Yaratıklar, kâbusların yardımıyla oluşmuştur. Gecenin ortasında bir anda karşımıza çıkabilirler. Birçok çocuğun (belki de yetişkinin) geceleri ışık açıp uyumasının nedenidirler.
Birçoğumuz bu tür klasik canavar filmleriyle büyüdük. Korku filmi hayranlarının mutlaka izlemesi gereken en iyi canavar filmlerinin listesi şu şekilde…
25.Them! (1954)
50’lerde soğuk savaş ve nükleer savaş sırasında yeni tür canavar filmleri doğdu. Büyük canavar filmleri 50’lerde oldukça popülerdi. The Black Scorpion, Tarantula ve It Came from Beneath the Sea bunlardan birkaçı. Them! içlerindeki en meşhur büyük böcek filmlerinden. Bir karınca sürüsü nükleer testlerden etkilenip anormal derecede büyürler. Dev karıncalar şimdi basit görülebilir ama Them! hala izlemesi eğlenceli filmlerden.
24.Humanoids From the Deep (1980)
Roger Corman’nın Humanoids From the Deep’i oldukça vahşi, cinsel içerikli, kanlı ve canavarlı bir yapım. Yaratıklar, bir askeri deney sonucunda somon ve insanın bir araya gelmesiyle oluşuyorlar. Bu yaratıklar kaçar ve erkekleri öldürmeye çalışıp kadınlara da tecavüz ederler, böylece hamle bırakıp balık bebeklerine sahip olacaklardır. Son sahnedeki Salmon Festivalinde herkesi öldürmeye ya da tecavüz etmeye çalışmaları ciddi bir olay.
23.Trollhunter (2010)
Trollhunter’ı izledikten sonra kayalara asla eskisi gibi bakamayacağınız garanti. Film, Norveç’in kırsal bölgesinde yaşayan devasa trolleri gösteriyor. Film ekibi olabildiğince çok trol yakalamış ve öldürmüş bir trol avcısını takip ederler. Bu avcı trolleri köprü altlarında, mağaralarda ve ormanda saklanırken bulur. Trollhunter oldukça eğlenceli ve CGI trolleri inanılmaz gerçekçi. Ancak filmin asıl yıldızı her sahnede gördüğümüz Norveç’in güzellikleri.
22.Slither (2006)
Slither,H.P. Lovecraft hikayesinden farklı bir film. Küçük bir kasabaya meteor düşer ve tonlarca uzay solucanı bölgeyi istila eder. İlk kişi (Michael Rooker tarafından canlandırılıyor) bundan etkilenir ve yavaşça büyük dokunaçlı bir canavara dönüşür. Ama tek isteği karısına tekrardan kavuşabilmektir. Slither, bir kadının balon gibi patlayıp uzaylı böceklere dönüşmesi gibi birçok başarılı görsel efekte sahip.
21.Monster Squad (1987)
Monster Squad’ı izlemek The Goonies ve Universal’ın yaratıklarının karışımı gibi. Bir grup genç, Kont Dracula’nın liderliğindeki canavarların dünyayı ele geçirmelerini engellemek için onları durdurmak zorundadırlar. Stan Winston sağ olsun, canavarlar 80’ler görünümündeler. Monster Squad’ı özel yapan şey pek çok komik repliğe sahip olması ve 80’lerde çocuk olmanın nasıl bir şey olduğunu göstermesi.
20.Nightbreed (1990)
Clive Barker’ın Nightbreed’i, Midian adındaki bir yer altı şehrinde yaşayan bir grup mutant hakkında. Mutantlar, onları yok etmek isteyen insanlardan saklanmak zorundadırlar. Barker’ın daha önceki filmleri Hellraiser ve Candyman’den daha başarılı bir film. Film, Barker’ın Cabal isimli kısa hikâyesinden uyarlama. Clive Baker, Nightbreed’in diziye çevirimle olasılığı hakkında daha özgür hareket edebileceklerini dile getirmiştir.
19.Q the Winged Serpent (1982)
Film, daha önce God Told Me To, Maniac Cop, The Stuff, ve It’s Alive filmlerinden tanıdığımız Larry Cohen tarafından yönetildi. Q the Winged Serpent’de, New York’da eski bir Anzak tanrısı, şeytani bir tarikat tarafından hayata geri getiriliyor. Michael Moriarty, soygun sonrası polislerden kaçarken Q’ya çarpan hırsız rolünde. Q aslında bir kız ve devasa yumurtalarını Chrysler binasına bırakmıştır. Yaratık, Harryhausen tarzında bir stop motion canavarı. FX efektleriyle biraz ucuz görünebilir ama Moriarty ve David Carradine’in performansları arayı kapatıyor.
18.Super 8 (2011)
Super 8, 5 gencin zombi istilasını süper 8 kameralarıyla kayıt aldıkları film hakkında. Filmi çekerlerken, trenin raydan çıktığına ve birinin durdurmaya çalıştığına tanıklık ederler. Kaza sonrasında, şehirde insanlar yok olur, tüm köpekler kaçar ve çok geçmeden ordu şehrin sokaklarında dolanmaya başlar. Super 8, eski tarz film izliyormuşsunuz hissi yaratıyor. 2000’lerden çok 80’ler filmi olduğuna ısrar edebilirsiniz. JJ Abrams kariyeri boyunca Spielberg ile karşılaştırıldı. Super 8’in en iyi tarafı çocukların filmin sonuna kadar devam ediyor olması. Görünüşe göre Romero kimyasalları her şeyin tek sorumlusu.
17.Nosferatu (1922)
Nosferatu ilk yapılan yaratık filmlerinden biri. Bugün bile Max Shreck’in meşhur vampirini izlemek hala ürkütücü. Söylentilerden biri Max Shreck’in gerçekten bir vampir olduğu ve bu yüzden filmin çok etkileyici olduğu yönünde. Gerçekte olansa iyi bilinen bir tiyatro oyuncusu olduğu ve Nosferatu’dan sonra birçok film yaptığıdır. Gerçek Max Shreck’i merak ediyorsanız William Defoe’nun yer aldığı The Sahow of the Vampire’a bir göz atın.
16.The Host (2006)
The Host bu listedeki klasik canavar filmleri içinde bir geri dönüş gibi. Filmde, dev mutant bir amfibik yaratık, Güney Kore sahillerinde yıkım yaşatır. Ancak, The Host’un asıl hikâyesi canavar değil. Film işlevsiz bir ailenin yaratıktan kaçma hikâyesi etrafında geçiyor. Küçük bir kız, yaratık tarafından kaçırılır ve ailenin geri kalanı onu kurtarmak için seferber olur. Bazen garip şekilde komik, bazense kalp kırıcı olan The Host politika ve aile hakkında güçlü mesajlar içeriyor.
15.Gremlins (1984)
Randall’ın tek isteği Noel’de oğluna Gizmo adındaki küçük tatlı Mogaileri getirmekti. Gizmo harika bir hediyeydi ve tek yapması gereken bazı kurallara uymaktı. Onları ıslatmamak, ışığa çıkartmamak ve ne olursa olsun gece yarısından sonra onları beslememek. Ne yazık ki işler umulduğu gibi gitmez ve giderek daha da kötü bir hal alır. Çabucak kontrolden çıkmaları kontrol edilmelerini oldukça zorluyor.
14.Cloverfield (2008)
Bu listede sadece birkaç deneysel film yer alıyor. Cloverfield 50’lerin B canavar filmlerinin modern versiyonu. Canavardan kaçan bir grup gencin hikâyesi anlatılıyor. Neler olup bittiğini bilmiyorlar ve şehirlerine saldıran bu dev canavara kısa bakışlar atabiliyorlar. Şehrin diğer tarafına geçip arkadaşlarını kurtarmak ve tüm tehlikelerden kaçmak zorundalar. Deneysel tarzda yapılmış en iyi filmlerden.
13.The Mummy (1932)
Bir grup arkeolog yanlışlıkla eski Mısırlı bir rahibi, yüksek sesle okudukları bir büyüyle uyandırırlar. Mumya hayata döner ve kaybettiği aşkını bulmak için aramaya başlar. The Mummy, Universal’ın Frankenstein’ın başarısından sonra yaptığı ikinci canavar filmi. Boris Karloff bir kez daha başrolde. Diğer Universal filmlerinin aksine The Mummy’nin devam filmi yok. Ancak, The Mummy’s Hand, The Mummy by Hammer Studios, and The Mummy (1999) gibi birkaç yeniden yapımı mevcut.
12.The Mist (2007)
Stephen King’den başka kim daha iyi canavar hikayesi yazabilir. The Mist küçük bir kasabada, sis yüzünden markette mahsur kalmış insanları anlatıyor. Sise giren insanlar vahşi bir şekilde can veriyorlar. Dev böcekler ve diğer yaratıkların ortaya çıkmaları insanların hayatını daha da zorlaştırıyor. The Mist, kesinlikle Lovecrafvari bir film. Eski dokunaçlı yaratıklar başka bir boyuttan dünyaya saldırırlar. Stephen King’in birçok filminde olduğu gibi hikâye, karakterlere ve birbirleriyle olan ilişkilerine odaklanıyor.
11.Jurassic Park (1992)
Kim devasa T-Rex’i ya da Velociraptor’ı korkutucu bulmaz? Eğer bunlardan biriyseniz Jurrasic Park’ı korku filmi olarak kabul etmemişsiniz demektir ve iki Velociraptor’ın mutfaktaki sahnesini izlemenizi tavsiye ederiz. Dinozorlardan hem etkilenip, hem de korkabilirsiniz. Jurrasic Park 90’ların en iyilerinden.
10.The Fly (1986)
Brundle, insanları ışınlamaya yarayan bir icat üzerinde çalışan değişik bir bilim adamıdır. Birçok başarısız denemenin ardından hayvanları ışınlamayı dener. Brundle, kendisini ışınlamaya karar verir ve işlem sırasında bir sinek telepodun içine girer. David Cronenberg’ün The Fly’ını izlemek oldukça ürkütücü. Vincent Price’ın yer aldığı orijinal versiyonu en iyisi ancak, bu yeniden yapımlar arasında en iyilerden. Özel efektler harika derecede korkutucu ve Cronenberg’ün yaptığı en iyi korku filmi olma özelliğine sahip. Brundle ve kız arkadaşının başına gelenleri izlerken üzülebilirsiniz. Filmin merkezinde trajik bir aşk hikayesi yer alıyor.
9.King Kong (2005)
Tartışmasız en iyi King Kong filmi 1933 yapımı. Stop motion yaratık King Kong’un arkasında gelirken Fay Wray’in attığı çığlık hala akıllarda. Peter Jackson, 2005’te King Kong’u yeniden çekti. Bu yeniden yapım daha korkutucu ve tabii ki görsel efektleri orijinal yapıma göre oldukça iyi. Ama King Kong ve sevgilisinin hikayesi hala kalbe dokunur nitelikte. Keşke tüm yeniden yapımlar böyle gibi olsa.
8.Creature From the Black Lagoon (1954)
Bazı bilim adamları, örümcek ağlı bir iskelet el keşfeder ve daha çok kanıt bulmak için Black Lagoon’a giderler. Sonrasında görürler ki yaratık hala yaşamaktadır. Yaratık, Kay’e delicesine aşık olur ve onu kaçırarak su altındaki mağarasına götürür. Creature From the Black Lagoon’daki en iyi sahne, Kay yüzerken yaratığın onun hareket ve mimiklerini taktik etmesi. Konuşma olmamasına rağmen mimiklerle ona aşık olduğu açıkça ortada. Aslında film, 50’lerin hilesini kullanarak ilk 3D olan korku filmidir. Gill-Man su altında Ricou Browning, karadaysa Ben Chapman tarafından canlandırıldı. Browning yetenekli bir yüzücü olmasına rağmen latex kostümüyle yüzmek oldukça güç olmuş.
7.Godzilla AKA Gojira (1954)
Büyük bir canavar Tokyo’da önüne çıkan her şeyin üstüne basarak ilerler. Şununla yüzleşelim, Godzilla’nın yarı başarısı kötü dublaj ve plastik kılıklı canavarın alevler içinde yanmasından geliyor. Geçmişteki en iyi canavar filmlerini düşünürken Godzilla ilk akla gelendir. Godzilla, King Kong, Mothra ve Ghidorah gibi birçok yaratıkla da kavgaya girişmiştir.
6.The Blob (1988)
Uzaydan gelen bir damla, küçük bir kasabaya yayılıp ona dokunan herkesi yutar. Damla büyümeye devam eder ve ordu onu durduramaz. Burada bir başka klasik korku filmi, yeniden yapımıyla karşımıza çıkıyor. 1958 orijinal yapımı Blob’da Steve McQueen başrolde. Kevin Dillion bir Steven McQueen değil ama performansıyla izleyenleri etkiliyor.
5.The Wolfman (1941)
Lon Chaney Jr. işkence görmüş ve gizlenmiş kurt adam rolünde. Yapımıyla tipik bir klasik korku filmi. The Wolfman yapılan ilk kurt adam filmi değil, asıl film Werewolf of London’dır. Ancak, kurt adamların gümüş kurşunla ölebildiği, dolunayda değiştiklerini ve kurt adam ısırığıyla virüsün bulaştığını The Wolfman ile öğrendik. Jack Pierce hem filmin ve hem de Universal’ın tüm canavarların makyaj yapımını üstlendi. Chaney’nin makyajı 6 saat sürerken, çıkarması da 3 saati alıyordu.
4.The Thing (1982)
John Carpenter’ın The Thing’i bu listedeki en korkutucu film. The Thing değdiği organik formların şeklini alabiliyor. Böylece çok kolay gizlenip doğru anda saldırıya geçiyor. Etrafınızdaki herkes yaratık olabilir ve ne zaman harekete geçeceğini bilemiyorsunuz. The Thing karakter dramasına sahip ve insanların beklenmedik ve korkutucu durumlarda nasıl değiştiklerini gösteriyor.
3.Alien (1979)
Uzay gemisi Nostomo, dünyaya dönüşleri sırasında sorunlu bir sinyal alır. Bu sinyali araştırmak için dururlar ve oldukça büyük bir ceset görürler. Çok geçmeden de uzaylı yumurtalarını bulurlar. Yumurtalardan biri kırılır ve ekipten birinin yüzüne saldırır. Bu şekilde ekip arkadaşlarını Nostromo’ya geri getirirler. Filmdeki göğüsün patladığı sahne halen korku filmlerindeki en etkileyici sahneler arasında yerini korur. Alien şüphelerle dolu ve inanılmaz karakterlerle merak uyandırıyor. Ayrıca film gelmiş geçmiş en iyi kadın kahramana sahip. Ripley yaratıkların canını okuyor ve seride de okumaya devam ediyor.
2.Jaws (1975)
Eminim ki herkes Jaws’ı ilk izledikleri zamanı hatırlar. Bir daha hiç yüzmemeyi hiç düşündünüz mü? Göl ve havuz da bile? Jaws bugüne kadar yapılmış en iyi gerilim filmlerinden. Hikayesi oldukça sıradan. Bir sahil kasabası, köpek balıklarının saldırısına uğrar. Yerel polis şefi aynı zamanda bir köpek balığı uzmanıdır ve başkanı bu konuda uyarmaya çalışır. Tabii ki kimse ona inanmaz ve her şey için artık çok geçtir. Filmin en iyi sahnelerinden biri Brody’nın köpek balığıyla karşılaştıktan sonra geri gidip o meşhur “Daha büyük bir tekne gerekecek.” repliğini atmasıdır.
1.Frankenstein (1931)
Hangi korku filmi listesinde Frankenstein olmaz? Bu listedeki gelmiş geçmiş en meşhur canavar kendisi. Frankenstein’ın canavarı birçok ceset parçalarının bir araya getirilerek Dr. Frankenstein tarafından oluşturulmuştur. Universal’ın filmi, yaratıcısından çok canavarına odaklanıyor. Bu ikonik makyaj Jack Pierce tarafından yapılıyor. Maalesef Karloff için her gün makyajının 4 saat sürmesi acı verici olmuştur. Bir keresinde kendisi günün sonuna kadar dayanamayacağını dile getirmiştir.
[box type=”warning” align=”” class=”” width=””]
Çeviri: İrem Naz Güvel
Kaynak: Horrormovies.ca][/box]