Cannibal / Yamyam Filmleri Afiş Sergisi

25 Haziran 2012

Özellikle İtalyan sinemacıların el atıp bir zamanlar epey mide kaldırdığı bir istismar sineması türü olan yamyam filmleri epey popülerdi. Bu tip filmlere ait keyifli bir afiş sergisi sunmak istedik. Ama önce “yamyamlık” hakkında bilgilendirme yapalım.

blank

Yamyam kelimesinin, Orta Afrika’da yaşayan bir kabilenin adından Türkçe’ye geçtiği tahmin edilmektedir. Çoğu dilde kullanılan Caniba kelimesi kökeni ise Kristof Kolomb’un, 1492 yılında Amerika kıtasına ayak bastığında ilk karşılaştığı yerlilerin adını seyir defterine “Caniba” olarak kaydetmesinden gelir.

Ünlü antropologlar Richard E. Leakey ve Lewin, yamyamlığın, açlığın giderilmesi veya karın doyurmaya yönelik olmadığını, gerçekte tinsel ve büyüsel nedenlerden kaynaklandığını savunur ve yamyamlığı iki türe ayırır; İçe dönük yamyamlık (Endocannibalism) ve Dışa dönük yamyamlık (Exocannibalism). İçe dönük yamyamlıkta -iç yamyamlık- sadece akrabaların ve aynı kabileye ait olan ölülerin bedenleri veya yalnızca organları yeniyor.Örneğin, Güneydoğu Avustralya’da yaşayan Dieriler, ölen akrabalarının yüz, kol, bacak ve karınlarının yağlı kısımlarını yiyorlar. Bu toplum için geçerli olan inanca göre yağ, olağanüstü birgüce sahip olan ve yiyen kişiye geçen bir unsur.Böylece, ölünün özellikleri yine kabile içinde kalıyor.Güney Amerika’da yaşayan bazı kabilelerde ise, kişinin özelliklerinin onun kemiklerinde gizli olduğuna inanılıyor. Bu nedenle de, ölülerini yaktıktan sonra kemiklerini öğütüp toz haline getiriyorlar ve bu tozu içkilerine karıştırarak içiyorlar.Başka kültürlerde ise yamyamlık gizli dinsel topluluklara özgü gösteri oyunlarının bir parçası olarak görülürdü.Örneğin ABD’nin kuzeybatı kıyısı ile Kanada’nın güneybatı kesiminde yaşayan Kuvakiyutl Yerlilerinde, içine yamyam ruhu giren bir rahip adayı bir ölünün etini ya da canlı birinin kolunun bir parçasını yiyerek normal ruh durumuna dönerdi.Özetle, İçe dönük yamyamlık ölü ile olan ilişkinin devamını sağlamak için uygulanıyor.

Dışa dönük yamyamlıkta ise, akraba ve kabile üyeleri değil, düşmanlar yeniyor. Bazı Güney Amerika yerlilerinde görülen bu adet, öldürülen kişinin katillerinden ileride intikam almaması için uugulanıyordu.Bunda da bedenin bazı kısımları, yeniyordu.Her iki tür yamyamığın geçmişi de 200-250 bin yıl önceye uzanır.

Yamyamlık ile cinsellik arasında bağlantı kuran ünlü psikanalist Sigmund Freud, yemek ve sevişmenin birbirinden ayrılmayan iki faaliyet olduğunu iddia etmişti.Freud, cinsel eylemin gerisinde, bir başkasının gücüne ya da iktidarına sahiplenmek duygusunun olduğunu söylüyordu. Bu görüşlerini desteklemek için totem aşaması’nı örnek gösteriyor; bu aşamada klan kardeşlerinin biraraya gelerek sembolik babalarını öldürdüklerini ve onların etlerini yediklerini vurguluyordu.Ona göre, erkek kardeşler bunu babanın cinsel gücüne sahip olmak için gerçekleştiriyorlardı.Freud’a göre yamyamlıktan güç kazanmanın motoru cinsellikti.

Bu konuyu inceleyen etnologlar ve antropologlar, yamyamlığın yaklaşık yarım düzine sosyal ve kültürel temeli olduğunu belirtirler.Bu nedenlerin başında dini seremoni ve ritüeller gelitor.Örneğin, bazı yamyam toplumlarda ölüye saygı, onun cesedini yemekle özdeşleştirilir.Bu toplumların inançlarına göre, ölen kişi için en saygın mezar yeri yaşayanların bedenleriydi.Bazı toplumlarda ise ölüleri yiyerek sadece onu daha iyi saklayacaklarını değil, aynı zamanda onun niteliklerine de sahip olacaklarını düşünüyorlardı.

Bugün Güney Amerika’da, ormanların içinde yaşayan ve sayıları hızla azalan Guayaki (Paraguay) ve Yanomami (Venezuela) Yerlileri arasında yamyamlık geleneği hala uygulanmaktadır.

Yamyamlığın ikinci en güçlü nedeni ise, Yerlilerin büyük bir çoğunluğunun düşmanlarının ancak yenildiklerinde yeryüzünden tamamen silineceklerine inanmalarıydı. Kimi yerlileri bunu düşman kabileyi aşağılamak için yaparken, kimileri de bu yolla düşmanın gücüne sahip olacaklarına inanıyorlar. Savaşçı yamyamlık olarak tanımlanan bu uygulama Amerikan yerlilerinden Kamak, Yeni Zelanda yerlileri olan Maoriler ve Afrika’nın bazı kabileleri arasında çok yaygındı.

İnsanlık tarihi kadar eski olan yamyamlığa hemen bütün kıtalarda rastlanmıştır. Eski yamyamlık öykülerinin birçoğu abartılı veya yanlış olsa bile Batı ve Orta Afrika’nın bazı bölgelerinde, Melanezya’da (özellikle Fiji), Yeni Gine’de, Avustralya’da, Yeni Zelanda Maorilerinde, Polinezya’daki bazı adalarda, Sumatra kabilelerinde ve Kuzey ve Güney Amerika’nın çeşitli kabilelerinde yakın çağa kadar yamyamlığın sürdüğü söylenebilir.

Bazı kültürlerde insan eti yiyecek olarak görülür, bazen hayvan etiyle bir tutulurdu. Bir çarpışmada zafer kazanan Maoriler çoğunlukla öldürdükleri insanların etlerini şölenle yerlerdi. Bazı kaynaklara göre Sumatra’da yaşayan Bataklar, Hollanda’nın denetimine girinceye değin pazarda insan eti satarlardı.

Başka kültürlerde ise belli özellikler kazanmak ya da büyü yapmak amacıyla bedenin bazı bölümlerinin ya da organların yendiği törenler düzenlenirdi. Afrika’da dinsel törenlerde insan öldürmek ya da yamyamlık çoğunlukla büyücülükle bağlantılıydı.Kafa avcıları, öldürdükleri düşmanların kafalarını ya da başka bölümlerini yiyerek onların yaşam güçlerini ve öteki niteliklerini kazanacaklarına ve öç duygusunu yatıştıracaklarına inanırlardı.

Bazı kültürlerde ölünün bedeni törenle akrabaları tarafından yenirdi. İç Yamyamlık denen bu uygulama bazı Avustralya Yerli kabilelerinde ölüye saygı anlamı taşırdı. Başka kültürlerde ise yamyamlık gizli dinsel topluluklara özgü gösteri oyunlarının bir parçası olarak görülürdü.Örneğin ABD’nin kuzeybatı kıyısı ile Kanada’nın güneybatı kesiminde yaşayan Kuvakiyutl Yerlilerinde, içine yamyam ruhu giren bir rahip adayı bir ölünün etini ya da canlı birinin kolunun bir parçasını yiyerek normal ruh durumuna dönerdi.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Yamyam

blank

Öteki Sinema

Öteki Sinema editörleri Prometheus'un David'i gibi... Siz uyurken bile, hoşunuza gidecek yazıları buluyor, itinayla hazırlıyor ve yayına sunuyor. Öteki Sinema çalışıyor!

7 Comments Bir yanıt yazın

  1. Hayııır! Bu yazıyı ben yazmalıydım! Ben yazmalıydım!

  2. Sende yaz can yamyam filmleri geniş-derin :)
    Bu güzel yazının üstüne sendende en iyi 10 ve ya film incelemesi bekleriz..

  3. Çok yamyam filmi izlemedim, cannibal holocaust dahil üç tane falandır. Yalnız gördüğüm bi şey var ki, bu filmlerde aslında uygar insanın eleştirisi yapılıyor ve izleyici vahşete tanık olurken, diğer taraftan filmin sonunda, hangisi ilkel ikileminde kalıyor, yerliler mi, uygar insanlar mı? Bu açıdan, belki batı’nın günah çıkarması olarak bile görülebilir bu filmler. Çünkü zamanında Latin Amerika’da, Afrika kıyılarında ve Avustralya’da az insanın canını yakmadılar…

  4. Wikipedia’dan olsun olmasın, yazana ya da çevirene helal olsun. Çoğu kimsenin hakkında iki kelim etmeye cesaret edemeyeceği bir konu ve çok güzel değinilmiş.

    Bu arada Cannibal Holocaust’u yeterince izlemiş ve sindirmiş biri olarak bu filmin sonundaki mesajı çok gereksiz bulurum. Gerçek yamyamlar biz miyiz yoksa modern insanmı falan filan…

    Evrim teorisindeki gidişata göre zaten günümüzde modern insan denilen homo sapienler türünün gelinen son aşamasıdır. Ve bundan öncesi de evrimin bir alt basamakları olarak görülür. Kendini gittikçe geliştirmeye adamış bir tür ve medeniyet olarak gelinen nokta tartışılır ve genel olarak tartışılmaktadır orası ayrı. Ama modern insan mı daha yamyam yoksa medeniyetten uzak yaşayan bu insan türevlerimi diyip kenara çekilmek bence ucuzculuktur. İstismar filmlerinin gereklerini yerine getirmesi dışında gereksiz mesajları olmayınca Cannibal filmleri güzeldir kanımca. Ama modern insanı bu şekilde eleştirip büyük laflar söylemek bana komik geliyor.

  5. Açıkçası, Batı uygarlığının (özellikle geçmiş yüzyıllarda) yaptığı toplu katliamlara bakınca, bir avuç yerlinin topu topu bir avuç insan yemesi efsanesi, devede kulak kalmaktadır. Saygılarımla.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Türk Conan’ı Altar Lobileri

Şimdilerde Altar, tamamen unutulmuş bir yapım ama hala keşfedilecek bir
blank

MGM Aslanı Leo’nun Fırtınalı Yaşam Öyküsü!

Uçağı düştü ama hayatta kaldı! MGM Aslanı Leo'nun fırtınalı yaşam