Yıl 2089… Hikayemiz İngilterenin bir köyünde başlamakta. Dünya 3 ayaklı dev robotlar olan tripodlar tarafından ele geçirilmiştir.İnsanoğlu uzaylıların varlığını kabul etmiş bir şekilde olağan yaşamlarını devam ettirmektedir. 16 yaşına ayak basan istisnasız her genç, düzenlenen bir törenle tripodlara sunulmakta ve kafalarına yerleştirilen bir çip ile esareti kabul etmektedir. Bu çip ile insanlar köleleştirilmekte ve isyan duyguları ortadan kalkmaktadır. Aileler bu duruma karşı çıkmazlar, hatta sevinmektedirler. İşte dünya bu halde iken 15 yaşındaki kahramanımız Will Parker sıranın kendisine geldiğini görünce duruma isyan eder ve kuzeni Henry’i de yanına alarak bir gece yaşadıkları köyden kaçar. Amaçları tripodların ulaşamadığı bir yer olan Beyaz Dağlar’a ulaşmak ve burada yaşayan özgür insanların arasına katılmaktır. Yolculukları sırasında aralarına sonradan ekibin mastermindı olacak olan Fransız Beanpole’u da alıp maceradan maceraya atılırlar.
Hikayemizi kısaca bu şekilde anlattıktan sonra gelelim kamera arkasına. “The Tripods” aslen John Christopher takma adı ile yazan Samuel Youd’un 3 kitaptan (“The White Mountains” 1967, “The City of Gold and Lead” 1967 ve “The Pool of Fire” 1968 ) oluşan bir çocuk romanı serisi. Daha doğrusu kıyamet sonrası bilim kurgu serisi dersek en doğrusunu söylemiş oluruz. Hikayemizde yıl 2089 olmasına rağmen modern teknolijiyi tripodlar hariç insanlarda pek göremiyoruz. insanların kıyafetleri, kullandıkları at arabaları ve gaz lambaları dikkatimizi çekiyor. Herşey sanki 19.yy başlarındaki bir dünyayı tasvirlemekte. Ancak oluşturulan ortam ve hikayenin gidişatı insanların üzerlerindeki baskıyı, tripodlar tarafından takip edildikleri hissini iyi bir şekilde bize vermekte. Önemli bir diğer nokta, yazar Samuel Youd’un bu seriyi yazarken, H. G. Wells’in 1898 yılında yazdığı dünyaca ünlü romanı “The War Of The Worlds“tan (Dünyalar Savaşı) farkında olmadan oldukça esinlendiğini açıkça ifade etmesi. Hatta J.R.R Tolkien’in “Lord Of The Rings” (Yüzüklerin Efendisi) izlerini bile görmek mümkün. Üstteki 3 kitap haricinde 1988 yılıda yazılmış olan “When The Tripods Came” adında bir kitap daha var. Bu kitapta tripodların dünyayı ele geçirmelerinin asıl nedeni ve nasıl ele geçirdikleri anlatılmakta. Ben TV dizisi ile yetinmem diyen arkadaşların 4 kitabıda okumasını tavsiye ederim. Zaten her halükarda 3. kitabı okumak mecburiyetindesiniz. Tv dizisi ile işimi hallederim diyen uyanık arkadaşlara üzücü bir haberim var. BBC harika bir uyarlama olan “The Tripods“u 2. sezon sonunda iptal etti. Dizi 2.kitabın bittiği yerde bitmekte. Hikayenin sonu sadece kitap olarak mevcut :)
BBC, Eylül 1984 – Kasım 1985 arasında “The Tripods“u yayınladı. Ülkemizde de Halit Kıvanç’ın sunduğu bir programın içinde yayınlanmakta idi. Bugün ile kıyaslayınca TRT eskiden ne kadar kaliteli dizi varsa yayınlamış hayret etmemek elde değil. BBC cumartesi günleri İngilizlerin “Tea Time Slot” dedikleri saat 17:00-17:30 arasında diziyi yayınlama kararı alıyor. Bu saat yıllar boyunca “Doctor Who“un reyting egemenliğinde geçmiş ve bütün kanalların iddialı yapımlarını yayınladığı bir zaman dilimi. BBC liderliği diğer kanallara kaptırmamak ve iddialı bir yapımla seyirciyi elinde tutmak istediğinden The Tripods’u yayınlamaya başlıyor. Yayınlamaya başlıyor ama dizi yaklaşık 15 yıl boyunca proje aşamasından bir adım ileriye geçememiş. Yapımcı Richard Bates’in projenin mükemmel olmasını istemesinden ve BBC’nin TeaTime Slot için iddialı bir yapım talebi hep ertelemelere sebep olmuş. En sonunda 1982 yılında BBC Richard Bates’e 1.kitabın uyarlanması için yeşil ışık yakmış. TV dizisinin birinci sezonunda kahramanlarımızın “Beyaz Dağlar”a ulaşması, 2. sezonda da tripodların merkezi olan “City Of Gold” a olan yolculukları anlatılmakta.
Dizi içerdiği (zamanına göre) mükemmel sayılan özel efektleri ile BBC’nin gözbebeği idi. Özellikle 2. sezonda efektler oldukça güzel. O zamana kadar böyle bir bilimkurgu yapımı BBC bünyesinde yapılmamış. “Doctor Who” ve “Blakes 7″ BBC’nin bilim kurgu hitleri idi. Tripods ilk sezon seyirci rekoru kırmasına ve ikinci sezonda da gayet iyi gitmesine rağmen BBC bir anda diziyi iptal kararı alıyor. Sebep rakip kanal ITV’de yayınlanan dizi ve yarışmaların daha az yapım bütçeleri ile reytinglerde BBC’yi yakalaması olarak gösteriliyor. Tabi dizi ekibi böyle bir karar alındığını duyunca kulaklarına inanamış. Şaka olduğunu sanmışlar. “The Tripods“un DVD’sinde yer alan ekstraların birisinde dizi ekibinden yapımcı, yönetmenler, özel efekt uzmanları ile röpörtajlar yer almakta. BBC’nin bu kararı ile ilgili olarak çok güzel açıklamalar yapıyorlar. Ayrıca dizinin özel efektleri ile ilgili olarak ilginç açıklamalarda mevcut. Örneğin özel efekt yapımında kullanılan Quantel Paintbox BBC’de iki adet bulunduğundan ve bu aletlerin sadece hava durumu sunumularında kullanılmasından bahsediliyor. Bu arada Paintbox görüntülerin üst üste bindirilmesine (Overlay) yarıyor. Dizide dış çekimler Galler bölgesinde yapılırken arka plana İsviçre Alp dağları montajlanmış. Adamlar cihazı kullanabilmek için gece gündüz yalvarıyorlarmış meteoroloji bölümüne. Geceleri gizlice dizi efektleri üzerinde çalışarak bütün prodüksiyonu gerçekleştirmişler. Bu arada yapımcı Richard Bates bölüm başına özel efektleri 60 saniye olarak kısıtlamış. Sebep bütçe ve efektlerin yapım zorluğu :D Bugün için o efektlerin çok çok daha iyisini laptoplarımızda kısa sürede rahatlıkla yapabiliyoruz. Ancak bahsedilen Paintbox teknolojisi maalesef o zaman için zaten zamanının ötesinde sayılmakta idi.
Disney 1997 yılından beri Tripods’un film haklarını elinde tutmakta. Şu anda yapım aşamasında olan ve 2012 yılında vizyona girmesi planlanan bir film projeside bulunuyor. Umarım sinema versiyonunu aynı dizisi gibi beyaz perdeye güzel aktarırlar. Başka bir “War Of The Worlds” (Dünyalar Savaşı) faciası yaşamak istemiyoruz.
Son olarak “The Tripods“u bilm kurgu ve kıyamet sonrası hikayeleri severlerin kesinlikle kaçırmaması gerektiğini belirtmek istiyorum. İster kitaplarını okuyun, isterseniz DVD’sini alın kesinlikle pişman olmayacaksınız. Belki konu biraz yavaş işlenmekte ama oluşturduğu atmosfer sizi içine mutlaka çekecektir.
Öteki Sinema için yazan: ilker Güler
![Reblog this post [with Zemanta]](https://www.otekisinema.com/wp-content/plugins/wp-fastest-cache-premium/pro/images/blank.gif)
Yazı ve bilgiler çok düzeyli ,itinalı ve ilgi çekici olmuş teşekkürler..
Hiç tarzım olmayan bir film olmasına rağmen yazıyı yazan arkadaşın detaylı anlatımı filmi benim için ilginç kıldı. ilk fırsatta dvd’sini edineceğim.
Çocukken ilk bölümünü izlediğimi hatırlıyorum(biraz tırsmıştım,evet))tripodlar insanların enselerine bir mühür vuruyorlardı sanki…
Çok güzel bir yazı.
Üniverste’de ”Bilim-kurgu” üzerine aldığım bir derste hoca bu diziden bahsetmişti bir ara hatırlıyorum.
Şu anda ağlayacak bir hissiyat içindeyim… Sonunda Tripods’u bilen, hem de iyi bilen birini bulmanın önlenemez bir his patlaması tüm bünyemi sarmış durumda. Ben kaç kişiye anlatmaya çalıştım da bu diziyi bir türlü hatırlatamadım. Halit Kıvanç dedim, geç saatte yayınlanıyor dedim, ama hekes benim gibi o saate kadar ayakta kalma lüksüne sahip değildi tabi bu dizi TVde gösterildiği zamanlarda. Dünya yıkılsa, yatmazdım ben Tripods’u seyretmeden, sonradan ilk cildini bulup okudum. Hem basitleştirilmiş Anadolu Lisesi versiyonunu, hem de orijinali… Sahip olmak istediğim nesnelerin en başında gelmektedir bu dizini Divxi, Dvdsi vesaire… Yazara da çok zevgi, saygı, minnet… Tersninja’da kullanabilir miyim bu yazıyı sayın yazar, sayın editör?
Sevgili landlord, sitemize link vererek alıntı yapabilirsiniz. Site ve yazar adını yazınızda belirtmeyi lütfen unutmayın.
Landlordum, Öteki Sinema yazarlarının ortak ruh hali bu… Çocuklukta ya da ergenlikte izlenmiş sonra başkalarının hatırlamadığı ama bir şekilde o yıllarımızı tarif eden filmleri, dizileri vb. yeniden ortaya çıkarmak, o yılları yeniden onurlandırmak…
Tripods’u ben de çok severdim. Zaten bilim kurgu adına TRT ne yayınlamışsa çok sevdim. Rahmetli babamla birlikte izlerdik mutlaka… O yüzden yazıyı okurken, babamın soyduğu meyvaları bana uzatışı bile geldi aklıma… Bir de “Uzaydan Gelenler” var dı onu hatırlar mısınız? Ay daki bir üste konuşlanmış avcılar dünyaya saldıran fırıldak gibi dönen ufo’ları avlardı.
Çok şey var daha o zamanlardan çıkarılacak… Zamanla iyice genişletiriz umarım bu külliyatı. İlker’in katılımı çok güçlü ve faydalı oldu. Biz de çok teşekkür ediyoruz.
Yazının yayınlama isteğine gelince, elbette ve melbette :)
edit: İlker, Landlord (Ege) Ters Ninja’nın kurucu editörü… Öteki’yi çok sever ve her daim destekler zaten… Tanışın kaynaşın bir an önce :)
Sevgili İlker, emin ol Ters Ninja söz konusu olduğunda bu hatırlatmaları yapmana hiç gerek yok ama sen de haklısın profesyonel geçinen medyacıların ve kimi amatör internetçilerin halihazırda bu kadar basit bir etik bir prensibi bile dikkate alacak nitelikte olmaması insanı kuşkucu yapıyor bu konularda. İçini ferah tut, Öteki ile Ters arasında “yanlış” olmaz.
Masisçim yine alt ettin beni, bir an hatırlayamadım o diziyi. Aslında o dönemde atlamış olmam mümkün değil böyle bir diziyi. Orijinal ismi UFO olan diziyi demiyorsun değil mi? Ama onlar ayda değil de yerin bilmem kaç kat dibindeki bir üsteydiler sanki…
Lordum, kafa dalgın galiba :) Masis değil Murat…
Asıl yönetim dünyada yer altında bir yerdeydi ama avcı gemiler ay2da konuşlanmıştı diye hatırlıyorum ben… Muhtemelen UFO dizisi idi bu zaten TRT’de Ufo-Uzaydan Gelenler gibi bir isimle oynamıştı.
Sanırım Leyla olarak değiştireceğim adımı. Yemin edebilirim yorumun üstünde Masis’in adını gördüğüme biliyor musun… Facebooktan ona da laf yetiştiriken demek error verdik… Diğer yandan hepimiz biriz, birimiz hepimiziz değil mi? (Ninja kıvırma taktiği / Ninjanın El Kitabı / Sayfa 46 – Paragraf 3)
Landlord Halit Kıvanç değil Orhan Boran olacak.
1988 senesinde perşembe akşamları dizinin yayınladığı Hafta Arası programını iple çekerdik. Program sonunda kısa Alfred Hitchcock uyarlamaları tarzı Alacakaranlık Kuşağı tarzı kısa filmler olurdu… Sonra bir gün bu Tripods başladı, tabii acayip sardı….10 ya da 13. bölüm bizimkiler beyaz dağlara ulaştığında ise birden bire dizi sonra erdi, daha doğrusu sona erdiğini ertesi hafta dizi yayınlanmadığında anlamamıştık idrak edemesekte… Hayal kırıklıkları sonrası internet çıktığı zaman aratmış dizinin akıbetinden haberdar olmuştum:)
Dizi hakkında sizin yorumlarınız ve değerlendirmeleri de çok başarılı buldum…
Arkadaşlar, merhaba. Benim de aradığım eski bir dizi var. Konulardan birinde geçti mi bilmiyorum, geçmişse kusuruna bakmayın lütfen.
Dizide ziyaretçiler dizisine benzeyen bir konu işleniyordu. Bu dizideki kötü uzaylılar ele geçirdiği insanların bedenlerini ele geçirip kamufle oluyorlardı. Hatta insan vücuduna girişleri kısmi olarak gösterilirdi. Orijinal hallerinde; üç uzun çirkin parmakları, sanırım uzun ince bedenleri vardı. Ele geçirdikleri beden, bir müddet sonra deforme olmaya başlar, beden değiştirmek zorunda kalırlardı. Gizli saklı köşelerde bu yaratıkların üçü sırt sırta üçgen şeklinde bir araya gelirlerdi, kraliçelerine (veya onun gibi başka bir sebepten) ayine benzer bir durumda kalırlardı, hatta bu durumdayken insanları bile farketmezlerdi.
TRT’de yayınlandığından bile emin değilim. Hatırlayanımız, bilenimiz var mıdır?
Bir de bi dizi benim aklımda var. Tripods ve visiters ı bilenler bu diziyi de hatırlamalı. Bu tripods un tüm bölümleri nerden izlenilir türkçe dublaj link site verebilecek var mı.
Benim hatırlayacağım dizinin orjinal adı the another world sanırım. Bir başka dünyaya geçiş yapan ya da düşen birisi. Bi baba ailesini mi arıyordu kızını mı. Paralel bi geçişti ama zamwn çok farklı bi zaman ve dünya eski zamanlardı sanki…