INSIDIOUS / RUHLAR BÖLGESİ SERİSİ

Insidious: The Last Key / Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar, bizi geçmişe götürüyor. Parlak bir medyumluk ve durugörü yeteneğine sahip iblis uzmanı Dr. Elise Rainier bütün hayatını masumları ışığa götürmeye ve sonsuz karanlıkta kötücül anahtarlar açmış yaratıklara engel olmaya adamıştır. Çocukken ölülerle iletişim kurabilen Elise, yanlışlıkla dünyamıza çok kötü bir şeyin girmesine neden olmuştur.

Dr. Rainier’la ilk olarak 2010 yapımı Insidious / Ruhlar Bölgesi’nde, yardımcıları Tucker ve Specs ile birlikte Josh ve Renai Lambert çiftinin oğulları Dalton’ı -varoluşumuzun kabusu andıran bir yansıması olan- Öte’nin derinliklerinden çekip almaya çalışırken tanımıştık. Orada karanlık ruhlar feci yerlerden çıkıp her ne şekilde olursa olsun bizim dünyamıza yeniden girebilmek için uğraşmaktadırlar. Elise yeteneklerini Dalton’ı özgür kılmak için kullanırken, Josh’ın bedenini daha küçük bir çocukken ele geçiren bir iblis Öte’den kaçıp Elise’i öldürmüştür. Ama acaba Elise gerçekten ölmüş müdür?

Insidious: Chapter 2 / Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2’de (2013) Lambert çifti hâlâ oğullarının doğaüstü güçler tarafından kaçırılmış olmasını ve Elise’in kaybını atlamamıştır. Josh’ın çocukken yaşadığı eve taşındıklarında, Josh evde yaşayan ve hazır bekleyen aynı iblis tarafından yeniden ele geçirilmiştir. Dalton babasını kurtarmak amacıyla bir kez daha Öte’ye ulaşıp Elise’e ulaşmış ve hâlen orada kapana kısılmış ruhları serbest bırakmak için sonsuz bir savaş veren kadından Josh’ı kurtarmasını ve aile lanetine son vermesini istemiştir.

Elise bizi Lambert ailesinden önceki bir zamana götüren Insidious: Chapter 3 / Ruhlar Bölgesi: Bölüm 3’te (2015) yeniden yaşayanların dünyasındadır. Ölmüş annesiyle iletişime geçme çabası çok kötü sonuçlar doğuran genç Quinn Brenner’a yardım etmek için emekliliğine ara veren Elise’e paranormal yeteneklerini insanlığın iyiliği için kullanma yemini hatırlatılmıştır.

Insidious: The Last Key / Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar, bizi ve Elise’i çocukluğunun geçtiği eve götürüyor. Ancak Elise’in bugüne dek adım attığı bu en feci evin onun büyüdüğü yer olduğu anlaşılınca, Elise’in en büyük korkularıyla yüzleşmesi ve ölümsüz Anahtar Surat’ı -yıllar önce yanlışlıkla bu dünyaya girmesine neden olduğu iblisi- yok etmeye çalışması gerekecektir. Onu kendi sahasında yenerse, kapana kısılmış ruhları sonsuza dek özgür kılacak; yenilirse, çocukken zar zor kaçtığı bu ev onun ruhuna sonsuza dek sahip olacaktır.

YAPIM NOTLARI

Insidious: The Last Key / Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar, bizi Ruhlar Bölgesi serisinin başlarına ve Elise’in hayaletli evine götürüyor. Burası Elise’in doğaüstü güçlere sahip olduğunu keşfettiği, babasından zulüm gördüğü ve Öte adındaki, katıksız kötülüğün varlığını öğrendiği yer.

Yapımcı Jason Blum, “Bu bir başlangıç hikayesi” diyor ve ekliyor: “Elise’in nasıl böyle biri olduğunu, özel güçlerini nasıl edindiğini gösteriyor. Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar’ın ilk 20 dakikası 1954’te ama geri kalanı Ruhlar Bölgesi’nin başlangıcının hemen öncesinde  geçiyor. Dolayısıyla, sıralama aslında şöyle: Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar, Ruhlar Bölgesi: Bölüm 3, Ruhlar Bölgesi ve sonra Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2.”

Serinin gördüğü ilgi Blum için dördüncü bir Ruhlar Bölgesi filmi yapmayı her zaman cazip kılmıştı ama karar aynı zamanda serinin yaratıcıları James Wan ve Leigh Whannell’e de bağlıydı. Blum, “Genelde işler şöyle yürüyor: Ben Leigh’yi arayıp, ‘Bir film daha yapmayı çok isteriz’ diyorum. Fakat insanları zorlamıyorum ve onların tavsiye ettiği biri olmadığı sürece başka biriyle de muhatap olmak istemiyorum. Leigh uzun zamandır Elise karakterini merkez alan bir film yapmak istiyordu, böylece hepimiz bu işe baş koyduk” diyor.

Blum sözlerini şöyle sürdürüyor: “Birçok korku filmi yaptık. Bir korku filminde en zor şey, seyirciye hitap eden oyuncunun inandırıcı olmasıdır. Onu nasıl giydirirseniz giydirin, bir şekilde, ‘Hayaletler gerçektir. Onlar var. Onlar korkutucu’ demeleri gerekiyor. Yazım ne kadar iyi olursa olsun, Leigh Whannell sağ olsun, o replikleri seyirciye aktarmak ve inandırıcı kılmak zordur. Lin hiçbir anlam ifade etmeyen şeyleri söylemekte ve bunları tamamen mantıklıymış gibi hissettirmekte çok başarılı.”

KARAKTERLER

Lin Shaye, Elise’i savaşçı biri olarak oynama fırsatını sevinçle karşıladı. “Her filmde Elise hakkında daha çok şey öğreniyorum” diyen aktris, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Onunla Ruhlar Bölgesi’nde ilk karşılaştığımızda, kendisi durugörü ve empati gücüne güvenen biri. Başka insanların duygularını çok güçlü bir şekilde hissedebildiği için onlara derin bir şekilde karşılık verebiliyor. İstediği için değil, doğuştan yeteneklere sahip bir medyum.”

Shaye şunu da sözlerine ekliyor: “Anlaşılan o ki insanlar bir kahraman olarak beni çok benimsediler. Bu benim için çok şaşırtıcı.”

Blum ise şunları söylüyor: “Seri boyunca Lin’in evrimini gözlemlemek çok ilgi çekiciydi. Elise’i karmaşık bir alanda, gizemli bir bilim insanı olarak tanıdık. O hikayede Lambert çiftinin oğullarına ulaşmalarına vasıta oldu. Ama onun hakkında daha çok şey öğrendikçe, bu hayaletli hikayenin, Lin’in ilgi uyandıran bakış açısından ilerlemesine tanık olduk. Son Anahtar’da, Elise’in dehasını neyin yarattığını, bütün bir hayatını başkalarına, korkunç iblislerin işkence ettiği masumlara yardım etmeye adamasının ardında yatan nedeni anlıyoruz.”

Yapımcılar serinin hayranlarının karakterlere sevgi duyduklarının çok farkındaydılar ki bu da yeni bir bölüm düşüncesini destekledi. “Specs ve Tucker’a bağlandılar. Elise’e bağlandılar” diyen Blum, şöyle devam ediyor: “İzleyici ile filmdeki karakterler arasında gelişen gerçek bir ilişki var. Leigh bir korku filmini iyi yapan şeyin, korku anları değil onların arasında yer alanlar olduğunu biliyor.”

Whannell ise şunu söylüyor: “Karakterler üzerinde çok çalışıyor, onları izleyicinin sevgisine layık hâle getirmeye uğraşıyoruz. Elise olsun, Specs ve Tucker olsun, bu noktada bir aile gibiler. Aralarındaki etkileşimi görebiliyor ve onlarla gerçek bir bağ kurabiliyorsunuz.”

“Leigh ve Lin bizi çocukluğundan beri kendi iblislerinden kaçan bu harika şekilde karmaşık parapsikoloğun yolculuğuna çıkardılar ve bunu yapmaya devam ediyorlar” diyen yönetmen Adam Robitel, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Elise, dünyadan saklanmak yerine, kötülüğün boğazına yapışıp, ‘Tek bir kişiyi bile incitmeyeceksin’ diyen bir karakter. Pek çok kişi önce kendini düşünürken, Elise masumiyet ve iyiliğin savunucusu olmuş. Onun peşinden her şeyin başladığı ve kendisinin  doğaüstü varlıkların dünyasına atıldığı yere gidebilmemiz beni bu projeye öncelikle çeken şeydi.”

BAŞLARKEN

Blum ve Robitel Paranormal Activity serisinin yapımı sırasında tanıştılar. “Birlikte birkaç Paranormal Activity filminde beraber çalıştık. Adam’ı sevdim ve onu çok yetenekli buldum. Son derece korkutucu, güzel ve ilginç olduğunu düşündüğüm The Taking of Deborah Logan filmini izledikten sonra, Ruhlar Bölgesi üzerinde düşünmeye başladık. O dönemde Adam bana ilk üç filmin ne kadar büyük bir hayranı olduğunu söyledi” diyor Blum.

Robitel ise buna şöyle karşılık veriyor: “Yıllar içinde çeşitli kereler Jason’la çalışma şansına sahip oldum. Paranormal Activity: The Ghost Dimension’ın yazımı için bir araya geldiğimizde, filmi benim yönetmem konusunda fırsatları konuştuk. Kendisi kariyerimi yönlendirmede bana çok katkı sağladı. Beni Ruhlar Bölgesi için Leigh ve Jason’la tanıştırdığında ise taşlar yerine oturdu. James Wan da The Taking of Deborah Logan’da bana çok destek ve katkı sağladı. Bu adamlar benim için birer akıl hocası; rehberlikleri ve dostlukları için onlara minnettarım. Yüksek konseptli korku türü filmler dünyasında en iyiler.”

Ruhlar Bölgesi’ni Wan’le birlikte yaratmış olan Whannell, hem serinin tüm filmlerinde Specs rolünü, hem de Ruhlar Bölgesi: Bölüm 3’ün yönetmenliğini üstlendi. “Ne zaman bir Ruhlar Bölgesi filmi yapmak istesek, James ve Leigh’ye gidiyoruz. Onlar müsait değilse, bir başka zamanı bekliyoruz” diyen Blum, sözlerine şunu da ekliyor: “Ruhlar Bölgesi filmlerinin belli bir eğlencesi var, izleyiciye göz kırpıyorlar. Gerçekten korkutucular ve bu ikisini bir arada başarmak gerçekten zor. Leigh’nin yazımı çok iyi.”

HİKAYE

Insidious: The Last Key / Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar başlarken, Elise Rainier (Lin Shaye) paranormal araştırmadaki iki ortağını, Specs ve Tucker’ı onunla yaşamaları için davet etmiştir. Elise hayatında iyi bir noktadadır; onun adına sular durulmuştur. Specs ve Tucker, Spectral Sightings adlı şirketlerini yönetmeye devam etmekte ve evlerinde umacılar, hayaletler ya da lanetli ruhlar gören kişilerin çağrılarına Elise ile birlikte yanıt vermektedirler.

Ekip bir sonraki vakalarını beklerken, Elise’e, New Mexico-Five Keys’de hayalet sorunu yaşadığını iddia eden Ted Garza isimli bir adamdan tedirgin edici bir telefon gelir. Elise donar; 413 Apple Tree Lane onun çocukken yaşadığı evin adresidir. O eve ait anıları hiç mutlu anılar değildir. Babası acımasız bir adamdır ve aile üyelerine; Elise’e, annesine, Audrey’ye ve erkek kardeşi Christian’a ama en çok Elise’e kötü davranmaktadır. Tacizden en büyük payı almasının nedeni hayaletler gördüğünü söylemesidir; oysa ailede kimse onların varlığına inanmak istememektedir.

Whannell şunları aktarıyor: “Elise önce telefonu adamın suratına kapatıyor; oraya geri dönmemeye çok kararlı. Tacizci babasının neden olduğu o korkunç anıların yeniden canlanmasını istemiyor.”

Fakat Specs ve Tucker işi kabul etmesi için ona baskı yaparlar. Ne de olsa, evin sahibinin yardıma ihtiyacı vardır ve onların işi de budur. Ancak Elise bilmektedir ki Garza’ya yardıma gitmek onu yıllardır kaçındığı karanlık bir yola yöneltecektir.

“Elise kendini bu adamın yardımına gitmeye, o evdeki vahim durumun ne olduğunu ve o evde uzun zamandır neyin var olduğunu ona açıklamaya mecbur hissediyor” diyor Blum.

Ruhlar Bölgesi: Bölüm 3’ün sonunda, Elise sokakta duran bir adam görmüştür. Onun insan  olmadığını, Apple Tree Lane’de yaşayan iblis olduğunu bilmektedir. İblis onun peşinden gelmiştir. Elise onu yok etmek için eve geri dönüp onunla onun sahasında savaşması gerektiğinin farkındadır. Ve onu ortadan kaldırmak için, yeniden açılmış yaralarının iyileşmesi umuduyla, kendi iblisleriyle savaşmak zorunda kalacaktır.

ÖTE

Büyüdüğü eve geri dönmesi, Elise için Öte’ye, katıksız kötülüğün pusuya yatıp masumları beklediği yere geri dönmek anlamına gelmektedir. Whannell, “Öte, ruhların sıkışıp kaldığı bir yer, Araf gibi. Orası ölüler alemi. Tüm yaralı ruhlar, başkasını ya da kendilerini öldürmüş insanlar ve dünya üzerindeki işlerini tam olarak bitiremedikleri için eziyet çeken ruhlar varlıklarını burada sürdürüyorlar” diyor.

Whannell şunu da ekliyor: “Orası ışığın karşıtı. Kara bir delik, kara bir boşluk. Geçmişinizi yeniden yaratabilen bu yer, zaman-mekan kurallarına uymuyor.”

Shaye ise şunları söylüyor: “Ben hepimizin bir Öte’sinin olduğuna inanıyorum. Orası zihninizde gitmek istemediğiniz yer. Belki de sahip olduğunuz ya da hatta belki kendi yarattığınız korkunç anılarla dolu bir yer. Bilincinizden bilinçaltınıza giderken içinden geçtiğiniz bir yer. İblislerinizle yüzleşmeniz gereken yer.”

Üçlü yeni Spectral Sightings taşıtıyla yola koyulurlar. “Secs bu araca Winnebaghost adını taktı” diyen Whannell, şöyle devam ediyor: “Bu tür oyuncaklara sahip olmak her zaman havalıdır. Specs ve Tucker bu konuda, yani hayalet avlarken kullandıkları araç gereçler ve icatlarla ünlüler. Madem ki yola çıkıyoruz, o halde diğer filmlerde gördüğümüz eski panelvanı kullanmak yerine, bir Winnebago alıp onu donatmalıyız diye düşündüm.”

Robitel ise şunları söylüyor: “Specs ve Tucker’ın sevdiğim yönü bu filmlerde izleyicilerin temsilcisi görevi görmeleri ve gerilimi azaltmak için çok ihtiyaç duyulan komik rahatlatıcılar sağlamaları. Elise ne zaman umutsuzca yardıma muhtaç olan birini kurtartmak için Öte’ye gitse, bu adamlar, ‘Yok artık. Bunun olduğuna inanamıyoruz ama dostumuzu başına gelebilecek herhangi bir tehlikeden korumak bizim görevimiz’ diyorlar. Son Anahtar’da, bu tuhaf aile birimini oluşturdular. İzleyiciler Specs ile Tucker’ın gitgide büyüyen acısını hissediyorlar; bu ikili pek de tertipli sayılmaz. Her ne kadar Elise’e ayak bağı oluyorlarsa da ve belki Elise de onlara ayak bağı olsa da, gerçekten de onlar bir aile birimi. Bu onca dramdan sonra Elise’in gerçekten takdir etmeyi öğrendiği bir şey.”

Winnebaghost, Elise’in çocukluğunun geçtiği evin önüne yanaşırken, bunca yıldan sonra evini ilk kez yeniden görmek deneyimli parapsikoloğun cesaretini kırar. Ev zamanda donmuş gibidir ve Elise’in dayak yediği duvarlardaki el izleri, babasının oturduğu sandalye hâlâ oradadır. Elise ona olan nefretini ve geçmişinden duyduğu korkuyu yüreğinde hisseder .

“Elise asla geri dönmeyeceğine dair kendine söz vermiş çünkü burası annesinin öldürüldüğü ev; kendisinin yanlışlıkla bir iblisi eve soktuğu ve babasının kendisini dövdüğü ev” diyen Shaye, şunu da sözlerine ekliyor: “Elise kendisini takip eden iblisin onu kendi evinde ziyarete geldiğinden de  emin.”

TASARIM

Robitel, “Baskıcı hapis hayatını konuta görsel olarak işlemek hayati önem taşıyordu. Görsel efekt gurumuz Jamison Goei’yi Doğu Eyalet Hapishanesi’ne gönderdim. İki yüzyıllık bu gotik ucube hapishane Pennsylvania’da bulunmakta. O kadar psişik acı yayan bir şeyin yakınında yaşayıp da kötü titreşimler almamanız mümkün değil. Bunun genç Elise’in nasıl hissetmesine yol açtığını hayal edebiliyor musunuz?” diye soruyor.

Yönetmen sözlerini şöyle sürdürüyor: “Görsel bir motif olarak kilitler ve anahtarlar fikri Leigh’nin yazdığı muhteşem ilk taslaklardan birini okurken doğrudan ortaya çıktı. Her şey Elise ile Christian’ın kendi evlerinde hapis olduklarına işaret ediyordu; geçmişlerinin mahkumu olduklarına.

Robitel ve yapım tasarımcısı Melanie Jones tehlike ve önsezi hissi yaratmak için evden yayılan negatif enerjiyi yansıtan kasvetli ve kirli bir tarz kullandılar. “Kokusunu alabileceğiniz bir ortam yaratmak istedim” diyor Jones ve ekliyor: “Elise’in hikayesini başlangıca ve kendisi için travmatik olan bir olaya geri götürüyoruz. Olaylar 1954’te başlıyor ve Elise’in tüm hayatına, yeteneklerine ve mücadelelerine yön veriyor.”

Jones açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Hikaye New Mexico’da geçiyor. Mekan taraması yaparken Los Angeles’ta bir petrol sahasının ortasında -ki burada toprak son derece çoraktı- bir ev bulduk. Ortamda bir mahrumiyet, bir zorluk havası hakimdi; etrafta metal petrol kuleleri ve ölü bitkiler vardı. Bu tablo Elise’in bir hapishanenin yanı başında bulunan evindeki çocukluğunun çok karamsar bir resmini sunuyor.”

Evin hayaletli olduğuna hiç kuşku yoktur. Whannell bu konuda şunları söylüyor: “Ruhlar Bölgesi filmlerinde bunu yapmak bizim bir geleneğimiz. Hayaletli hastanelerde çekim yaptık. Hayaletli olduğu söylenen evlerde çekim yaptık; ve bu evin de öyle bir enerjisi var. Her şey bir yana, ev gerçekten de yarasa doluydu. Oturduğunuz yerde kafanızın üzerinden yarasa geçiyordu. Hatırlıyorum da bütün ekip sohbet ediyordu ve her şey gayet güvenli gibiydi. Kendi başıma dolanmaya başladım ve odalardan birine girdim. Oda boştu. Birden bir ürperti hissettim. Daha önce hiçbir Ruhlar Bölgesi filminde böyle bir şey olmamıştı.”

Yapımcılar Insidious: The Last Key / Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar’ın yapım kalitesini genişletmek anlamında önceki  filmlerden daha iddialı olduğunda hemfikirler. “Vinçli kameralar yukarıdan petrol sahalarını ve arka plandaki hapishane ile eski evi görüntülerken, ‘Vay canına, daha önce Ruhlar Bölgesi filmlerinde böyle bir sinematik açımız olmamıştı’ diye düşündüm. Şimdiye kadarki filmler oldukça klostrofobikti” diyor Whannell.

Specs ve Tucker hayalet yakalama ekipmanlarını hazırlamaya başlarken, Elise çamaşır odasından geçtiği sırada burada durur. Psişik yeteneklerle doğmuş olduğundan, başkalarının göremediği şeyleri görebildiği ve hissedebildiği için babasının kötü muamelelerine maruz kalmıştır.

O sıralar Soğuk Savaş vardır. Bu yüzden sıradan insanlar için gerçekten korkutucu olan şey nükleer savaş düşüncesidir, hayaletler ya da tayflar değil. “Babası onun psişik yeteneklerinden hoşlanmıyordu” diyor Whannell ve ekliyor: “Ya bunlara inanmıyordu ya da duymak istemiyor, kendini bunlara kapatıyordu. Bunun sonucu olarak da, Elise ne zaman bir hayalet gördüğünü söylese, babası çok şiddetli cezalar veriyordu.”

Geri dönüşlerde, Insidious: The Last Key / Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar, izleyiciyi Elise’in karanlık geçmişine ve babasının birden bire canavara dönüşmesine götürüyor. Elise babasından zulüm görür ve annesinin öldürülüşüne tanık olur. Ürkütücü bir şekilde, dehşetin büyük kısmı evin bodrumunda yaşanır. Jones çamaşır odasının zemininde neredeyse gözlerden saklanmış bir yer anahtarı yarattı. Bodruma bu anahtardan giriliyordu.

Jones bu konuda şunları aktarıyor: “Nükleer sığınak eve sonradan eklenen bir duvarın parçasıymış gibi görünüyor: Boyası dökülmüş tahta anahtar ve aşağı inen ürkütücü merdivenler… Birden bire, kendinizi bir antrede buluyorsunuz ve burası sanki bir bodrummuş gibi görünüyor. Ama aslında burası sığınağa açılıyor. Uzak köşede kilitli, kırmızı bir anahtar bulunuyor.”

Insidious: The Last Key / Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar için Öte’nin görüntüsü yaratılırken, karakterleri komşu hapishaneye götüren hikaye akışından yararlanıldı. “Aynı temel çerçeveyi koruduk ve daha önce oturmuş olana eklentiler yapmaya çalıştık” diyor yapım tasarımcısı ve ekliyor: “Fakat fazladan bir temamız daha var: Diğer filmlerde de yer alan kırmızı renge dayanarak Öte’de anahtarın haricinde de kırmızı öğeler öne çıkıyor.”

Robitel ise şunu vurguluyor: “Öte’yi daha fazla şekillendirmek istedim. Örneğin, çok havalı bir sahnede Doğu Eyalet Hapishanesi’ndeki sıra sütunlardan esinlenilerek geliştirilen ve sonsuza dek uzayıp gidiyormuş gibi görünen hapishane hücreleri var.”

Jones şunu ekliyor: “Burası Öte’deyse, orada ne kadar korkunç, ne kadar eziyet çeken ruhlar olduğunu hayal edebilirsiniz. Duvardaki doku, dökülmüş boya, filmin bütününe yayılan yeşil tema bir takım şeylerin iyi durumda  OLMADIĞINA dair hastalıklı bir his uyandırıyor.”

Düdük de diğer bir simgesel hikaye ve yapım öğesiydi. Whannell bunu şöyle açıklıyor: “Elise’in annesi Audrey’nin Christian’a küçük bir çocukken, korktuğu anda kullanabilsin diye verdiği bir hediye bu. Evi arayabilmeyi, kaybettiğimiz kişilere seslenebilmeyi simgeliyor. Bir kişi öldüğünde, bu onun artık hayatımızda olmadığı anlamına gelmiyor. Bir yerde, bir şekilde söylediğimiz şeyleri duyuyorlar.”

Sadece Elise’in bildiği bir şey vardır: Geçmişiyle yüzleşmek için eve gelmesinin altında bir başka neden daha yatmaktadır. İlk iblisi kilitli olduğu yerden çıkarıp serbest bırakmıştır. “Bu filmde günümüz Elise’iyle karşılaştığımızda, karşımızda kırılmış bir kadın olduğunu biliyoruz. Film dümdüz bir hayalet avından çok daha fazlasını içeriyor” diyor Whannell.

ANAHTAR SURAT

Bu filmde binlerce yıldır diğer iblisleri kukla gibi oynatan, tüm iblislerin efendisi Anahtar Surat’la tanışıyoruz. Blum şunu söylüyor: “Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar’ın kötü adamı, parmaklarının yerinde maymuncuk anahtarlar olan ve bunları insanları öldürmek için kullanan Anahtar Surat.”

Whannell ise şu açıklamayı getiriyor: “Özellikle bu ibliste pek çok sembolizm var. Elise’in büyüdüğü New Mexico kasabasının ismi Five Keys (Beş Anahtar). Elise ayrıca bir hapishanenin topraklarında yaşamış. Babası hapishanenin müdür yardımcısıymış. Söz konusu iblis, Elise’in üzerine kilit vurduğu tüm bu şeyleri açma ve kilitleme gücüne sahip. Elise, Anahtar Surat’la yüzleşerek, aslında hayatının dışına ittiği kendi geçmişiyle ve kendi kilitli anahtarlarıyla yüzleşiyor.”

“Anahtar Surat fikri sanatçı Jacob Hair’le yaptığım ilk tasarımlardan doğdu” diyen Robitel, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ruj İblisi ya da Nefes Alamayan Adam kadar ikonik bir şey istediğimi biliyordum. Çıkış noktası olarak anahtarları kullanarak, ağızda, yakından bakıldığında bir anahtar deliğine benzeyen, kursağımsı bir yara düşündüm. Sonrasında parmaklar yerine anahtarlar olması fikri üzerinde oynamaya başladık. Düzinelerce taslaktan sonra, Blum’a sunumumda da yer alan bir tasarımda karar kıldık. Fractured konsept ekibi tasarımı daha da geliştirdi.”

Whannell, “Kesinlikle dehşet verici bir iblis” diyor ve ekliyor: “Bize bugüne kadarki en eşsiz görünümlü iblisi vermek için herkes sınırları zorladı.”

Anahtar Surat’ı canlandıran Javier Botet, sadece aşırı uzun boylu değildi, aynı zamanda hipermobilite (eklemlerin aşırı esnek olması durumu) sahibiydi ve bu sayede sıradışı ve ürkütücü bir şekilde hareket edebiliyordu. Shaye’e göre, “Javier her şeyden önce çok güzel bir adam. Tartışmasız şekilde, tüm iblislerin en korkuncu. Kızıl-Surat iblisi çok iyiydi ama bu yaratık sizin nefes almanızı engelleyebiliyor!”

Elise’in, geçmişiyle barışmasının yolu, kısmen, çocukluğundan beri görmediği ve konuşmadığı erkek kardeşi Christian’la (Bruce Davison) yeniden bağ kurmasından geçmektedir. Elise babasından kaçmanın bir fırsatını bulduğunda, erkek kardeşini ardında bırakarak orayı terk etmiştir. “Christian bu yaptığından dolayı onu affetmiyor” diyor Whannell ve ekliyor: “Christian’ın da tıpkı Elise gibi yaraları var ve ne üzücü ki ablası olmadan yaşamaya alışmış.”

Christian’ın Elise’i istememesinin bir diğer nedeni de iki kızının olmasıdır: Imogen (Caitlin Gerard) ve Melissa (Spencer Locke). Onların kötü kalpli büyükbabalarından haberleri olmasını hiç istememektedir. Onları kendi geçmişinden korumayı arzu ettiği için Elise’le tanıştırmamıştır. Hatta, Elise iki yeğeni olduğunu asla öğrenmemiştir.

Fakat ailede var olan psişik yetenekler Imogen’e geçmiştir. Bu da Elise ile yeğeni arasında bir bağ yaratır. Elise ailenin iblisten sonsuza dek kurtulabilmesi için Imogen’in yardımına ihtiyaç duymaktadır. “Ruhlar Bölgesi serisinde ilk kez Elise’in ailesinin bir diğer üyesinin Öte’ye yolculuk yaptığına tanık oluyoruz” diyor Whannell.

Elise evin şimdiki sahibi Garza’ya dadanan iblisi aramak için bodruma indiğinde, evde yaşayan bir başka varlık keşfeder. Çocukken gördüğü bu hayaletin adı Anna’dır (Aleque Reid). Shaye, “Anna dost bir hayalet. Elise onu eskiden hep çamaşır odasında görüyordu” diyor. Ancak, Elise onu erkek kardeşiyle tanıştırmaya çalıştığında, Christian onu göremez ve çok korkar.

“Anna Öte’ye hapsolmuş bir kayıp ruh” diye açıklıyor Whannell ve ekliyor: “Elise, Specs ve Tucker’a elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyor. Nesillerdir süren döngüsel şiddetin sonlanıp çözülmesine yardım eden de Anna oluyor.”

Elise Anahtar Surat’ın insanları kötüleştirme becerisine sahip olduğunu öğrenir ve ilk kez fark eder ki babası kendi davranışlarının sorumlusu değildir; Anahtar Surat onu ele geçirmiş ve korkunç davranışlar sergilemesine neden olmuştur. Aynı şey Garza’ya da olur: Anahtar Surat onun korkusunu kullanarak ruhunu hapseder.

Hem Ted Garza hem de Elise’in babası aynı iblisin, Anahtar Surat’ın kurbanlarıdırlar. Whannell, Anahtar Surat için şunları söylüyor: “Her iki kurbanını da manipüle etmiş ve çıldırtmış; onları hayattayken kendi isteklerini yapmaya zorluyor. Anahtar Surat perişanlık ve nefretten besleniyor; bu yüzden de, evde nefretin devam etmesini sağlamak kendisi için önemli. Anahtar Surat’ın besini bu.”

LIN SHAYE

blank

Robitel başrol oyuncusu için şunları söylüyor: “Lin’i anlatmaya nereden başlasam? Olağanüstü katmanlı bir aktris; tek kelime etmeden bir kitabı dolduracak kadar çok şey anlatıyor. Yeteneği gerçekten olağanüstü. Ruhlar Bölgesi serisi onun etrafına kuruldu ve bunun haklı bir nedeni var. Kendisi aynı zamanda benim çok eski bir dostumdur; çok şefkatli ve verici bir insandır. Bu yapımda onunla çalışmak rüya gibiydi.”

Yönetmen sözlerini şöyle sürdürüyor: “Performansında, Lin nefes kesici, düşündürücü, güçlü ve son derece yalın. Bizleri kayıp ruhları kurtarma ve iblisi geldiği yere geri gönderme arasında dengeyi kuran bir yolculuğa çıkartıyor. Oyuncu kadrosunda ve çekim ekibinde herkes ona hayran. Fevkalade yetenekli bir öğretmen ve her daim öğrenci. Tüm bunlar sayesinde bir aksiyon kahramanı olmayı başarıyor. Lin bir makine ve ben onun önünde saygıyla eğiliyorum.”

Shaye ise şunları dile getiriyor: “Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar bir tür filminden daha önemli bir yapıt. Size kendi iblislerinizle yüzleşmeniz için meydan okuyor. Taciz, bağışlama, kendinde bağışlama gücünü bulma, aileyi yeniden kucaklama ve ailenin ne kadar önemli olduğu gibi ciddi fikirler işliyor. Aktris olarak yaptığım en heyecan verici şeydi, buna hiç kuşku yok.”

Shaye sözlerini şöyle noktalıyor: “Elise hayatında kayıp yaşamış biri ama yine de bir kahraman. Bunlar bir karakter olarak oynanacak en muhteşem, en önemli nitelikler. İnsanların Elise’de özdeşleştikleri nitelikler oldu bunlar. Kariyerimin bu noktasında kendimi sınırsız hissetmek muhteşem.”

YÖNETMEN

Whannell ve Blum, Robitel’in Insidious: The Last Key / Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar’ın yönetmeni olarak seriye katkısından mutluluk duydular. Whannell’in bu konudaki yorumu şöyle: “Bu, Adam’ın büyük setler, önde gelen oyuncular ve çekim ekipleriyle yaptığı ilk film. Buna rağmen müthiş bir iş çıkardı. Serinkanlılığını kaybetmedi. Sanırım birçok yönetmenin setlerde bağırıp çağırdıkları ve öfkelerini kontrol edemedikleri bir sır değil. Bu şekilde bir film stresli olabilir. Adam öyle değil. İşleri eğlenceli tuttu ve Ruhlar Bölgesi dünyasına çok saygılıydı.”

Blum ise şunları kaydediyor: “Yeteneklerimizi büyütmenin Blumhouse’un alametifarikası olduğunu düşünüyoruz. Adam tüyler ürpertici korkuyu son derece samimi hikaye anlatımıyla dengelemekte olağanüstü kabiliyetli. Bu karakterleri bizim kadar önemsiyor ve ekibine onun yeteneklerini geliştirme konusunda güveniyor. Üstelik, onunla çalışmak çok keyifli.”

Whannell, Robitel’in karakter gelişimine ve hikayenin akışına katkı sağlamasını memnuniyetle karşıladığını belirtiyor: “Bunun diğer Ruhlar Bölgesi filmlerinin bir uzantısı olmasını istemedi ve amacına ulaştı. Film çap olarak önceki Ruhlar Bölgesi filmlerinden çok daha büyük.”

“Leigh, serinin anlatım mimarı olarak, Ruhlar Bölgesi için olağanüstü bir dünya yarattı” diyen Robitel, şöyle devam ediyor: “Her karakterin nereye gitmiş ve gidiyor olduğunu tam olarak biliyor. Bu çok karmaşık bir yapboz ama o, seyirciler için bunu yalın hale getiriyor. Ayrıca, yarattığı dünyada oynama fırsatı da buluyor! O dünyayı yaşamış ve içine çekmiş biri için ne kadar havalı bir şey, öyle değil mi?”

Shaye yönetmenden övgüyle söz ediyor: “Adam muhteşem bir yönetmen, arkadaş, insan ve kendi alanında bir vizyoner. Filme heyecan ve enerji kattı. Karakterlerde hepimizin kendi iblislerine tanık olduğu yönler var. Adam hepimizi daha derine ve biraz da farklı yönlere gitmeye yöneltti. Müthiş bir iş çıkardı. Hepimiz onu çok seviyoruz.”

blank

Öteki Sinema

Öteki Sinema editörleri Prometheus'un David'i gibi... Siz uyurken bile, hoşunuza gidecek yazıları buluyor, itinayla hazırlıyor ve yayına sunuyor. Öteki Sinema çalışıyor!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

No Time to Die Hakkında Merak Ettiğiniz Her Şey!

No Time to Die filminde Bond, filminde Bond, aktif hizmetten
blank

Yolun Sonu Sadece Başlangıçtı: Suikast Treni

Suikast Treni filminde Brad Pitt tarafından canlandırılan kiralık katil Uğur