğul hikayesine döndü; birlikte vahşi yaşam gezisi yapacaklardı. Bin yıl gelecekte geçen bir hikaye fikri ortaya çıkana kadar eğlenceli ve ilginç bir sohbet yaptık. ‘Dünya – Yeni Bir Başlangıç’ konsepti böylece kafamızda oluşmaya başladı.”

AfterEarth 4

Filmin hikayesini Will Smith yazacaktı, ancak bu sadece bir başlangıçtı. Yapımcılar filmin hikayesinin dışında kalan, birçok ortam içeren çok zengin bir evren hayal ettiler. Aslında, 1.000 yıllık bir geçmiş yaratacaklardı. Sonuç olarak ortaya, insanoğlunun yeryüzünü terk etmeye karar verişinden filmde geçen olaylara kadar uzanan insanlık tarihini konu alan 300 sayfalık bir kaynak kitap çıktı. Kitabı Eisner ödüllü çizgi roman yazarı Peter David ile Michael Jan Friedman ve Robert Greenberger kaleme aldılar. Kitap “Dünya – Yeni Bir Başlangıç” serisinde her türlü yardımcı malzeme için kaynak olarak kullanılacaktı. “Bana en çarpıcı gelen yönü sadece son derece ayrıntılı oluşu değil, aynı zamanda tuhaf bir şekilde öngörülü de oluşuydu,” diyen Pinkett, şöyle devam ediyor: “Peter tüm bir evrenin tarihçesini yazdı. Bu bile başlı başına etkileyiciydi ama sonra kendi dünyamızda o evreni yansıtan şeyler olmaya başladı. Örneğin birkaç ay önce Rusya’ya düşen göktaşı gibi. Peter de gerçekten çok benzer bir olay tasvir etmişti. Bence bu, bir bilimkurgu alemin giriyor olsak bile, Peter’in ‘Dünya – Yeni Bir Başlangıç’ın temelini oluşturan yaklaşımının gerçeğe yakınlığını gösteriyor.”

“Bu dünya son derece ayrıntılı düşünülmüş,” diyen Will Smith ise, şöyle devam ediyor: “Bu karakterler için yazılan tarihçeler daha önce gördüklerimin çok ötesindeydi. Sadece şunu örnek vereyim: Benim canlandırdığım Cypher karakteri Korucularda general. Karakterimin büyükannesinin Korucuların başı olduğunu ve görev süresi sırasında Korucular altında hükümeti birleştirdiğini bilmek muhteşemdi. Bunun anlamı şuydu: Büyükannemin oğlu, benim babam olan karakter neredeyse 50 yaşına gelene kadar Korucuların başına geçememişti;  en verimli dönemini kaçırmıştı. Peter işte bu tür hikayeleri irdeledi. Böyle ayrıntılar filmin herhangi bir parçasını oluşturmasa da, karakterlerimizi ve filmdeki dünyayı ayrı bir yer olarak algılamamıza yardım ederek, bize zengin bir ortam sundu.”

DÜNYA’DAN SONRAKİ DÜNYA

Kitai Raige insan ırkının yeni yuvası Nova Prime’de yaşamaktadır. Bir gün, babası gibi, müthiş bir Korucu olacaktır, olmak zorundadır.

Cypher Raige, Kitai’nin babası ve Birleşmiş Korucular Ordusu’nun Başkomutanıdır; Nova Prime tarihindeki önemli liderlerden biridir. Nova Prime insanlarını gezegene yapılmış en şiddetli uzaylı saldırısından (Skreller ve onların son derece saldırgan yaratıkları Ursalar) kurtarmış olmasıyla ünlenmiştir.

21. yüzyıldan başlayarak yeryüzünün doğası gitgide yaşanmaz bir hâl alır. Muazzam sismik hareketlilik kaygı verici şiddette depremlere; tektonik plakaların yer değiştirmesi dev volkanların oluşmasına ve kıtalar arasında şiddetli çarpışmalara yol açar; temiz su kaynakları kurumaya yüz tutmuştur ve atmosfer yapısı değişmiştir. Bu durum öldürücü sıcaklık değişimlerine ve havanın insan ciğerinin soluyamayacağı derecede zehirli olmasına yol açar.

2025 yılına gelindiğinde, insan ırkının hayatta kalabilmek için tek şansının Dünya’yı terk etmek olduğu kesinleşir. Dünya hükümetleri bir araya gelir ve 10 tane uzay gemisi, yani “arklar” yapılmasına karar verirler. Bu gemiler bir başka galakside yaşanabilecek bir gezegen bulma görevi süresince insan yaşamının devamını sağlayacaktır. Ne var ki, Dünya’nın yok oluşu tahmin edilenden çabuk gerçekleşir ve sadece altı ark yetiştirilebilir. Her bir ark yalnızca 125.000 kişi barındırabilmektedir; yani dünya nüfusunun yüzde 0,0000625’ini. Yine de, bu rakam yeni bir toplum başlatmak için yeterlidir. Dünya terk edildikten sonra, takvimler M.S. yerine D.S. olarak değiştirilir ki bu da Dünya sonrası yeni yaşamımızı temsil eder.

Gezegenden temelli ayrılmadan önce, burada uygun kaynaklar bulmayı uman gelecekteki ziyaretçiler için hazırlanan bir mesaj, evrenin en tehlikeli yerine, Dünya’ya yaklaşmakta olduklarını onlara bildirecektir.

NOVA PRIME’DE YENİ YAŞAM

AfterEarth poster 2Dünya’yı bırakmaya mecbur kaldıklarında, son insan ırkı uzayda bir yolculuğa koyulur. 100 yıl boyunca ışıktan hızlı bir seyahat yaptıktan sonra Nova Prime’ye varırlar ve sıfırdan yeni bir medeniyet kurarlar.

D.S. 222 yılında, Nova Prime’deki insanlar üçlü bir hükümet kurarlar: Birleşmiş Korucular Ordusu, Primus ve Savant. Bu üç temsilcilik arasında denge olmazsa, toplum çökecektir.

Primus Dünya’nın çöküşünü teknolojinin kötülüklerine kanıt olarak görüp bilimi reddeden, bunun yerine Nova Prime’yi bir arada tutan derin ruhani bağları öneren felsefi bir oluşumdur. Öte yandan, Savant ise teknoloji ve ilerlemeyi insanlığın hayatta kalmasının anahtarı olarak görmekte ve bilimsel keşiflerin geliştirilmesine öncülük etmektedir.

Birleşmiş Korucular Ordusu tek bir amaçla kurulmuştur: İnsanlığı Korumak. İnsan ırkının Dünya’yı tahliye etmesine az bir süre kala, her ulusun hükümeti kendi ülkesinden en iyi ve en parlak 1.000 kişiyi seçmiştir. Taktik uzmanı, pilot, asker gibi mesleklerden seçilen bu kişiler gitgide artan doğal felaketler ve uluslararası facialar sırasında düzeni koruyabilecek ilk müdahale ekiplerini oluştururlar. Birleşmiş Milletler destekli bu gruba Birleşik Korucular Ordusu, ya da kısaca Korucular adı verilmiştir. Korucular askeri hizmetlere hızla yeni bir standart getirirler ve bu süreçte de sayısız hayat kurtarırlar.

Kitai gibi, Korucu olmak isteyen gençlerin hem fiziksel hem zihinsel olarak kendilerini kanıtlamaları için yoğun bir eğitim programından geçmeleri gerekmektedir. Kitai için bir Korucu olmak, değerini sadece kendisine değil babasına da kanıtlamasının yoludur.

Cutlass bir Korucunun en müthiş silahıdır; içten gelen kuvvetin bir uzantısıdır. Hafif ve elde kolayca tutulabilen cutglass hem çok işlevli hem de zariftir; Korucu’nun yaşam-kıyafetiyle (lifesuit) uyumludur. Bu özellikleri onu saldırı, kendini savunma ve hayatta kalma durumları için vazgeçilmez kılar. Her Korucu cutglass’ın sapındaki, her iki uçta sayısız silah konfigürasyonları oluşturan yüzlerce akıllı lif dokusunu aktive etmek için gerekli hızlı hareket serisini ezberler. C-40 dövüş modelinin toplam 22 konfigürasyonu mevcuttur. Bunların içinde kısa kılıç, mızrak, orak, hançer ve daha nicesi vardır.

TEHDİTLER

AfterEarth poster 3Barış dolu mevcudiyetimiz kısa sürdü. Şimdi, tehditler hayatımızın her gününde, dört bir yanımızda kol geziyor.

Nova Prime’ye ayak basmamızdan sadece 143 yıl sonra (D.S. 243’te), insanlık Skrellerin saldırısına uğradı. Bu uzaylı ırk uzun zamandır Nova Prime’yi kendi kutsal toprakları olarak görüyordu. Onlar için, insanlar kutsal alanlarını istila eden haşaratlardı. Bu ilk saldırıyı püskürttük; biz kazandık ama bu daha sadece bir başlangıçtı.

Skreller ilk saldırılarında insan ırkını hafife aldılar. Ancak, yüzyıllar içinde, düşmanların silahları gelişim gösterdi. D.S. 576 savaşında, nihai silahlarını ortaya çıkardılar: Ursalar. Bunlar tek bir amaçla, yani insanları avlayıp öldürmek için genetik olarak tasarlanmış, savaş için üretilmiş, kabus gibi yaratıklardı. Ursalar korktuklarında insanların salgıladıkları feromonlar sayesinde avlanıyorlardı. Çoğu kimse Ursaların yenilmez olduğunu düşünüyor ve insan ırkının kaçınılmaz çöküşünü bekliyordu. Fakat bir çözüm bulundu ve insanlığa umut verdi.

Tam hiçbir şey Ursaları durduramıyormuş gibi görünürken, Cypher Raige farkında olmadan onların zaafını keşfetti: Korku olmadığında, insanlar Ursalar için görünmez oluyorlardı. Daha önce benzeri görülmemiş bir kendini kontrol ve disiplin gösteren Raige korkusunu içinden söküp attı ve Ursaları yendi. Bu kendini dizginleme hareketine “Ghosting” adı verildi ve Raige bambaşka bir şöhret kazandı. Gezegen üzerinde sadece yedi Ghost mevcut. Onlarınki bir anomali.

Filmin yapımcısı da olan Will Smith hikayeyi kaleme aldıktan sonra yazma işini Gary Whitta ve M. Night Shyamalan’a devretti. Smith filmin yönetmenliğini de üstlenen Shyamalan’ı doğum gününde aramıştı. Shyamalan ona Jaden Smith’in “The Karate Kid”de harika bir iş çıkardığını söylemişti. Will Smith de ona, “Biliyor musun geliştirmekte olduğumuz bir film düşüncesi var…” demişti ve böylece proje ivme kazanmıştı.

Shyamalan’ın neden “Dünya – Yeni Bir Başlangıç” için neden mükemmel seçim olduğunu Smith şöyle açıklıyor: “Night gerilim ve korku yaratmanın ustası. Night’in dehasını tek bir cümleyle anlatmam gerekse, tek bir fotoğrafı alıp sizi onunla dehşete düşürebildiğini söylerdim. Hiçbir hareket olmayabilir; hiçbir şey olmayabilir ama yine de olduğunuz yerde kala kalırsınız. Çekimi, ışıkları ve ânı kurgulamada çok başarılı.”

Shyamalan ise şunları söylüyor: “İnsanların bilinmeyenden neden korktukları sorusu çok ilgimi çekiyor. Mağara insanlarının yaşadığı ilk dönemlerimizde, bu gerçekten önemliydi; korku bizi güvende tutabilirdi, korku bizi hayatta tutabilirdi. Fakat şimdi, yeni bir işten, yeni bir ilişkiden korkuyoruz çünkü neler olacağını bilmiyoruz; bu çok da iyi bir şey olmayabilir. Bir filmde bununla oynamak eğlencelidir. Bu filmde de bir baba, oğluna bunun üstesinden nasıl geleceğini öğretiyor. Harika bir ders bu; çünkü bilinmeyene duyduğunuz korkuyu kontrol etmeyi öğrenebilirseniz, her şeyi yapabilirsiniz.”

Jaden Smith, left, and WIll Smith star in Columbia Pictures' "After Earth."

Uzaylılar tehlikeli bir yaratık türü olan, insanın korkusunun kokusunu alabilen ve bunu avının izini sürüp öldürmek için kullanan Ursa’yı üretince, korku konsepti gerçek anlamda önem kazanıyor. Shyamalan bu canavar türünü öldürmenin tek yolunun onlardan korkmamak olduğunu açıklıyor: “Bu çok metaforik. Filmde, korkusu onun peşinden giden bir genç adamımız var; ve korkusunun üstesinden gelebildiğinde, Ursalar için görünmez oluyor. Ursalar aynı odada bile olsa tehdit oluşturmuyorlar çünkü genç adamın korkusunu hissedemiyorlar.”

“Night filme her şeyi koyuyor,” diyen Jaden Smith, Shyamalan’nın yönetmenlik stilinin de çoğu zaman oldu bittiye getirmek olduğunu sözlerine ekliyor: “Hikayeye kendinizi kaptırmanızı sağlıyor; baba ile oğlu arasındaki ilişkiye kendinizi veriyorsunuz ve sonra, bam! Bir şey çıkıveriyor. Onun çekim şeklini de seviyorum: Fazla kesinti olmayan uzun çekimler sahnenin duygusunu yakalıyor ama gerçekte neler olup bittiğini söylemiyor ve izleyiciye merak etmek için zaman tanıyor.”

Jaden Smith’in fiziksel eğitimi yıllarca geriye, “The Karate Kid”in çekimlerinin öncesine gitse de, genç oyuncu, Kitai Raige’yi canlandırmak için hazırlanırken yeni bir boyuta geçmesi gerektiğini, yaklaşık bir yıl boyunca haftada beş gün iki saat antrenman yaptığını belirtiyor. “Çok çalıştım; değişmem gerekti. Yapı olarak genişlemem ve kilo almam gerekti ki yaşça biraz daha büyük göstereyim. Bol bol parkur, koşu ve antrenmanı yaptım; böylece ormanda ve kayaların üzerinde koşmaya hazır hâle geldim.”

Will Smith ise, “Jaden antrenmanları ve fiziği konusunda çok ciddi. Çalışmalarını kendine ait zamanlarda yaptı. Onu hiç zorlamadık,” diyor.

“DÜNYA – YENİ BİR BAŞLANGIÇ” – BURADA, DÜNYA’DA

Will Smith yapımcıların filmin görüntüsü için insanlar tarafından harap ve terk edilmiş Dünya’nın nasıl görüneceğine dair orijinal bir çözüm bulduklarını söylüyor. “Night’in bir fikri vardı: Film gelecekte, günümüzden 1.000 yıl sonra geçiyor. Dolayısıyla, insan tasarımından geriye hiçbir şey kalmamış. Tamamen doğaya dönülmüş,” diyor aktör ve ekliyor: “Dünya insan eli olmadan nasıl olacaksa öyle. Bence bu, filme oldukça esrarengiz, güzel bir ıssızlık ve tehlike dokusu katıyor.”

AfterEarth 5

Yapımcılar bu düşünceden yola çıkarak bitki örtüsü aşırı gelişmiş mekanlar aradılar. Filmin yenilenmiş Dünya setinde geçen kısımları için başlıca iki mekandan yararlanıldı: Kuzey Kaliforniya’daki Humboldt Redwoods Eyalet Parkı ve Orta Amerika ülkesi Kostarika. Yapımcılar burada Arenal Yanardağı’nın yakınında ve La Selva Biyolojik Araştırma İstasyonu’nun içinden geçen Sarapiqui Nehri’nin bir kısmında çekim yaptılar. Diğer başlıca mekanlar arasında bulunan Moab-Utah’ın yakınındaki çöl insanların yeni gezegeni Nova Prime’nin yerine geçti. Ayrıca, Philadelphia’daki platolarda iç mekan setleri inşa edildi. Bunlara ek olarak, film’in ikinci birimi İzlanda’daki buzulları ve İsviçre’de Eiger’i görüntüledi.

“Bazı açılardan, dört tane mini film çekmek gibiydi; dört farklı tat var,” diyor Shyamalan ve ekliyor: “Muhteşem olan şey şu ki bence bunu filmde hissediyorsunuz çünkü film size sürekli açılınlar sunuyor ve tazeliğini koruyor.”

Elbette, 21. yüzyılda Dünya üzerinde hem insanlar tarafından dokunulmamış gibi görünen hem de 200’den fazla kişiden oluşan film ekibini barındırabilecek bir yer bulmak kolay değildi. Yapım tasarımcısı Tom Sanders haftalar boyu kimi zaman yaya olarak kimi zaman arabayla işe yarayabilecek yerler aradı.

Sonuç olarak ortaya filmin diğer herhangi bir öğesi kadar parçası olan mekanlar çıktı. Bu, Will Smith için önemliydi: “‘Ali’yi Mozambik’te çektiğimizde, bir yere gidip o çevrenin içine dalmanın değerini öğrendim. Gerçek ortamda olduğunuzda seti içinizde hissetmenizi sağlayan belli bir enerji ve tavır oluşuyor. Jaden’in bunu tatmasını istedim.”

Örneğin, Kostarika’da çekilen bir sahne Jaden Smith’in bir ağaçtan aşağı inmesini gerektiriyordu. “Jaden ağaçtan aşağı iniyordu ki baktı bir maymun, gerçek bir maymun ağaca oturmuş onu seyrediyor. Bu, Jaden’i biraz irkiltti ve o tepkisini kaydettiler,” diye anlatıyor Will Smith.

Arenal Yanardağı’nın yakınında çekim yapmak Jaden Smith’ten samimi bir tepki almanın bir diğer yoluydu. “Beni bir yanardağın yanına koyup, ‘Endişelenme, on dört aydan beri aktif değil,’ dediler. İyi de bu benim endişelerimi pek de alıp götürmedi,” diye hatırlıyor genç oyuncu ve ekliyor: “Eğlenceliydi ama her an patlayabileceğini düşündüğüm için üzerinde koşturmak zordu.”

TASARIM HAKKINDA

Gelecekte 1.000 yılı aşkın süre sonra geçen bir filmi kurgularken, yapımcılar insanların yeni gezegeni Nova Prime için karakteristik bir görünüm istediler. Yönetici yapımcı E. Bennett Walsh, “Tabi ki gelecekte bin yıl sonra geçen bir film için her şeyi tasarlamalısınız,” dedikten sonra, en büyük setlerden, en küçük el aksesuarlarına kadar hiçbir şeyin dükkanlardan satın alınamayacağını belirtiyor: “Her departman perdede neyin görüneceğini ve her şeyin bir arada nasıl duracağını ayrıntılı bir şekilde düşünmek zorundaydı.”

Aynı zamanda, “‘Jetgiller’i istemedik. Aşırı farklı olamazdı: İnsanlar hâlâ ellerini kullanıyorlar; insanlar hâlâ kendi yemeklerini pişiriyorlar,” diyor filmin yapım tasarımcısı Tom Sanders.

AfterEarth 7

Sanders, Nova Prime setleri için çalışmaya konsept modelleriyle başladı. Tasarımcı, Nova Prime’deki 1.000 yıllık insan medeniyetinin dersini almış olduğunu söylüyor: “Dünya’yı çöplüğe dönüştürdükten sonra, yeni gezegende doğru olanı yapmaya karar verdiler ve Dünya’da her şeyin temeli olarak yaşamın nasıl başladığını incelediler.” Bu, Sanders’in setlerinde iki şekilde ifade ediliyor: Tasarım ve inşa.

Tasarım için, Sanders doğadaki şekillere ve geometriye başvurdu. “Olay her zaman şekil ile işlev arasındaki ince çizgiydi,” diyor Sanders ve ekliyor: “İki yönden birine ağırlık vermek yerine, şekil ile işlevin eşit olmasını istedim.” Tasarımcı, doğadan şekillere başvurarak insanların fikirlerinin Dünya’yı terk ettikten sonra nasıl geliştiğini görsel olarak ifade edebildi. Örnek olarak şunu veriyor: “Uzay gemisinin tasarımında düz çizgi yok; her şey güzel, geometrik kıvrımlara sahip.” Deneyimli tasarımcı, bunu gerçekleştirmek için, şu ana kadar inşa ettiği en zorlu setlerden birini hayata geçirmeye girişti. Ortaya benzersiz ve çok güzel bir gemi çıktı.

Sanders’in setlerinin insanlıktaki değişimi gösterdiği bir diğer unsur da bunların inşasıydı: Sanders insanların yeni yuvalarında ‘yeşil bina’ fikrini kucakladıklarını göstermek istediğini ifade ediyor: “Her şeyi aklımızda doğa ve çevre düşüncesiyle inşa etmek istedik. ‘Yeşil bina’ dayanıklı kereste satın almaktan ibaret değil; aynı zamanda her şeyin daha azını kullanmak demek. Bir dairenin zemini, alttaki dairenin tavanı oluyor. Borular ve bir binanın ihtiyacı olan her şey yapının bir parçası. Nova Prime’deki insanların mercan gibi fosilleşen malzemeler bulabildiğini hayal ettik; bunların büyüyüp binanın yapısını güçlendireceğini hayal ederek bu apartmanları inşa ettik.”

Filmin gelecekte geçiyor olması kostüm tasarımcısı Amy Westcott’un da her bir kostümü yaratmasını gerektiriyordu. “İç çamaşırları hariç her şey özel dikildi,” diyor tasarımcı.

Tıpkı Sanders için olduğu gibi, Westcott için de filmin gelecekte geçmesi hem olasılıkları hem  de zorlukları beraberinde getirdi. “Tarihi bir filmde olduğu gibi, o devirde neler varmış diye bakamıyorsunuz. Her şey hayal gücünüze kalmış. Bu eğlenceli bir şey ama bir o kadar da zorlu. Neyse ki, bir takım araştırmalar yapabildik: Bilim insanları ve araştırmacıların kumaşlar üzerinde nasıl çalışmalar yaptığına baktık. Ayrıca, Nova Prime’nin ortamından da etkilendik.”

Jaden Smith’in canlandırdığı Kitai’nin de aralarında bulunduğu Korucu adayları hem fondaki Utah’la çok uyumlu hem de filmde gördüğümüz katı antrenman programına dayanabilecek bir kumaştan yapılmış üniformalar giyiyorlar.

Westcott organik bir görüntü yaratmak için zorunlu olan genel tasarımda Sanders’le yakın bir çalışma içinde girdi. Örneğin, “Pek fazla takı yok; aslında, tüm filmde sadece iki parça takı görüyorsunuz. İnsanlar fazla makyaj da yapmıyor,” diyor Westcott.

Jaden Smith’in esas kostümü ise yaşam-kıyafeti. Çetin, acımasız Dünya gezegenindeki yolculuğu sırasında üzerinde bu kıyafet var. Yapımcı Caleeb Pinkett bu konuda şunları söylüyor: “Ana fikir bu kıyafetin akıllı olmasıydı. Bu onun koruması. Bu kıyafetin Kitai’nin kirlenmiş bir gezegende hayatta kalmasına olanak tanımak için her türlü görevi görmesi gerekiyor. Kolunda bir navigasyon bandı var. Bununla çevreyi tarayıp arazi hakkında bilgi alıyor, hayati değerlerinizi görüyor, başkalarıyla iletişim kuruyorsunuz. Kıyafeti giydiğinizde, size bilmeniz gereken her şeyi söylüyor; tüm sağlık durumunuzu bile.”

Bunu renk değiştirerek yapıyor. “Bu bir tespit aygıtı,” diyor Pinkett ve ekliyor: “Normalde, kıyafet pas rengi. Eğer düşmanca bir şey size yaklaşıyorsa, siyaha dönüyor ve zırhlar çıkartıyor. Hasta ya da yaralıysanız veya ölüyorsanız, solgun sarıya dönüyor.”

Tasarımcılar ilham için bir kez daha doğaya döndüler. “Araştırmalarımızda, renk değiştiren bir böcek bulduk, kalkanböceği. Bu böcek ölürken, rengi solgun sarıya dönüyor. İşte yaşam-kıyafetimizin döndüğü renk bu,” diyor yapımcı.

Her ne kadar kıyafetin dönüşümü görsel efektlerle gerçekleştirilecek olsa da, bunlar birer kostüm olduğu için, doğal olarak, Westcott’un ekibinin her üç renkte kıyafetler hazırlaması gerekti. Fakat bu daha sadece başlangıçtı: Filmin farklı özellikleri için farklı kıyafetler gerekiyordu. “Bu kıyafet oldukça hırpalanıyor: Suya giriyor, ağaçlara takılıyor, yanıyor; ayrıca, koşum düzeneğine uygun olması gerekiyor. Farklı işlevler için kaç ayrı kıyafet tasarlayacağımızı belirlememiz gerekiyordu. Bunun yanı sıra, zorluklardan biri de Jaden’in çekimler sırasında 13 yaşında ve hâlâ büyüyor olmasıydı. Çekimler altı ay sürdüğü için, onun gelişmekte olan bedeni için daha büyük kıyafetler de hazırlamamız gerekti.”

Jaden Smith içinse, kıyafetin çok belirgin bir avantajı vardı: Genç oyuncu etkileyici bedensel çalışmalarının sonucunu sergileyebiliyordu. “Bu kıyafeti giyecekseniz, ultra formda olmalısınız!” diyor genç Smith.

GÖRSEL EFEKTLER HAKKINDA

Filmin 750 adet görsel efekt çekimini Görsel Efektler amiri Jonathan Rothbart denetledi. Kendisi “Dünya – Yeni Bir Başlangıç”taki işini “görsel bir şekerleme dükkanında çocuk olmak” şeklinde tanımlıyor ve bunu projedeki çok çeşitli ve farklı efektlere bağlıyor: “Filmde son derece geniş bir efekt çeşitliliğimiz var. Her türlü durum ve ortamla etkileşmesi gereken yaratıklar yaratma fırsatı bulduk. Uzayda bir asteroit fırtınasının içinden uçarken tamamen dijital ortamlar hazırladık. Gerek mekanlarda çektiğimiz başka dünyalar ve son olarak da mevcut dünyamız için evrimleşmiş bir görüntü yaratmamız gerekti. Tam bir farklı türte efektler bolluğu yaşadık. Bu da bize hem çok yaratıcı olma hem de bol bol eğlenme fırsatı verdi.”

AfterEarth 6

Rothbart Dünya’nın bin yıl boyunca fazlasıyla evrimleşmiş yaratıklarını hayal etme konusunda şunları söylüyor: “İlginç bir meydan okumaydı çünkü evrim anlamında konuşursak, bin yıl çok kayda değer bir süre değil. Bizim asıl söylemek istediğimiz şey Dünya’nın başına gelen aşırı değişikliklerin daha hızlı bir evrimsel dönüşüm meydana getirdiğiydi. İklimsel değişikliklere bağlı olarak, canlıların gezegende yaşayabilmek için daha hızlı adapte olmaları gerekti. Üzerinde çalıştığımız çeşitli canlıların evriminde ilginç bir değişim yaratmaya çalıştık, ama bu değişimin aradan geçen zamanla uyumsuz olacak şekilde aşırıya kaçmamasına da dikkat ettik. Dengeyi bulmak tasarım açısından sürekli bir zorluk teşkil etti.”

Bazı durumlarda, bu canlılar karakterlere dönüştüler ve kendi karakter gelişimlerini yaşadılar. Örneğin, büyük bir kuş önce Kitai’yi avlamaya çalışıyor gibi görünse de, sonradan, amacının korumak olduğu net bir şekilde görülüyor. “Kuşa elimizden geldiğince kişilik katmamız gerekiyordu, ama doğal olarak o sadece bir kuş ve bu da bir animasyon filmi değil. Onu bir karikatüre dönüştürmeden kişilik katmak eğlenceli bir meydan okumaydı,” diyen Rothbart, şöyle devam ediyor: “Ve tabi bir de kuşu gerçekçi göstermenin teknik yanı söz konusu. Kuşlar özellikle zordur. Tüylerin ayrıntıları, nasıl göründükleri çok incelik gerektirir.”

BYG (bilgisayar yapımı görüntü) animatörleri filmin önemli aksiyon sekanslarından olan babun saldırısını yaratmakla da görevliydiler. Rothbart bu konuda şunları söylüyor: “Senaryoda bu sekansı ilk okuduğumuzda çok heyecanlandık ve sekansın nasıl görüneceğine dair hikaye tahtası çizimlerine başladık. Bu küçük aksiyon hikayesi bize bir şeyler deneme özgürlüğü sundu. Babunların filmde oldukça düz bir rolleri var, fakat diğer yandan Kitai’nin Dünya’nın sakinleriyle ilk karşılaşması olması açısından önemli bir yer tutuyorlar. Jaden o anda kendini hem metanetli hem de korkmuş göstermekte harika bir iş çıkardı. Animatörlerimizin yarattıkları BYG karakterlerle bu performansa hakkını vermeliydik. Night babunların ilk başta ürkek olmalarını istedi. Bunu başarmanın en iyi yolunun ilk babunu çok sessiz ve sakin yapmak olduğunu düşündük. Ayrıca, bu sayede, hayvanın etkileşimi arttıkça çok daha hareketli ve yırtıcı hâle gelmesini sağlamamız kolaylaştı. Kesinlikle çözümlemesi eğlenceli bir karakterdi.”

Genel anlamda, böyle bir sekans yaratmanın iki yolu vardır: Ya insan karakterler hiçbir şeye tepki vermez, tepkilerinin pantomimini yaparlar; ya da insan dublörler daha sonra resmedilmek üzere dijital karakterlerin yerine geçerler. ”Dünya – Yeni Bir Başlangıç”ta ikinci yola başvuruldu. “Jaden’i sürekli olarak takip eden gri kıyafetli dublörlerimiz vardı,” diyor Rothbart ve ekliyor: “Anlaşıldı ki, bir sürü iri yarı adam son sürat üstünüze koşarken, verdiğiniz tepki tek başınıza koşuşunuzdan biraz farklı oluyor! Dublörlerin varlığı sahneye daha bir yoğunluk kattı.”

Rothbart yabancı gezegen Nova Prime’yi yaratmakla da sorumluydu. Yapım tasarımcısı Tom Sanders’ten ipuçlarını alan Rothbart, insanların derslerini almış, çevreyle uyum içinde yaşadıkları bir ortam yaratmaya odaklandığını söylüyor.  Yine, aradan sadece 1.000 yıl geçmiş olduğu için, Rothbart’a göre hedef, “izleyicilerin gerçek bir yer olarak algılamalarını sağlayacak kadar tanıdık ve gerçekçi bir yer yaratmaktı. Şehir, tasarım anlamında, inandırıcı bir yer hissi vermek için fazla karmaşıktı çünkü aynı zamanda yapım sırasında oturtulmuş olan gelecek hissini de korumak gerekiyordu. Sizlerin bu dünyaya bakıp insanların burada yaşayabileceğine inanacağınızdan emin olmak istedik.”

AfterEarth 9

Yaşam-kıyafetlerinin dönüşümünü yaratırken, Rothbart kıyafetin olabildiğince organik ve doğal görünmesini sağlama hedefinin kıyafetin “çok teknik ve adeta mekanik dönüşümüyle ilginç bir ikilik” oluşturduğunu da belirtiyor.

Görsel efektler ekibi Korucuların favori silahı cutlass’ı yaratmaktan da sorumluydu. Bu, komuta göre farklı konfigürasyonlarla çeşitli şekiller alabilen iki bıçaklı bir silahtı. “Cutlass savaşçı olarak deneyim düzeyinizi göstermenin yollarından biri,” diyen Rothbart, şöyle devam ediyor: “Kitai’nin başladığı kıdemsiz düzeyde bıçaklar basit şekiller alıyorlar ve basit şeyler yapıyorlar. Filmin sonuna gelindiğinde ise, Kitai babasının daha üst düzeydeki cutlass’ını kullanıp gerçek bir savaşçı olduğunda, silah en üstün şekline ve tasarımına bürünüyor.”

Uzay gemisinin düşüşü, “filmdeki özel ve görsel efektler arasında hoş bir sinerji ânı” yarattı. Gemiyi dev bir yalpa çemberi üzerine oturttuk. Tüm set, içindeki oyuncular ve dublörlerle birlikte sallanıyordu ve özel efektler setin içinde bir şeyleri havaya uçuruyordu. Daha sonra, görsel efektler ekibi olarak bu görüntüleri yeşil perde önündeki dublörlerle ve BYG karakterlerle birleştirdik. Bu tür bileşimleri seviyorum çünkü filmin gerçekçi görünmesini sağlamak için elinizde bir kart daha oluyor.” diyor Rothbart.

Rothbart ve ekibi son olarak da Ursaları yaratmakla görevliydiler. Bu yaratıkların varlığı tüm film boyunca hissedildiğinden, görsel efektler ekibi için filmin geneline uygun bir şey yaratmak önemliydi. Ursalar hem görüntü ve hava olarak benzersiz hem de derileriyle, kemik yapılarıyla gerçek hayvanlara benzeyen, organik, yaşayan canlılar olmalıydılar.

Rothbart bu konuda şunları söylüyor: “Bu tür bir çalışma yapmaya başladığınızda, Dünya üzerinde yaşayan hayvanlara iyice bakmak ve yeni bir tür yaratmak için hangi parçaları almak istediğinize acele etmeden karar vermek istiyorsunuz gerçekten. Bir avcı olarak gördüğünüz doku ve içgüdüye bu yaratığın da sahip olmasını istiyorsunuz. Aynı zamanda, benzersiz olmasını da hedefliyorsunuz çünkü o uzaylı bir tür ve Dünya üzerinde yaşayan hayvanlara bire bir benzememeli. Yine aynı ikilik durumu söz konusuydu: Bu türü nasıl hem gerçek görünecek kadar aşina, hem de uzaylı görünecek kadar orijinal yapacaktık?”

Efektlerden bir tanesi Shyamalan’ın filmi yapılandırışına uygun olarak sunuldu. “Bir anımsama haricinde, filmin sonlarına kadar Ursaları hiç görmüyoruz,” diyor Rothbart ve ekliyor: “Her zaman orada oldukları ve Kitai için tehdit oluşturdukları hissediliyor ama yüzde yüz bilinmiyor. Filmin son bölümüne kadar yaratığı görmemize izin verilmemesinin yarattığı gerilimi seviyorum. Bu, izleyicinin Kitai ile birlikte serüveni, bilinmeyen korkusunu yaşamasına olanak tanıyor.”

SONY 4K KAMERAYLA ÇEKİM YAPMAK

“Dünya – Yeni Bir Başlangıç” sinema kameraları teknolojisinin son ürünü Sony F65 4K dijital kamerayla çekilen ilk sinema filmi. F65 kameranın yaklaşık 20 tam megapikselli, daha önce görülmemiş 8K görüntü sensörü diğer tüm dijital sinema çekimi kameralarından daha fazla  ‘aslına sadık görüntü’ sunuyor. 16 bitlik Doğrusal RAW Dosya çıkış kapasitesiyle, F65 baştan sona 4K dosya-tabanlı ana kayıt iş akışı için ağ geçiti yaratıyor.

AfterEarth 8

“Bu filmden önce, filmli kameraların ateşli bir savunucusuydum,” diyen Shyamalan, şöyle devam ediyor: “Ama bu özel kamerayı test ettiğimizde bir tür bütünlüğü olduğunu düşündüm. Bütünlük derken, ifade bütünlüğünü kastediyorum. Kameranın teknik maharetini sanatsal bakış açısına dönüştürebildim; üstelik, görüntüde dijital kameralardan beklediğim herhangi bir ‘soğukluk’ ya da ‘kopukluk’ hissi olmadan. Bu kameranın renkleri yakalama ve zengin renkleri göze hoş görünecek biçimde yansıtma becerisi harika. Ayrıca, kullanım açısından da çok olumlu yanları var. Mesela, çok düşük ışıkta çekim yapabildim. Filmde bu çok önemliydi çünkü kızılağaçların altında ya da yağmur ormanındaki gölge yerlerde sabahın ilk saatlerinde ya da akşamüstleri yeterli ışık yok. Böyle mekanlarda bu kamerayı kullanmadan çekim yapamazsınız. Bu filmdeki ifade zenginliği ve gerçek mekanların genişliği gerçek olamayacak kadar güzeldi.”

“Dünya – Yeni Bir Başlangıç”’ın görüntü yönetmeni Peter Suschitzky de şunları ekliyor: “Kostarika’daki cangıl mekanı çok karanlıktı. Filmli kamerayla çekim yapsaydık, büyük sıkıntı yaşardık. Bana kalırsa, günümüzdeki en iyi dijital kameralar kaydedilen ayrıntı oranı ve sağladıkları kontrast aralığıyla filmli kameralardan üstünler. Sony kamera ise bir adım daha önde. Her şartta, filmin verdiği görüntü ne kadar güzel olursa olsun, günümüzün gerçeklerinden biri şu ki film nadiren film üzerine yansıtılıyor. Film dijitalleştirilip dijital olarak yansıtılıyor ve bunu yaparken de görüntü kalitesi kayba uğruyor. Ben doğrudan dijital görüntüyle başlamayı tercih ediyorum.”

blank

Öteki Sinema

Öteki Sinema editörleri Prometheus'un David'i gibi... Siz uyurken bile, hoşunuza gidecek yazıları buluyor, itinayla hazırlıyor ve yayına sunuyor. Öteki Sinema çalışıyor!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Büyük Açılış: Meg Derinlerdeki Dehşet

Büyük Açılış: 10 Ağustos’ta vizyona girecek Meg Derinlerdeki Dehşet filmine
blank

Don’t Breathe / Nefesini Tut Yapım Notları

26 Ağustos’ta vizyona girecek Don’t Breathe / Nefesini Tut isimli