Marvel stüdyolarından, dünyanın en sevilen milyoner/mucit/süper kahramanı Tony Stark, nam-ı diğer Iron Man‘in beyazperdeye yansıyan macerasının devam niteliğindeki efsanevi yapımı “Iron Man 3” geliyor.
Marvel’ın “Iron Man 3” yapımında, küstah ama bir o kadar zeki Tony Stark/Iron Man, sınır tanımayan düşmanlara karşı duruyor. Stark, özel hayatının düşmanı elinde mahvolduğunu farkedince, buna sebep olanları bulmak için duygusal olarak zorlu bir arayışa giriyor. Bu yolculuk, her bir dönemeçte, onun azmini sınıyor. Stark, onun için değerli olan kişileri koruma içgüdüsüyle eninde sonunda yine kendi yaratıcılığı ve aygıtlarıyla ayakta kalıyor. Savaşını verirken, gizlice onun peşini bırakmayan şu soruya cevap arıyor: Zırh mı adamı yaratır, adam mı zırhı?
Marvel’ın tüm zamanların en popüler grafik romanlarından Iron Man, ilk kez 1963’de “Tales of Suspense” in 39. sayısında yer almıştı. Ardından Iron Man’in kendi grafik romanı , “The Invincible Iron Man” adıyla ilk kez mayıs 1968’de basıldı. Marvel’ın “Iron Man 3” yapımı, efsanevi süper kahraman Tony Stark rölünde Robert Downey Jr., Pepper Potts rolünde Gwyneth Paltrow, James “Rhodey” Rhodes rolünde Don Cheadle, Aldrich Killian rolünde Guy Pearce, Maya Hansen rolünde Rebecca Hall, Ellen Brandt rolünde Stephanie Szostak, Eric Savin rolünde James Badge Dale, Happy Hogan rolünde Jon Favreau ve Mandarin rolünde Ben Kingsley ile geri dönüyor.
Shane Black’in yönetmenliğini üstlendiği Iron Man 3’ün senaryosu Drew Pearce ve Shane Black’e ait.
Marvel Stüdyolarının başkanı ve “Iron Man 3”ün yapımcısı Kevin Feige, Marvel Grafik Roman karakterlerinin beyaz perde versiyonlarının eşi benzeri görülmemiş gişe başarısıyla ilgili olarak şunları söylüyor; “Marvel grafik romanlarının ve filmlerimizin başrısının sırrı, karakterlerin çok yönlülüğü ve gelişimi. Hemen hepsinin kendince kusurları var. Marvel karakterlerinin seyirciyle bağı 70 yıldır var çünkü inanılmaz ve harika şeyler yapmalarının yanı sıra, kusurlarından ötürü insanlar onlarda kendilerini bulabiliyorlar. İnsanlar, mücadele verdikleri anlarda bile, süper kahramanların herkesi kurtardığını görmekten hoşlanıyor ama bunu yaparken zorluklarla karşılaştıklarını da görmek istiyor. ”
“Iron Man 3”, 2009’da Marvel’ı bünyesine alan Disney’in, tüm sahipliğini, pazarlamasını ve distribütörlüğünü yaptığı 2. proje olarak, 3 mayıs 2013’de vizyona giriyor.
HİKAYE
Hikayenin gelişim aşamasında yapımcı Kevin Feige, “Iron Man 3” filminin sadece Tony Stark’ın fevri çıkışlarını değil, genel olarak Marvel evreninde yaşanan son olayların bir paralelini yansıtmasını istemiş.
Feige ‘Iron Man 3’ ile ilgili heyecan verici olan şeyin şu olduğunu söylüyor; “Bu film sadece diğer ikisinin bir zirvesi değil ayrıca ‘Marvel’s The Avengers,’ın da bir devamı niteliğinde. Bu, ilk defa yaşanıyor. İlk kez, bir film sadece kendinin değil bir başka filmin de devamı. İşte bu bizi özgür ve daha önce yapılmış olan şeylere göre eşsiz kılıyor, bizi en çok heyecanlandıran şey bu.”
Feige şöyle devam ediyor, “Tony Stark, bir karakter ve yolculuk adamı. Onu ‘Iron Man‘ filminde ilk kez tanıdığımızda zirveye oturmuş ve silahlar üretirken gördük. Sonra, Afganistan’da kendi ürettiği bir füze yüzünden birden bire hayatını değiştiren bir kaza yaşıyor. Bu onu Iron Man karakterini yaratmaya ve silah oyunlarından ayrılmaya itiyor. ‘Iron Man 2’ de onun, sağlık sorunlarının üstesinden gelişini ve sonrasında Marvel’s The Avengers’ filminde diğer süper kahramanlarla birlikte dünyayı kökten değiştirecek olan bir olayla ve bambaşka bir dünya ile karşılaşmasını izledik.”
“Iron Man 3’ün hikayesi ise, köklere dönüş niteliğinde ve şunu araştırıyor: eğer Tony Stark’ın elinden tüm imkanları alınırsa ve tekrar bir süper kahraman olmak için bir yol bulmaya zorlanırsa, ne yapabilir?”
İdareci Yapımcı Louis D’Esposito şöyle açıklıyor; “Geliştirme aşamasının başlarında, Tony Stark’ı köklerine döndürme konusunu ele aldık çünkü sadece beyninin nasıl çalıştığını görmek istiyoruz. Durum onun aleyhine iken ne yapacağını, bu durumdan nasıl kurtulacağını merak ediyorsunuz.”
İdareci Yapımcı Stephen Broussar, filmin yaratıcıları olarak, iki farklı hikayeyi birleştirmeye nasıl karar verdiklerini anlatıyor; “Iron Man grafik romanlarında iki klasik hikayeye rastlarsınız. Biri eskidir, diğeri ise daha moderndir. Eski olanda The Mandarin karakteri vardır, serinin en azılı düşmanlarından biridir. Karakterin varlığı 1960’lara dayanır, biz de Shane’in ve Drew’un bu fikri, bugünün izleyicisi için modern dünyada ele almalarını istedik.”
Broussard şöyle ekliyor; “Ayrıca, 2008’deki Iron Man filmine yakın bir tarihte çıkmış olan Extremis adındaki romana ait bir hikayeyle de birleştirmek istedik. Biyolojik değişime uğrayan insan sayısı artıyor ve Tony Stark, süper güçleri olan insanlarla uğraşmak durumunda kalıyor. Biz de bu iki hikayeyi kombine etmenin Iron Man 3 için çok ilginç bir fikir olacağına karar verdik.”
Extremis hikayesini ilk destekleyenlerden biri olan Robert Downey Jr. şöyle anlatıyor;
“Iron Man filmini çekeceğimiz zaman, grafik romanları okumaya başlamıştım ve içlerinde ‘Extremis’ de vardı. Çok ilginç olduğunu düşünmüştüm. Shane Extremis fikrini tuttu ve sonra bunu Iron Man 3 filmine nasıl entegre edebileceğimizi düşündük. Böylece, Extremis hikayesi Maya ve Killian karakterlerini devreye soktu.”
Yönetmen Shane Black şöyle anlatıyor; “Extremis hikayesinde en ilgimi çeken şey, her zaman Tony Stark’ın bir zırh giyip gizleneceği fikrine kapılıyor olmak. Karakter bunu böyle ifade etmez ama durum bu. Extremis insanlarının içten içe yandıklarını düşünürsünüz. Biri hatta mesela Tony’ye ‘Araba mı kullanıyorsun, ama araba benim’ bile diyebilir.”
Tony Stark’ın macerasını besleyen Marvel’s The Avengers’dan kalan pek çok mesele var. Tony Stark, dünyadaki tek süper kahraman olduğunu düşünüyordu, Iron Man 3’de artık ilk ve tek olmadığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda.
İdareci Yapımcı Stephen Broussard diyor ki; “Tony aklı bilime yatkın ve bilim dünyasının zirvesi olarak görülen bir adam, ancak ‘Marvel’s The Avengers’ sonundaki o küçük anlarda, aslında bilmediği sonsuz şey olduğunu öğreniyor. Bu, onun kendini belli açılardan değersiz hissettiriyor. Bu fikri hiç beğenmese de The Avengers’daki diğer karakterler onun dünyanın en güçlü insanı olmadığını hissetmesine yol açıyor. Belki dünyadaki en zeki insanı olabilir ama en güçlüsü değil.”
Robert Downey Jr.’a göre Tony Stark’ın Iron Man serisindeki yolculuğu, izleyicinin kendiyle bağ kurabileceği bir hikaye. Downey Jr., “Iron Man 3’ün en güzel tarafı, projenin daha en baştan büyük yol katetmesini sağlamış olan bazı şeylere dönebiliyor olmamız.” diyor. “The Avengers’ın uygulama biçimi ve başarısı dolayısıyla, bir başka film için yeniden yapılanmaya gerek yok, böylece Tony Stark karakterini yapısal ve bağlantısal anlamda inceleyebiliyor ve seriyi güçlendirebiliyoruz.”
YÖNETMEN
Downey Jr. ve Marvel işbirliğinin kesinleşmiş olduğu bu üçüncü filminde, yönetmen koltuğuna kimin oturacağı ve Iron Man serisinin dünya çapında tanınır ve sevilir olmasını sağlayan Jon Favreau’dan bayrağı kimin devralacağı merak konusuydu.
Yapımcı Feige, “Tüm filmlerimiz, işbirliği içinde olduğumuz film yaratıcılarının hikayeyi beyaz perdeye yansıtma şeklidir. Jon Favreau’nun ilk ve ikinci filmde yaptığı şeyler çığır açan ve harika şeyler. Yeni bir yönetmenle çalışacağımızı anladığımızda, bunun yıldırıcı bir görev olacağını biliyorduk. Aradığımız kişi deneyimli, büyük bir aksiyon filmi yapma konusunda zevke ve tecrübeye sahip ve ayakları yere basan biri olmalıydı.”
Film yaratıcıları, Robert Downey Jr.’ı “Iron Man” deki Tony Stark rolüne tesadüf eseri hazırlamış olan “Kiss Kiss Bang Bang” filminin yönetmeni Black’i düşündüler.
Yapımcı Louis D’Esposito: “Shane Black, 80’lerde ve 90’larda türü belirlemiş ve ikon haline gelmiş bir çok aksiyon filmini yazdı. Sonra yazarlığını yönetmenliğe çevirdi ve ilk işi ‘Kiss Kiss Bang Bang’i çekti.”
Yapımcı Stephen Broussard: “Kiss Kiss Bang Bang gerçekten eğlenceli bir kara film ve aksiyon. Aynı zamanda bütün klişeleri barındıran ve onları parmağında oynatan bir film. ‘Iron Man’ filminde olması gereken de bu. Shane ile film hakkında konuşmaya başladığımızda, köklere dönme konusunda bizimle aynı fikirde olduğunu farkettik. ‘Marvel’s The Avengers’ın ardından Tony Stark’ı kendi dünyasında geri kazandırmak istedik, Shane’in bu konuyla ilgili mükemmel fikirleri vardı. Sadece karakter açılımıyla ilgili değil, eğlenceki aksiyon anları yaratmak ve karakterin kafasında yeni fikirlerin canlandığı anları süslemekle ilgili.“
Robert Downey Jr.’a göre, Black’in filmin yazarlığı ve yönetmenliğini üstelenmesi, seriyi tamamlıyor ve yönetmenin “Iron Man” filminin yapımı sırasındaki tüm yardımlara bir karma sağlıyor. “Iron Man’in yapım öncesi sürecinde Jon Favreau ve ben sık sık Shane’i arar ve fikrini sorardık. O da bize bazen metaforik bazen de direkt tavsiyeler verirdi ve bunlar her zaman mükemmel tavsiyeler olurdu. Hiçbir zaman bunlardan dolayı bir şey beklemedi, sadece bir keresinde güzel bir somon ve meyve istemişti. Shane komedi/aksiyon tarzını şekillendirmek konusunda her zaman çok yararlı olmuştur. Marvel onun ismini sarfettiğinde çok sevindim, yönetmenliği üstelenmesi ‘Iron Man 3’ için kesinlikle lehine bir seçim.”
Yönetmen Shane Black için Robert Downey Jr.’la çalışmak, ömürlük bir “Iron Man” fanı, kendi deyimiyle fanboy olarak, kaçırmayacağı bir fırsat. Shane: “Iron Man 3 filmini yazmak ve yönetmek gerçekten müthiş bir fırsat. Robert her zaman çıtayı yükseltebilen biri, onun hakkındaki en güzel şey bu.”
Yapımcı Louis D’Esposito: “Iron Man 3’ün yeni bir ifade şekline sahip olmasını istedik ve Shane Black bu konuda eşsiz bir yazar. Aksiyonları harika ama aynı zamanda duygu aktarımı yoğun kara mizah konusunda da harika. Shane’le ilgili harika olan şey, her şeyi aynı sahnede yapabileceği bir yol bulabilmesi. Bu hep onun imzası olmuştur, senaryoları hep ilginç ve tuhaftır. Ama aynı zamanda yoğun ve yürekten duygulara da yer verir.“
Yazar/yönetmen bulma işini hallettikten sonra film yaratıcıları yönetmen Black ile senaryo üzerinde çalışması için Drew Pearce ile anlaştı. Bu karar başlangıçta tepki aldı ancak bu birlikteliğin mükemmel olduğu anlaşıldı.
Yapımcı Feige süreç hakkında şunları söylüyor; “Drew Pearce’ın yazdığı Thor filminin yapım sonrası aşamasında beraber çalıştık. Londra’dayken onunla görüşmek istedim çünkü filmi yapmayacağımız söylenmişti. Biraz hayal kırıklığına uğramıştı ama zarif davrandı ve ben de ona Iron Man 3 projesiyle ilgili ne düşündüğünü sordum. Biraz konuştuk ve birkaç gün sonra, 25 sayfalık bir sinopsis ve tretmanla çıkageldi. Karakterin ne tarafa yöneldiğine ilişkin bir yazı da eklemişti. Çok istekli bir şekilde yazılmıştı ve pek çok harika fikir vardı. Ondan projeye katılmasını ve Shane Black ile ekip halinde çalışmasını istedik.”
Yapımcı şöyle devam ediyor; “Dürüst olmak gerekirse, başlangıçta Drew tarafında biraz direniş oldu, çünkü ansızın Hollywood’un en büyük senaristlerinden Shane Black ile ortaklaşa çalışması istenmişti. Aynı zamanda Shane de böyle hissediyordu. ‘Ben Hollywood’un en iyi yazarlarındanım, bana birlikte çalışmam için birini mi veriyorsunuz?’ diyordu. Ama neredeyse bir hafta içinde, çok yakın arkadaş oldular, en önemlisi, mükemmel bir işbirliği kuran iki ortak oldular.”
KADRO ve KARAKTERLER
Marvel Sinema Evreninde, her bir filmde gerçekleşen olaylar, serinin gelecek film ve serilerine direkt olarak yansır. Robert Downey Jr.’ın Tony Stark karakteri için, The Avengers filminde yüzleştiği şeyler artık geride kalmış olabilir ama yine de hala, özel hayatının gerektirdikleriyle dengeyi sağlamak zorunda.
İdareci Yapımcı Broussard: “Tüm dünya Tony Stark’ı tanıyor ve seviyor olsa da, o hala nerede Iron Man kişiliğinin bittiği ve kendi hayatının başladığı konusunda mücadele içinde. Bu onu giderek daha da Iron Man zırhına bağımlı hale getiriyor. Zırhlar onun hayatının en büyük parçası haline geldi ve hayatına bakışını bütünüyle etkiliyor. Aynı zamanda ona yakın olan, Pepper Potts, Rhodey ve Happy Hogan’ı da.”
TONY STARK/IRON MAN
(Robert Downey Jr.)
Iron Man olarak da bilinen, alışılmadık, dahi, milyoner, hayırsever Tony Stark,
bir süper kahramandır. New York şehrini kurtarışının ardından kendini uyuyamaz halde
ve anksiyete içinde bulur. Ona yakın olanlardan oluşan dünyası yıkılırken,
onları kurtaracak bir yol bulmalı ve kendini keşfetmelidir.
Yapımcı Kevin Feige: “Milyoner ve çapkın bir fabrikatörü alıp onu nasıl kendinizle ortak yönleri olan, aynı kökleri bulabileceğiniz biri haline getirirsiniz? Bunun birinci yolu şu, Robert Downey Jr. zaten Tony Stark karakterini sevilesi bir kahraman haline getiriyor. Bir başka yolu da, karakterden herşeyi koparıp almak, böylece onu köklerine döndürmek.”
Downey Jr: “Jon Favreau’nun, başından itibaren, hem herşeyi bilen ve fan olan hem de karakterle ilgili hiçbir şeyden haberi olmayan izleyiciyle ilgili fikirleri vardı. Kendimize şunları sorduk; ‘Ne bekliyorlar, ne beklemiyorlar ve bu iki şeyi de nasıl yerine getiririz?’ Bir aktör olarak büyümek ve toplumun gözü önünde olmak, müthiş bir kibir ve ego getiriyor. Hepimizin hayatında bir şeylerin bizi kendimize getirdiği anlar olur. Tony Stark ile ilgili güzel şey, kendi yolculuğunu bile ciddiye almaması çünkü daha önce olduğu yerden çok uzakta. Ama buna ihtiyacı var ve bu, karakterle ilgili olarak, her insanın kendiyle özdeşleştirebileceği bir hayat dersi.”
Downey Jr., önceki filmlerdeki Tony Stark/Iron Man karakterinin evrimini şöyle anlatıyor; “Tony bu filmde duygusal anlamda gerçek bir macera yaşıyor. Tony ile ‘Iron Man’de ilk tanıştğımızda, kalbinde şarapnel parçası vardı. Yinsen, kalbinin çalışmaya devam edebilmesi için onun bir verici inşa etmesine yardım etti. Böylece kendi vericisini üretti. Peki bu neye yol açıyor? Herşeyi körüklüyor. Bir yandan da ‘Iron Man 2’de onu zehirlemeye başlıyor. Babası, ölümünden sonra, ona kalbini mükemmelleştirme konusunda gizemli şekilde önderlik ediyor.“
Aktör şöyle devam ediyor; “Ama ‘Iron Man 3,’de Tony kalp sorununu halletmiş olmasına rağmen, yarasıyla hala başa çıkamamıştır. Herşeyi yanyana koyduğunuzda şunu diyorsunuz ‘pekala, herşey üstüste gelmişken, ne yapmam gerekir?‘ Karakter için seçtiğimiz yön buydu ve son derece keyifli.“
Kevin Feige, “Iron Man için Robert Downey Jr.’ı seçmemizin nedeni, onun harika bir oyuncu olması. Dolayısıyla, dünyanın en ünlü aktörü haline geldi ve bunu bize her Iron Man filminde gösterdi.” diyor. “Ama o asla şöhretine yaslanmaz. Hiçbir zaman ’ben dünyanın en büyük yıldızıyım‘ demez. Gelir ve size neden en büyük yıldız olduğunu gösterir. Iron Man 3’deki Tony Stark üzerine konuşmaya başladığımızda, Robert her zaman tutkulu olmuştur ve sarfettiği efor ve itina sebebiyle, serinin ve özellikle bu filmin en iyisi olmasını sağlıyor.“
Eğer Tony’nin tarafında kim var derseniz, Stark Şirketlerinin CEO’su, sevgilisi, Gwyneth Paltrow’un canlandırdığı Pepper Potts.
PEPPER POTTS
(Gwyneth Paltrow)
Pepper, Tony’nin asistanlığını yaparken, şirketin genel müdürlüğüne terfi etmiştir ve
aynı zamanda onunla aşk ilişkisi içindedir. Akıllı ve anlayışlıdır. Tony’nin farklı biri
olduğunu anlamakta ve bunun bazen endişe verici olduğunu farketmektedir.
Paltrow: “Tony ve Pepper gerçek bir ilişki içindeler. Beraber yaşıyorlar, Pepper onun Malibu’daki evine taşındı, birbirlerine karşı gerçekten çok rahatlar, sonuç olarak ilk iki filmdeki belirsiz ilişkiyi yaşamıyorlar. Bir ilişkinin gerçekten ilerlediğini bir kaç sahnede görmek gerçekten çok hoş. Robert ve benim çok iyi bir iş ilişkimiz var ve bu bizim için yepyeni bir şey.“
Kevin Feige ekliyor; “Pepper ve Tony’nin hem eğlenceli şekilde sevgi dolu hem de duygusal anların yaşandığı sahneleri var. Tony ve Pepper arasındaki ilişkinin giderek gelişmesi bizim için önemliydi ve Iron Man 3’te gerçekten hafızalarda yer edecek şekilde doruğa ulaşıyor.”
Robert Downey Jr.: “Tony Stark, bir kadınla sadece cinselliğe vurmadan, uzun süreli bir ilişkide kalabilmiş tek süper kahraman. Bu gerçek bir ilişkiye benziyor ve Gwyneth için filmi enteresan bir hale getiriyor. Bu sefer, bilinen ama konuşulmayana dokunuyoruz ve bu onun için muhteşem bir sıçrama. En heyecenlandığım şeylerden biri de bu.”
Feige: “Iron Man 3’ün başında, Tony’nin Rhodey’e Mark 2 zırhı verdiğini görüyoruz ve o bunu ABD hükmetiyle birlikte kullanıyor. ‘Avengers’ bağımsız bir grup olarak düşünülüyor. S.H.I.E.L.D. organizasyonu da ABD ordusundan ve hükümetinden bağımsız şekilde çalışıyor. Başkan, ordudan Iron Patriot/Demir Vatansever adını taşıyacak bir savaş zırhı yapmasını istiyor. Rhodey, bir ordu mensubu olarak, bu projeye gururla adım atıyor ancak Tony ile olan dostluğu da devam ediyor. Böylece Iron Man 2’de edindiği zırhla ilgili bilgi almaya devam ediyor.”
ALBAY JAMES RHODES (RHODEY)
(Don Cheadle)
Rhodey, Stark Sanayi ve Amerika arasında bir birimdir. Tony’nin en yakın
arkadaşlarındandır ve sabırlı bir şekilde Tony’nin zekasıyla baş etmektedir.
Rhodey’nin kendine ait, kırmızı, mavi ve beyaz renklerde savaş zırhı
bulunmaktadır. Giydiği zaman, Iron Patriot ismini almaktadır.
İdareci Yapımcı Broussard: “Bütün Iron Man filmlerinde Rhodey, her zaman Tony’nin bir nevi vicdanı olmuştur. Tony’yi her zaman uyaran ve her konuda ona yardım eden adam olmuştur. Iron Man 3’te arkadaşlıklarına daha fazla tanık oluyor ve neden bu kadar uzun zamandır dost kaldıklarını öğreniyoruz. Bu yeni dengeler, takım olduklarında filmi bir ikili aksiyonuna dönüştürüyor.”
Cheadle şöyle ekliyor; “fazlaca aksiyon bulunan bir filmde yer almak harika. Tony ve Rhodey arasındaki ilişki derinleşiyor ve bu iki adamın aslında gerçekte nasıl kişiler olduklarını daha net görüyoruz. Iron Man 3’de, zorluklarla nasıl yüzleştiklerini göreceksiniz.”
Robert Downey Jr.: “Rhodey karakterinin daha devingen olmasını istedik, kendi zırhının ve silahının olmasını ve Tony’nin fevriliğine ve kıvrak zekasına ayak uydurmasını. Bence Shane ve Drew bunu senaryoya yansıtarak harika bir iş çıkardılar. Don’un, karakteri kabuğundan sıyırıp, eğlence katması harika.”
“Tony’nin de Rhodey’nin de zırhlarına ulaşamadıkları bir an var, işte o zaman birleşip eski tarz aksiyon filmi yaratıyorlar.” İdareci Yapımcı Louis D’Esposito ekliyor; “Don Cheadle’la çalışmak büyük bir keyif, karakter üzerine yoğun bir otorite getirdi. Söylediği herşey çok inandırıcı oluyor, böylece Tony’ye ayak uydurabiliyor.”
Extremis ile birlikte film için tek bir hikaye yaratmak, beraberinde Iron Man’in görsel dünyasına yeni karakterler de getirdi. Bunların en başında Guy Pearce’ın canlandırdığı Brain-trust organizasyonun kurucusu Aldrich Killian geliyor.
ALDRICH KILLIAN
(Guy Pearce)
Extremis virüsünün yaratıldığı AIM organizasyonunun kurucusudur.
Bu virüs, insan kuvvetini ve dayanıklılığını değiştirmektedir.
Iron Man 3’ün başında Killian’ı rahatsız edici derecede hırslı, Tony Stark gibi insanlara tutunan ve çoğu zaman reddedilen biri olarak görüyoruz. Ama Killian, ona hiç şans vermeyenlere karşı sert ve talepkar olabiliyor. Tek zayıf noktası, başından beri Pepper Potts.
Pearce diyor ki; “Yıllar önce, Killian AIM organizasyonunu kurduğunda, Pepper onunla birlikte çalışmış ve ona karşı zaafı var. Akıllı ve çekici bir kadın ve asla bir başkasıyla ilgilenmemiş ama o her zaman mesafesini korumuş. Yıllar sonra, tekrar hayatına girmeye çalıştığında, Pepper onun ne kadar çekici göründüğüne inanamıyor. Bu onu kapıp götürüyor ve Pepper neden ona karşı böyle bir tepki verdiğini anlayamıyor. Tony bunu görüyor ve bu yüzden araları açılıyor.”
Gwyneth Paltrow: “Bu, ikilinin arasında bir husus. Hem geçmişleri hem de ilişkileri için. Killian her daim Pepper’a karşı hisler beslemiş, Tony ise The Avengers’dan beri bazı meselelerle meşgul durumda. Böylece Pepper kendini Killian’ın cazibesine kapılırken buluyor. Bu son derece karmaşık bir hal alıyor çünkü Killian’ın Pepper’a duyduğu karşılıksız hisler, onun gerçekten korkutucu şeyler yapmasına neden oluyor.“
Yönetmen Shane Black, “Guy Pearce, Gwyneth Paltrow ve Robert Downey Jr.’ı aynı sahnede buluşturduğunuzda oyunculuklar o kadar kaliteli oluyor ki, gerçekten izlenmesi gereken bir şey ortaya çıkıyor.” diyor. “Guy Pearce gerçekten harika bir aktör, insanlar onun Killian karakterine kattıklarına inanamıyacaklar.”
Aldrich Killian’ın ağında bulunan yeni bir karakter ise, Rebecca Hall tarafından canlandırılan Maya Hansen karakteri. Maya, Killian’ın AIM organizasyonu için yeni teknolojiler geliştiren ve keşifler yapan çok zeki bir bilim insanı.
DR. MAYA HANSEN
(Rebecca Hall)
Güzel Maya Hansen, çok akıllı bir bilim insanıdır
ve çığır açacak yeni bir biyokimyevi madde ‘Extremis’i bulur.
Bu keşif, insan gücünü değiştiren ve tehlikeli olabilen bir maddedir.
Hall anlatıyor; “Maya, Killian’ın ilgisini çekiyor çünkü en zeki ve parlak biyokimyacılardan biri. Aynı zamanda, insanlığı tüm hastalıklardan kurtarabilecek bir keşfin peşinde. Projesini bitiriyor ve en yüksek rakamı veren alıcıya satıyor, yani onun araştırmasını destekleyen Killian’a.”
Yapımcı Kevin Feige’e göre Hall gibi yetenekli bir oyuncuyu böyle karmaşık bir role getirmek son derece gerekliymiş. Feige; “Rebecca Hall’u bir Woody Allen yapımından ve The Town filminden tanıyoruz” diyor. “ Günümüzün en iyi oyuncularından biri. Bu tip filmlerin kadrosunu oluşturmak çok zordur çünkü diğerleriyle müthiş bir uyum yaratacak kişileri bulmak zorundayız. Rebecca harika bir iş çıkardı ve karaktere inanılmaz katmanlar kazandırdı.”
Maya’nın geçmişinde, Tony’yle geçirdiği romantik bir gece de var. Tekrar onun hayatında belirdiği zaman, beklenmedik şekilde Tony’ye yüzünü döneceği, Pepper’ın aklından geçmiyor.
Hall: ”Bu hikayeyle ilgili sevdiğim şey, herkesin bunun bir aşk üçgenine dönüşeceğini ve yakında Pepper ve Maya arasında savaş çıkacağını sanması. Bu asla söz konusu değil çünkü Iron Man çok iyi bir yapım ve tipik beklentiler ve yakıştırmalardan uzak. Bu, Tony Stark’ın eksantrikliğini kavramış, son derece zeki iki kadının hikayesi ve oldukça duru bir şekilde gerçek hayatı yansıtıyor.”
Tony’nin yaşamı boyunca güven duyduğu bir diğer kişi de Jon Favreau tarafından canlandırılan şoför/güvenlik Happy Hogan karakteri.
HAPPY HOGAN
(Jon Favreau)
Happy, Tony’nin eski güvenlik görevlisidir. Artık Stark Sanayi için
özellikle Pepper Potts için çalışmaktadır. Çalışandan çok bir arkadaştır.
Her zaman tuhaf milyoner Tony’yi kollamış ve ihtiyaç duyduğunda yanında olmuştur.
Sadıktır ve Tony ile Pepper’ı korumak için her şeyi yapar.
Downey Jr: “Favreau’yu, Happy Hogan olarak tekrar görmek Iron Man’in sevilen hikayesinin köklerini korumak için önemli. Ben ve hayranlar, hepimiz Jon’u seviyoruz ve onun karakterinin seri için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Hepimiz zaten bu yüzden buradayız. Tam bir rol çalıcı çünkü ne zaman işe gelse, herkesi okul yıllarına geri döndürüyor, çünkü özellikle bu filmde uzun hazırlıklar yapmak ya da görevinin zaman planlamasını takip etmek zorunda değil. Sadece gelip, oyunculuğunu yapar ve iyi zaman geçirir. Sanırım filmdeki en dokunaklı ve en eğlenceli anlar onunkiler.”
Yapımcı Kevin Feige: “Favreau’nun bir idareci yapımcı olarak kadroda da yer alması, yönetmen Shane Black için çok yararlı odu. Onun varlığı hem Shane hem de film için müthiş bir katkı oluşturuyor. Sadece serideki en önemli rollerden biri olan Happy Hogan’ı oynamıyor, aynı zamanda, çekim arkasında da katkıda bulunuyor.”
Bütün Marvel filmlerinde olduğu gibi Iron Man 3’te de kimin dost kimin düşman olacağı hep merak konusu olmuştu. Film yaratıcıları, bir çok seçenek arasından seçtiği Mandarin karakterini sunmaktan mutluluk duyuyor. Pek çok spekülasyonun ardından, Mandarin sonunda kendini gösterecek ve fanları sevindirecek.
THE MANDARIN
(Ben Kingsley)
On Kral ismiyle bilinen terörist grubun başıdır. Dünyadaki insan sayısını
azaltmak üzerine aktivitelerde bulunur. İzole yaşasa da, elinde büyük güç
bulundurur ve büyük çaptaki terör faaliyetleriyle hükümete korku salar.
Yapımcı Kevin Feige: “Yıllar içinde Mandarin de yenilendi, filmde onu kendi halince kullanmak isterdik ama Shane Black’in daha farklı fikirleri vardı. Onu Apocalypse Now’daki Albay Kurtz tarzında bir karakter olarak kullanmak istedi. Yani, arkasında ne olduğunu ilk bakışta anlamadığınız bir karakter. Sanki kibar bir ordu mensubu gibi görünüyor ama bu kadar değil. Pakistan ordusunda mıydı, ya da kraliçenin Kraliyet ordusunda mı? Amerikanın mı? Emin olamıyorsunuz.”
Louis D’Esposito ekliyor; “Ayrıca, Mandarin’in bir korku alanı yaratmasını da istedik. Çok korkutucu biri, tüm dünyadan donanım kazanan bir modern zamanlar teröristi. Bu çok havalı ve korkunç bir fikirdi. Rolün kime verileceğini düşünürken, etnik olarak belirgin olmayan ve mükemmel bir aktör olmasını istedik.”
Film yaratıcıları dileklerine kavuştu ve Ben Kingsley’nin The Mandarin karakteriyle Marvel Evreni tamamen yenilendi. Kingsley, ikonik The Mandarin karakterini işlemeye can atıyordu.
Kingsley: “Shane Black’le ilk konuştuğumda, önceki filmleri izlememiştim. Nezaket göstererek bana Iron Man grafik romanlarından, çizimlerden ve diğer iki filmden oluşan muhteşem bir paket gönderdi. Filmleri izledim, çok eğlenceliydiler, çok beğendim, klişe değillerdi hatta çok katmanlılardı. Robert Downey Jr. ve Gwyneth Paltrow’un filmin bel kemiğini oluşturmasından ilham aldım. Don Cheadle’dan da elbette. Bu, tür içinde çok da alışılageldik bir film değildi, seride orijinal bir şeyler var. Sonra senaryoyu okudum, çok zeki bir yaklaşıma sahip olduğunu düşündüm. Mandarin’in motivasyonu bildiğimiz medeniyet piramitinin en üstünde yer almak ve bunu ikonografi, tarih ve ironilerle, insan yaşayan her yerde yapmak.”
Louis D’Esposito: “Mandarin’in en muhteşem yönü, Tony Stark’ı yok etmek istemesi. Tony Stark bir televizyon şovuna çıkıyor ve ‘peşini bırakmayacağım Mandarin’ diyor. Ve bir gün içinde, Mandarin Tony’nin evini yerle bir ediyor. Obadiah Stane bunu yapmadı, Whiplash bunu yapmadı, Loki bunu yapmadı. Mandarin bunu ilk iş olarak yapıyor, bu da filmin geri kalanının tansiyonunu yükseltiyor.”
Iron Man 3 filminde, Tony Stark için tek sorun çıkaran kişi Mandarin değil. Ayrıca, yeni Extremis karakterleri olan, Stephanie Szostak’ın canlandırdığı Ellen Brandt karakteri ve James Badge Dale’in canlandırdığı Eric Savin de ilk kez seriye katılıyorlar.
Stephanie Szostak, yönetmen ile ilk görüşmesinde, karakterini tanımlayabileceği konusunda verimli olacağını kanıtlamış. Szostak.: “İlk önce Shane biraz rolden ve karakterden bahsetti, sonrasında uzun uzun kötü kadınlardan bahsettik. İkimiz de aynı fikirdeydik. Brandt‘ın seksi bir tip olmasını istemiyorduk.”
İdareci Yapımcı Stephen Broussard: “Extremis ajanlarının, bilek kuvvetine güvenen düşmanlar olmasında hemfikirdik. Bazı özelliklere sahip olmalarını istedik, onları izlemeyi enteresan yapacak şeyler. Onlara bir tarih sağladık, birden ortaya çıkan bir grup insan değiller.”
Broussard devam ediyor; “Bence Stephanie kesinlikle öyle bir karakter, karakteri izletecek şekilde ona tuhaf özellikler sunan biri. Brandt aynı zamanda Savin ile de iyi bir ekip oldu. Küçük Rose Hill kasabasında Tony’yi haklamak konusunda harika bir takım oldular.”
ERIC SAVIN
(James Badge Dale)
Savin, Killian’ın sağ koludur ve Extremis grubunun gücüdür.
Görüntüsü ve gücüyle korku salar. Ne kadar kötü olursa olsun,
Killian’ın direktiflerini yerine getirir.
James Badge Dale; “Eric Savin Killian’ın kişisel projesi ve genç bir dahi. Extremisle beraber korku ve sonuçlara katlanma durumu ortadan kalkıyor. Bu, ne isterseniz yapabileceğiniz anlamına geliyor, kendiniz ne kadar isterseniz o kadar harap edebilirsiniz, ama bazı şeyler her zaman devam edecek. Bence, bu karakteri oynamanın en büyüleyici yönü, artık eylemlerinizin sonuçlarının bulunmaması.”
Kevin Feige: “Savin karakterinin ilginç ve dinamik olmasını istedik ve bunu James Badge Dale’de bulacağımızı düşündük. Gergin bir enerjisi ve pasif bir özelliği var ve biraz kafa karıştırıcı. Karakter için istediğimiz şey, onu perdede gördüğünüzde ona ve yapmacıklığına sürüklenmeniz. O da, karaktere senaryoda yer almayan pek çok şey kattı. Oyuncu kadrosuyla uyumlu olmayı daha ilk günden başardı. Eğlenceli olmak istediğinde olabileceğini, korkunç olmak istediğinde onu da olabileceğini kanıtladı.”
Film yaratıcılarının köklere dönüşümü benimsemesiyle birlikte, Tony Stark’ın hikayesinin ana sorusu şu oldu, bir adamı nasıl köklerine döndürürsünüz? Aradıkları cevabı, küçük bir kasaba olan Rose Hill, Tennessee’de Tony Stark’ı bulan 8 yaşındaki oğlan çocuğu Harley karakterinde buldular.
Yapımcı Kevin Feige: “Senaryonun ilk eskizlerinde, Shane ve Drew, filmin ikinci yarısında, Tony’yle ciddi anlamda zaman geçirecek olan Harley adında bir karakter yazdılar. İçinde çocukların yer aldığı pek fazla film yapmadık, o yüzden bir çocuğu kadroya seçmek konusunda endişeliydik, fazla Hollywoodvari şekilde şirin ya da yapmacık bir şekilde duygusal olmasından korktuk. Eğer inandırıcı olmayan küçük bir oyuncumuz olursa bütün hikaye yapısı çöker.”
Yapımcı şöyle devam ediyor, “Robert cömert bir şekilde bize epey zaman ayırdı ve çocuklarla yaptığımız seçmelere katıldı. Gelen çocuklar Robert kadar havalı olmaya çalıştılar ama bu işe yaramadı. Bazen de Robert’tan çekinen çocuklar geldi, o da işe yaramadı ancak uzun bir seçme sürecinin ardından, Ty Simpkins’i bulduk. Robert’ın yanında çocuk gibi davranmayı başarıyordu, son derece dürüst ve doğal bir şekilde.”
Simpkins, karakterinin, Tony Stark nam-ı diğer Iron Man’le karşı karşıya gelişini anlatıyor; “İlk karşılaştığımızda, babamın arazisinde ses duyuyorum ve Tony’yi görüyorum. Harley ona basit bir şekilde ‘Burası benim alanım, git yoksa seni silahımla vururum, gerçekten’. Birkaç dakika sonra onun Tony Stark olduğun anlıyor daha sonra arkadaş oluyorlar. Harley ona kasabaya uyum sağlamasında da yardımcı oluyor çünkü orası çok küçük bir yer.”
Yapımcı Stephen Broussard: “Ty çok iyi bir iş çıkardı, gözlerimizi yaşarttı. Filmde çok fazla üzücü sahne yok, ama herkesin gözleri yaşardı çünkü hikayede, kendi babasıyla Ty’i birbirine bağlıyordu. Ty, en kabarık özgeçmişe sahip olan çocuk değildi ama en iyisine sahipti. Gerçek ve olduğu gibi. Bir kasabanın ortasında Tony’nin karşılaşmasını istediğimiz şey de buydu.”
IRON MAN 3’ÜN YAPIMI
Yazar/yönetmen Shane Black ve Drew Pearce senaryodaki son detaylarla uğraşırken, film yaratıcıları yapıma başlamak için son hazırlıklarını yapıyordu. Yapıma, 23 Mayıs 2012’de, Kuzey Carolina’da, Wilmington’daki 10 platoluk EUE/Screen Gems Stüdyolarında başlandı, yapımın ilk 3 aylık çekimleri burada gerçekleşti.
Çekimlere, karakterin, nerede Iron Man zırhının bittiği ve kendi yaşamının başladığıyla ilgili sorgulamayı yaptığı Stark malikanesindeki ultra-teknolojik garaj çekimleriyle başlandı. Downey Jr: “The Avengers’daki olaylardan beri, Tony kendini dünyaya kapatıyor. Kendini daha fazla işlerine ve zırhını mükemmelleştirmeye veriyor, bu da onu tüm yaşamından alıkoyuyor, Pepper Potts ile olan ilişkisi de dahil.”
Yapımcı Kevin Feige: “Eğer Tony Stark’la yaşıyorsanız, her zaman sorunlar olacaktır. “Tony bütün zamanını yeni zırhlar üretmekle ve Mark 42’yi hazırlamakla geçiriyor. Bu onu açıkça meşgul ediyor ve zırhlara olan takıntısından ötürü, Pepper ile Tony arasındaki ilişki ilerlemiyor. Bunların hepsi bir saldırı sonucu ondan alındığında, bir karar vermek zorunda kalıyor, ya takıntılarına devam edecek ya da bundan vazgeçecek.”
İdareci Yapımcı, Louis D’Esposito, Tony Stark’ın yaşadığı sorunlar üzerine konuşuyor. “Tony panik atak geçiriyor, bunu izlemek aslında gülünç, bu korku onu dize getiriyor. Biraz espri içeriyor ama ayrıca içinde ciddi etkenler de barındırıyor. Bütün bunlar, bir süper kahramanın 3 film boyunca yaşadıklarından sonra, gerçeklerlerle yüzleşmesi demek.”
Tony Stark ve Pepper Potts ilişkilerinden doğan acının artışıyla mücadele ederken, Robert Downey Jr. ve Gwyneth Paltrow arasındaki kimya her zamankinden daha güçlü. Gwyneth Paltrow: “Bence Tony Stark’ın bir sinema kahramanı olmasının nedeni, yaralanabilir olması. Robert bu tip bir şeyi son derece iyi oynuyor, çünkü birçok farklı etkeni bir arada sunabilen bir aktör. Bunu görmek ve beraber çalışmak olağanüstü. Iron Man zırhını kullanarak taklit yaptığı bir sahne var. Tam klasik bir erkek repliği, ‘kız arkadaşımla sorunlarım var’ diyor. Ama gerçek şu ki, Tony gerçekten içli dışlı olmak istemiyor, bu Tony’nin aralarına koyduğu bir sınır ve o bunu aşmak istemiyor. Bence ona tamamen tüm yüreğiyle bağlanmak onun için acı verici, çünkü hesaplaşması gereken çok fazla şey var.”
Robert Downey Jr şöyle ekliyor; “Tony ve Pepper ilişkisi filmin tam merkezinde ve Gwyneth’le her zaman rahat çalışmışızdır. Bu filmde, oyuncu arkadaşlarımın ne hissettiklerini ve Gwyneth’i neyi enteresan kılacağını düşündüm. Ona bir kadın kahraman olarak odaklandık, dolayısıyla bu en heyecanlandığım şeylerden biri. Çok da ipucu vermeden, çok ilginç bir karaktere bürüneceğini söyleyebilirim.”
Tony Stark takıntılı biçimde yeni Iron Man zırhlarını yaparken, bu, yapımcıların, çizer ve teknik elemanlarının -miras etkisi- ile ilgilenmesi anlamına geliyor. Yani, tüm kullanılan zırhların bulunması, yeni zırhların üretilmesi, buna Iron Man 3’deki Mark 42 zırhı da dahil.
İdareci Yapımcı Stephen Broussard: “Seri ile ilgili eğlenceli olan şey, Tony’nin bir tamirci olması. Teknoloji gelişirken o, bir şeyleri tamir etmeye devam ediyor. Bu teknolojiyle ölümüne dalış yapıyor ve büyük, iri-yarı, piyano boyutunda bir şey onu sarıyor, işte bu Mark 7’ye dönüşüyor. Bu fikri Iron Man 3’ ün başında ‘kavrayan zırh’ dediğimiz şeyle daha da ileri götürüyor. Bu zırh ondan bağımsız kalabilen ve ona yapışabilen bir parça.”
Yapımcı Kevin Feige: “Filmin başlarında, Tony’yi Mark 42‘yi giyerken görüyoruz, sonra da Mark 7‘yi. O an The Avengers ile Iron Man 3 arasında Tony’nin ne kadar meşgul olduğunu anlıyoruz. Zırhlar onun takıntısı ve zırh teknolojisi onun için vazgeçilmez. Bir zırh koridoru yaratıyor. Ve sonunda 4 filmin ardından, bütün zırhların olduğu bir görüntüye bakıyoruz.”
Hikayede, The Avengers’da yaşanan olayların ardından, Amerika kendini koruyacağına inandığı bir silaha ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla bu iş James Rhodes’a düşüyor. Savaş zırhı yenileniyor, modifiye ediliyor, kırmızı, mavi ve beyaz renklerle boyanıyor ve ismi Iron Patriot/Demir Vatansever oluyor.
Yapımcı Kevin Feige: “Birkaç yıl önce Iron Patriot, grafik roman için üretilmişti. Iron Man zırhının kırmızı, mavi ve beyaz renge boyanmış haliydi ve üzerinde bir yıldız vardı. Bir başka karakter onu giyiyor ve benimsiyor, vurucu bir görsel olsa bile, yine de bunu sevmiştik. Biz de Amerika hükümetinin kendininkine sahip olmasının ve bunu Rhodey’nin yönetmesinin eğlenceli olacağını düşündük.”
D’Esposito ekliyor; “Bu, hükümet için yeni bir durum. Amerikan halkına, bu zamana kadar dünya barışını sağlamış olan Avengers ekibine ihtiyaç duymadıklarını göstermek istiyorlar. Tahmin edersiniz ki, bütün bu konsept ve isim, Tony için çok gülünç. Rhodey’e zor anlar yaşatma fırsatını kesinlikle kaçırmıyor ve zırhı çalıyor. Rhodey, zırhın yeni sahibi olarak onu geri püskürtüyor. Bu ikilinin arasında eğlenceli bir dinamizm yaratıyor. Vatansever zırhını ilk kez sette gördüğümüz zaman, herkes geri çekilip ’bu gerçekten çok havalı bir zırh’ demişti.”
Aktör Don Cheadle, Iron Patriot zırhı ilk gördüğünde konuya gerçekçi yaklaşmış: “Zırhı ilk gördüğümde, bu çok ağır olmalı dedim, yanılmamışım. Başlarda, ‘Ben Iron Patriot zırhını giyeceğim, ne kadar heyecan verici.‘ diyorsunuz. 45 dakika sonra sizi hala ona monte ediyor olduklarında düşünmeye başlıyorsunuz ‘Buraya bunun için mi geldim?’ ”
Stark Malikanesi saldırıya uğrayıp harap olduğunda, Tony bu zırhla kaçıyor ve zırh ciddi şekilde zarar görüyor. Ardından Tennessee’de küçük bir kasabada yere çakılıyor. Harley adındaki küçük çocuğun yardımıyla, Tony parçaları bir araya getiriyor. Sonrasında hayatını Iron Man zırhı olmadan geri almaya karar veriyor.
Kevin Feige şöyle açıklıyor; “İlk aksiyonun bitiminde, Tony’nin elinde kalan tek şey, özellikle Stark Malikanesinden kaçıştan sonra neredeyse çalışmayan prototip bir zırh oluyor. Böylece Tony kendini, Amerika’nın ortasında, Tennessee’de, tamamen teçhizatsız kalmış olarak buluyor. Malibu’da yaşayan, Monako ve Manhattan’a gidip gelen bir adam, kendini tek sokağı olan bir yere uyum sağlamaya çalışırken buluyor ve bir yandan da Mandarin isimli düşmanın kim ve nerede olduğunu, bir sonraki adımının ne olacağını araştırıyor.“
Film yaratıcılarına göre, Tony Stark’ın malikanesinin saldırıya uğrayışının ardından kendini bulduğu kasabayı bir set olarak yaratmak mümkün değil. O yüzden çekimler Kuzey North Carolina’da, Rose Hill adında küçük bir kasabada yapıldı. Yapım tasarımcısı Bill Brzeski için tek bir trafik ışığına sahip yolu, bir Hollywood prodüksiyonuna uygun hale getirmek bir zorluktu ama buna değdi. Brzeski şöyle anlatıyor; “Rose Hill kasabası film için çok uygun, küçük bir kasabaydı. Halen iş yapan sadece birkaç işletme var. Diğer her şey ise, birisinin gelip onu canlandırmasını bekler gibiydi. Biz de kasabaya hayat verdik.”
Yapım Tasarımcısı sözlerine devam ediyor; “Kasabanın vahşi batı hissine sahip olmasını istedik. Bir yere gidiyorsunuz, bir bara giriyorsunuz, sonra belaya bulaşıyorsunuz. Gerçek bir kasaba bulmanın güzel yanı, filmi onun üzerine işleyebilmeniz. Rastgele detaylar, hayatın kendisi ve asla hayal edemeyeceğiniz enteresan şeyler. Güzelik salonu yanında araba yıkama, bunları asla yan yana düşünmezsiniz ama gerçek bir ortamda bunlar oluyor. Gerçeği araştırmak çok eğlenceli çünkü, her zaman sahici görünecek şeyler arıyorsunuz ve izleyicinin şirin, küçük, elle yapılmış gibi görünmeyen bir kasabaya baktıklarını hissetmelerini istiyorsunuz. İzleyici artık son derece gelişti. Gerçek bir araba, gerçek bir gemi, kasaba, uçak vesaire görmek istiyorlar, dolayısıyla bunlara ihtiyacınız var.”
Yapımcı Broussard: “Hiçbir şey karlı bir havada ve sıcağın altında dış çekim yapmaya benzemez. Neyse ki, Rose Hill’deki çoğu çekim gece geçiyordu ve ısı derecesi inip çıkmıyordu. Kasabadaki figüranlar olağanüstüydü, çok sıcaktı ve herkes kış giysileri içindeydi. Bir kere bile şikayet etmediler. Bill ve ekibi, kasabayı hayata geçirmek ve onu tatil atmosferi olan küçük bir kasaba haline getirmek konusunda harika bir iş çıkardı.”
Yönetmen Shane Black, neden film setlerinde tatil zamanlarından hoşlandığını açıklıyor; “Görsel olarak, tatiller bir zaman kapsülü etkisi yaratıyor. Herkesin ortak bir şeye sahip olduğunu anlıyorsunuz. Fonda o havayı anında farkediyorsunuz, hepimizin ortak noktada olduğuna dair bir his veriyor ve bu bir aksiyon filmi için harika bir şey çünkü sağlam bir nokta arıyorsunuz.”
Birinci yapım ekibi ilk olarak, Rose Hill’in sıcak yaz gecelerinde terledi, bu arada ikinci ekip ise, en büyük aksiyonları çekmekle meşguldü. Feige şöyle anlatıyor; “Basitçe fikir şuydu; uçaktan 13 kişiyi atmak ve Jarvis’in Tony’ye sadece 4 tanesini tutabileceğini söylemek. İşte böylece ölümlerine dalış yaptılar, acaba Iron Man hepsini kurtarabilecek mi?”
Feige: “Bir ‘Hasbro’ oyunu olan ‘Barrel of Monkeys/Maymun Namlu’ fikri ortaya çıktı. Oyunda maymunları parmaklarından birbirine kenetlemeye çalışıyorsunuz. Tony inişler yaparak herkesi birbirine kenetlemeye çalışıyor. Sonra birdenbire, bu müthiş takım çalışması, 13 kişinin kenetlenmesi ve Iron Man’in onların hızlarını indirgemesi ile son buluyor.”
Bu fikir kağıtta güzel dursa da, bunu en güvenli şekilde pratiğe dökmek film yaratıcıları için gerçek bir meydan okuma olacaktı. İdareci Yapımcı Louis D’Esposito şöyle anlatıyor; “Uçaktan atlayan insanlarla çalışmak için pek çok metod var. İlk yaklaşımımız, bunu yeşil fonda çekmek, aktörleri bağlayarak tüm kontrolü elde tutmak oldu. Sonra ikinci ekipten yönetmenimiz Brian Smrz bize bir öneride bulundu. Red Bull’un bir paraşütle atlama ekibinin olduğunu söyledi. ‘Neden 13 kişiyi uçaktan atıp filme çekmiyoruz, bakalım elimize ne geçecek?‘ dedi. Bunun böyle yapılabileceği fikrine biraz kuşkuyla baktık. Bir deneme yaptık ve sonuç iyi oldu. Böylece Brian ve ekibi, sekans için hazırlıklara başladılar.”
Smrz harita ve lojistik çalışmalara başladı. Dublör Koordinatörü Jeff Habberstad ve ekibi de dublörleri ve aksiyonun genel hatlarını çalışmaya başladılar. İkinci-Birim Dublör Koordinatörü Jeff Habberstad: “Pek çok kişi bunu böyle yapabileceğimize inanmadı ama ben ve Brian her zaman bunu gerçeğe uyarlayabileceğimizi söyledik. Çok iyi paraşütçüler bulduk ve havaalanında iki gün boyunca atlayışlar gerçekleştirdik. Zorlu şeyler de yaptık ve elimizdekileri montajla birleştirdik. Böylece yapımcılara bunu yapabileceğimizi kanıtlamış olduk. Kurgulanmış halini gördüklerinde, herkes çok heyecanlandı böylece başlamış olduk.”
Bir sonraki adım paraşütçüler için gizli kostümler hazırlamaktı. Daha önce böyle bir şeyi Moonraker filminde gerçekleştirmiş olan Jake Lombard ile görüşüldü. James Bond uçaktan atladığında paraşütü yoktu. Lombard ve ekibinin, gizli paraşütü olan kostümü hazırlaması 2 aylarını almıştı. Iron Man için, aynı renklerde özel bir kostüm hazırlandı. Böylece gerçek renkleri yansıtacak, herhangi bir yansıma bile doğru renkleri verecekti.
“Bunu en zor yapan şey, okyanusun üzerine atlıyor olmak. Yapımda güvenlik ekipleri ve dalgıçlar hazır bekledi, eğer biri sahile inmezse diye. Neyse ki herkes, planlandığı gibi sahile indi.”
Çekimde, kadın ve erkeklerden oluşan dublör ekibi ve Red Bull paraşütçüleri ardarda atlayışlar gerçekleştirdi ve çekim ekibi, bu sekans için her bir ölümcül detayı görüntüye almayı başardı. Havada, bu tür filmlerde pek rastlayamayacağınız, bir çok açıdan inanılmaz görüntüler yakalandı. Habberstad: “62 kere uçuldu, 500’ün üzerinde gizli paraşütlü atlayış gerçekleştirildi. Bu, herhangi bir sekans için yapılandan çok daha fazla bir rakam.”
Habberstad ekibi uçaktan atlama malzemesini elde ederken, sekansın son kısmını da halletmeleri gerektiğini biliyorlardı. Böylece, Wilmington vatandaşları 14 dublörün, havada el ele tutuşarak yaptıkları dizilimi izledi.
Habberstad şöyle anatıyor; “Sekans için gerekli son şeyleri de elde etmek için bir teleferik kablosu kullandık. 15 tane, 13 adet aktör için, 1 tane Iron Man için ve 1 tane de kameraman için. Teçhizat çoğunlukla Jim Churchman’ın buluşu. Bütün bu aktivite için pek çok teçhizat yaptı. Bütün dublörler için kablo üzerinde ayrı teçhizatımız vardı. Ayrıca, kişilerin hızlarını kontrol etmeye yarayan bağlı bir kamyonumuz da vardı.”
Jim Churchman açıklıyor; “Büyük çapta dublör sahnelerinin mümkün olan en basit şekilde tasarlanmasını seviyorum. Çünkü çok fazla insan havada ve çok fazla teçhizat var, her şey kötüye gidebilir. Bu yüzden her şeyi tek bir vince bağlayarak yer çekiminden faydalanmayı sağladık. Bir kez başladığımızda, her şeyin düzgün ve yolunda olması gerekir, hiçbir şey sorun yaratmamalı. Sorunsuz devam ediyorsa, gerçekten keyifli oluyor. Herkesin sonuçtan memnun olduğunu düşünüyorum.”
Film yapımcıları da sonuçtan oldukça mutlu oldu, hatta Smrz ve ekibi sekansı pratik şekilde çekebilmenin yollarını da bulmuştu. Yapımcı Feige diyor ki; “Filmlerde pratik bir şekilde yapabileceğiniz pek çok şey olur, bazıları ise grafik tasarımla halledilmelidir. Grafik Tasarımı çok sevsek de, onsuz da onunla da olmaz. Eğer bir şeyi pratik şekilde halledebiliyorsanız, buna girişmek en iyisidir. Bu sekans, dublörlerle ama en pratik şekilde çektiğimiz sekanstı.”
Yapımcılar, çevreye ve dublörlere arka plan oluşturulması için Digital Domain’e başvurdu. İdareci Yapımcı Victoria Alonso şöyle açıklıyor; “Barrel of Monkeys/Maymun Namlusu sekansında gördüğünüz hemen her şey grafik. Digital Domain’den en beğendiğimiz görüntüleri seçtik sonra farklı yüksekliklerde, araziye uygun ve renkli mat imajlar kullandık.”
Stephen Broussard: “Sekansa dahil olan herkes çok iyi iş çıkardı ve filme de yansıdı. İzlemesi gerçekten korkutucu ve müthiş olan şey, ilk ekipteki oyuncuların atlayıcılarla aynı kişiler olması. İnsanların havada süzüldüğünü gördüğünüzde, oyuncularla aynı yüzler olduklarını görürsünüz. Gerçekten birbirine bağlı ve izleyici bunun gerçek bir sekans olduğunu farkedecek.”
Yapımcılar için bir diğer bir dönüm noktası ise, Ben Kingsley’in saç ve makyajı yapılarak Mandarin karakterine bürünüp sete ayak bastığı an. İdareci Yapımcı Louis D’Esposito: “Ben Kingsley Mandarin olarak sete ilk geldiğinde, gerçekten tehditkar görünüyordu. Sanırım bütün ekip de aynı şeyi hissetti. Muhteşem bir görüntü, izleyici de onun oynadığı karakteri ve karaktere kattığı nüansları çok sevecek. Bence bu performansla herkesi şaşırtacak.”
Kingsley’nin Mandarin karakterine kattığı nüanslardan biri, o sete gelene kadar bir sır olarak kaldı: karakterin sesi! Yapımcılar, çekimlerden önce bir örneğini duymuşlardı ancak tamamlanmış değildi. İdareci Yapımcı Stephen Broussard o günü şöyle hatırlıyor; “Bay Ben’den Comic-Con Konferası için bir diyalog örneği yapmasını istemiştik. Saç ve makyaj karar vermeden önce bunu yapmıştık. Shane’nin jeneriği için kayda geldi ve ‘Bu ses üzerinde çalışıyorum, izin verirseniz denemek istiyorum’ dedi. İlk duyduğumuzda ne düşüneceğimizi bilemedik, çünkü beklediğimizden çok farklıydı. Sonra tekrar denedik ve ‘Vay, bu inanılmaz’ dedik. Müthiş bir sesti, ne olduğunu bilemiyorsunuz, nereden geldiğini anlayamıyorsunuz. Bu kesinlikle Mandarin’e ait bir ses.”
Ben Kingsley’nin sese yaklaşımı rolün tüm diğer öğelerine yaklaşımı kadar itinalı. Herşeyi doğal bir şekilde mükemmelleştiriyor. Kingsley: “Bu ses kızgın olduğum bir gün otel odamda öfkeden kudururken çıktı. Gürültüden dolayı otel beni aradı ve onlara aynı sesle kötü konuştum, öylece kala kaldılar.”
Mandarin’in farklı görüntüsü üzerine Kingsley şunları söylüyor; ”Bu görünüm ve kostüm fanların yıllardan beri hayran olduğu grafikten yola çıkarak tasarlandı. Ona ait tüm öğeler Shane Black, Drew Pearce ve Louise Frogley’in Marvel işbirliğiyle ortaya çıktı. Umarım bizim versiyonumuz beklentileri karşılayacak ve aynı zamanda sürpriz olacak.”
The Mandarin sahnelerinin çoğu Miami’de üç hafta içinde çekildi. Bill Brzeski’nin yarattığı görsel dünyası Miami’yle birleşiyor. Dış çekimler, bütün bunların altından kalkabilmek için, aralarında Vizcaya Müzesinin, bahçelerin ve 1916’da tarımsal sanayici James Deering tarafından inşa edilmiş olan Tarihi Ulusal Anıtının da bulunduğu 10 dönümlük bir arazide gerçekleştirildi. İç mekan çekimleri ise, South Beach’de denize nazır özel bir mülkte yapıldı.
Tasarımcı Bill Brzeski anlatıyor; “1930’larda inşa edilmiş, Balo Salonu olan bir ev bulduk ve Deering ailesi tarafından inşa edilmiş, altın çağdan kalma, ünlü Vizcaya malikanesiyle birleştirdik. Yüzyılın en büyük ve olağanüstü yapılarından biri. Taş işçiliğinin ve bahçelerin ne kadar iyi olduğunu anlatmaya kelimeler yetmez. Vizcaya’yı dijital olarak, evin giriş tarafına koymayı başardık. Bu bize tuhaf olayların yaşandığı zindanın bulunduğu yeraltı mağarası inşa edebilecek bir yer kazandırdı. Herşey yerli yerine oturdu.”
Mandarin’in evinin iç mekan çekimleri için, işin cilasını atma işini Florida’dan, çarpıcı sanat işleriyle tanınan sanatçı Ales Bask Hostomsky devraldı ve Mandarin’in elementlerini tamamladı. Brzeski: “Mandarin politik güdülere sahip bir karakter ve duvarlarında çılgın viral videolar yer alıyor. Böylece, göreceğimiz bu artistik parçaları da üretmemiz gerekiyordu. Mandarin’in yatak odasının ve çalışma odasının tasarımında, duvarlara onları koyarak enteresan bir ortam yaratmaya çalıştık. Özel mülkün duvarlarında yer alacak olan bu tasarımları üretecek bir sanatçıya ihtiyacımız vardı. Asistanım, Bask adında bir sanatçıyı tanıyor, web sitesine göz attık ve politik içerikli propaganda malzemeleri gördük, harikalardı. Florida’da yaşıyordu, bu bizim için bir artıydı ve bizimle çalışmayı da kabul etti. Bazı parçaların üzerine Mandarin pulu da yerleştirdi.”
Kendi deyimiyle tam bir Marvel fanı olan Bask’a göre, Iron Man 3’e sanat eserleri üretmek, onun için tam bir sürpriz olmuş. Bask anlatıyor; “Araştırmacı asistanla ilk görüştüğümüzde projenin ne olduğunu söylememişti, projenin Iron Man 3 olduğunu anladığım anda neredeyse telefonu elimden düşürüyordum. Sanki bir çocuğun hayalinin gerçekleşmesi gibiydi. O anda kendimi grafik romanlar satan bir dükkana gidip saatlerce orada zaman geçirdiğim halimle görüyordum. Bu kesinlikle rüyaların gerçekleştiği an benim için.”
Ürettiği sanat türüyle ilgili sorular karşısında Bask, altını çizerek şu cevabı veriyor; “Sürekli-Gelişen-Süreç! Eğer tanımlamam gerekirse, temeli pop art’a dayanıyor. Ama etkisi altında kaldığı şeyler gelişiyor. Bunlar, grafik romanlar, vandalizm ve punk rock broşürleri.”
IRON MAN 3 DENEYİMİ
Iron Man 3 yapım süreciyle ilgili olarak Gwyneth Paltrow şunları söylüyor; “Bence film beklenmedik şekilde sona eriyor. Bu, kendinizi keşfetmekle ilgili, neyin önemli olduğunu anlamakla. Ve elbette her şey aksiyon ve fişeklerle yaratıldı ama altında gerçek bir yürek de var.“
Kevin Feige: “Marvel Stüdyolarının dünya çapındaki izleyiciden aldığı tepkiyi görmek bütün bu yolculuğun tatmin eden tarafı. Bence insanların mitolojik boyutu olan bu filmleri seyretme geleneği devam edecek ve Iron Man 3 de bunu sağlıyor. İzleyici, Tony Stark’ın geldiği noktayı görmekten keyif alacak.“
Yönetmen Shane Black şöyle özetliyor; “Eskiden 2 saat kuyruk beklemem gereken filmlere gittim ama filmi izlediğimde buna değdiğini düşünürdüm. Iron Man 3 ile beklenen her dakikanın hakkını veriyoruz. Macera istediğinizi ve bunu sevdiğinizi biliyoruz. Dolayısıyla biz de beklediğiniz macerayı size yaşatıyoruz.“
3 mayısı bekleme sebebi. ülkemizde neden dünya ile aynı anda vizyona girmez bu tarz filmler anlam veremiyorum.