[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Tematik Film İncelemeleri: Öteki Filmlerin Politik Potansiyeli
Geceyarısı filmleri, b-movie’ler, istismar filmleri, ucuz filmler… şüphesiz öteki filmler dediğimiz zaman böyle başlıklar altına giren filmleri algılıyoruz.
Öteki sinema altında buluşan filmlere sahip çıkma nedenlerimiz çok farklı. Onları eğlenceli buluyoruz, bize başka türlü bir eğlence sunuyorlar. Fazla ciddiye alınmıyorlar ve öteki konumuna düşüyorlar; böylece daha fazla romantize ediyoruz. Hayatın sıkıcılığına karşı tuhaf ve unutulmaz deneyimler/yolculuklar sunuyorlar.
Şüphesiz bu filmleri önemsemek ve savunmak için farklı farklı nedenlerimiz var. En basitinden, eğlenceliler diyebiliriz. Veya ciddileşip “bu filmler; hayatın ve insanın karanlık yönlerine sırtını dönmüyorlar. En fantastik hallerinde bile çok gerçekçiler”, diyebiliriz.
Öte yandan her filmin aslında ister istemez politik olacağı gerçeğini de kabul ederek, politik anlamda beklenmeyen, ilginç, çarpıcı söylemlere, duruşlara, bakış açılarına sahip olan filmleri hatırlayalım istiyoruz.
Mesela ilkel kabileleri yamyam olarak gösteren filmlerin aynı zamanda batı uygarlığına da eleştiriler getirdiğini hatırlatalım. Zombiler üzerinden sisteme ve insanlığa getirilen eleştirileri de… Kapitalist vampirleri, derdi olan seri katilleri. Veya çok uzağa gitmeye gerek yok; yeşilçam filmlerindeki kapitalizmden kıllanan naiflikleri anımsayalım.
Amacımız belli ideolojilerin veya klasikleşmiş uyarıların/mesajların izini sürmek değil; “Tüm dünya bu filme gülüyor ama aslında bu film çok iyi” demeyi severiz. Peki, “bu film çok iyi çünkü o ucuzluğu içinde nasıl politika yapıyor ama!” dediğiniz filmlere bir göz atmaya ne dersiniz.
Serdar Kökçeoğlu
[/box]
B-olitik Filmler No: 1 – Alien Nation (1989-1990)
Seksenlerin sonu doksanların başı bizim jenerasyon için çok önemli yıllardı. Bu dönemde bilimkurgu zevkimizin yerleşmesini sağlayan pek çok dizi ve film çıkmıştır. Twilight Zone ve Visitors gibi hala efsane olarak yad edilen diziler gibi bir başka yapım daha sevgimizi kazanmıştı. Aslında iki polisin maceralarını anlatan bu dizi şimdiki CSI bombardımanının temellerini atarken benzer projelerden önemli bir farkı da vardı. Polislerden birinin üzerinde benekleri olan hunimsi bir kafası vardı. Evet yanlış okumadınız, tıp dilinde dolikosefal denilen yukarı doğru sivrilen kafasına hayran bırakan George Francisco bir uzaylıydı.
Alien Nation yenigelenler olarak adlandırılan bir uzaylı ulusun genel anlamda Amerika’da ayrımcılıkla başa çıkma maceralarını, özelde ise Francisco ve ailesinin bu yeni dünyaya ayak uydurma çabalarını anlatıyordu.
Dizi, ayrımcılığa uğrayan uzaylı halk ile Amerika’nın göçmen haklarına bakış açısı, ırkçılık, azınlık problemleri ki sadece ırksal değil eşcinselliğe bakış gibi problemleri de ele alıyordu.
Örnek vermek gerekirse George dizinin ilerleyen bölümlerinde hamile kalıyor ve “bu acıları bir kadın çekecek olsa kimse çocuk sahibi olmak istemez” diyordu.
Meksikalıların, Afrikalıların Amerika’da yaşadığı her tür ayrımcılık dizide uzaylılar üzerinden senaryolaştırılıyordu. Örneğin ortağı Matthew Sykes yenigelenlerden bir kıza aşık oluyor ama toplum baskısı ile boğuşmak zorunda kalıyordu. Ya da başka bir bölümde yenigelenleri öldürerek insanlığı kurtardıklarını düşünen bir çeteyi yakalamaya çalışıyorlardı. Aynı zamanda Yenigelenler içinde suça bulaşanlar da “zaten onlardan başka bir şey de beklenmez” gözüyle bakılıyor ve insan ve uzaylıların çatışması her bölümde farklı bir şekilde karşımıza çıkıyordu.
Yenigelenler sadece sivri kafaları ile değil birçok yönden insanlardan ayrılıyordu. İki kalp taşıyan uzaylılarda ekşi süt bizdeki alkol gibi bir etki yapıyordu. Bunun dışında da insana zarar veren bazı kimyasallarla barışık olan derileri tuzlu su ile temas ettiğinde alerjik reaksiyon gösterebiliyordu.
Alien Nation ilk olarak 1988 tarihinde sinema filmi olarak ortaya çıktı. Detective Matthew Sykes’ı James Caan’ın canlandırdığı film kara film özellikleri taşıyan karamsar ve boğucu bir yapımken, dizi filmin senaryosunu tv seyircisi için yumuşatarak espiri dozunu arttırdı. Böylece dizi bir anda Lethal Weapon’ın bilim kurgu versiyonuna döndü. Oysa ki film daha çok tarz olarak In the Heat of the Night‘a benzetilmekteydi. Film 1988 yılında En iyi bilim kurgu filmi ödülü ile Saturn’den dönmüştü. (Bu Satürn gezegen olan değil tabii ki, her yıl en iyi bilim kurgu yapımlarına verilen bir ödül.)
1989-90 arası yayımlanan ve 22 bölüm süren dizi Fox’un en başarılı işi olduysa da yeterli reklam alamayan şirket dizinin fişini çekti. Oysa ki yeni bir sezonun olacağına güvenle senaryo yarıda bırakılmıştı. Zaman içinde fanların baskıları sonucu önce çizgi roman ve roman daha sonra da orjinal dizi kadrosu ile Kenneth Johnson’ın yönetmenliğinde 5 TV filmi çekildi.
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
TV filmleri
- Alien Nation: Dark Horizon (1994)
- Alien Nation: Body and Soul (1995)
- Alien Nation: Millennium (1996)
- Alien Nation: The Enemy Within (1996)
- Alien Nation: The Udara Legacy (1997)
[/box]
2009’da Sci-Fi channel diziyi tekrar çekmek için Tim Minear (Angel, Firefly) ile çalışmalara başladıklarını duyurdu.
Meşhur doğum sahnesini ise alttaki linkten izleyebilirsiniz.
B-olitik inceleme: Masis Üşenmez
Enemy Mine (1985) filminde de doğuran bir uzaylı erkek vardı.O aklıma geldi nedense.
Trt yayınlanmadıysa yanlış hatırlamıyorsam kadir has’ın HBB diye bir kanalı vardı sanırım orada izliyordum dizi şeklinde…
HBB’nin açılımı ”Has Bilgi Birikimi”ydi. Sallamıyorum.
Olabilir can peki abi HBB nin açılmış halinin ingilizce kısaltmasıda sanırım şöyle olurdu…
Sh.t Know-how :SKH :)
Ayrıyetten ne güzel diziler,filmler filan vardı orada.Bir zamanların B cennetiydi…
Refik Enemy Mine da yazılarımız arasında var:) Karagöz yanılmıyorsam HBB değil Star veriyordu Alien Nation’ı.
Ben de bu diziyi Cine5 verirdi diye hatırlıyorum.
Star veriyordu.
Yazıyı hatırlıyorum.’Enemy Mine’daki doğum sahnesi filmin politik mesajıyla da ilgiliydi.Anladığım kadarıyla ‘Alien Nation’da da böyle bir vurgu var hatta işi biraz daha ileri götürmek mümkün:’Yasak Bölge 9’da çocuğun ebeveyni erkek miydi dişi mi?
Masis ellerine sağlık, tembellik yapma dedik ama ilk yazı senden geldi; valla ayıp etmişiz :)
Ben bu filmin afişinde hep Alex de souza’yı görüyorum :)