TRT zamanlarından ya da özel TV’lerin ilk yıllarından unutamadığınız bilim kurgu dizisi hangisi? Biz -Öteki Sinema olarak- çocukluğumuzdan kalma bilim kurgu dizilerini unutmadık, unutturmayacağız. Biz kendi top 10’umuzu yaptık ama dilerseniz siz de kendi çocukluğunuzu şenlendiren bilim kurgu dizilerini yorumlar kısmına ekleyebilirsiniz.
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Savaş Yıldızı Galactica / Battlestar Galactica
“Buradaki hayatın orada evrenin çok uzağında başladığına inananlar var. Bazıları, göklerin ötesinde bir yerde hâlâ hayatta kalmak için savaşan kardeş ırklar olduğuna inanır.”
Çocukluğumuzun efsane dizisi Battlestar Galactica bu cümlelerle başlar. Konusunu da bu hayat mücadelesinden alır. Yani insan ırkı ile robort ırk Cylonlar’ın savaşı. Yaşadıkları 12 gezegen, Cylon kolonileri tarafından yok edilen insanlar ağır kayıp verir. Kaçıp kurtulabilenler liderliğini Galactica gemisinin yaptığı bir uzay gemisi filosuyla uzayda yolculuğa başlar. Atalarından hep efsane gibi dinledikleri Dünya gezegenini bulmaya çalışırlar. Bu arayış sırasında da ezeli düşmanları Cylonlar peşlerini bırakmaz ve koloni savaşçıları sık sık filoyu korumak için Viper adı verilen savaş gemileriyle ana gemi Galactica’dan ayrılıp Cylonlar ile çatışmaya girer.
Battlestar Galactica 2000’li yıllarda çekilen yeniden yapımının tersine aslında bir aile dizisi olarak görülüyordu. Başrol oyuncularından Lorne Greene filo lideri Komutan Adama rolünde babacan bir karakter sergilerken filonun en iyi iki savaşçısı Richard Hatch’in canlandırdığı Yüzbaşı Apollo ve Dirk Benedict’in canlandırdığı Teğmen Starbuck iki zıt karakterdi. Apollo kurallara sadık, efendi ve ağırbaşlıyken Starbuck, çapkın, kumarbaz, puro ve içki düşkünü uçarı bir karakterdi. Birbirini tamamlayan bu karakterler arası dinamiği en güzel açıklayan cümle sanırım diziden bir replik olur: “Ben Starbuck, bu da vicdanım Apollo.”
Amerika’da ilk olarak 17 Eylül 1978 yılında ABC kanalında gösterime giren ve zamanının en pahalı yapımlarından biri olan dizi bugün hâlâ efsane olarak görülse de yayın ömrü çok uzun olmadı. İlk sezonun sonunda yüksek bütçe, düşük reyting gibi sebeplerle yayından kaldırıldı.
Bir yıl sonra çekilen ve Galactica’nın sonunda Dünya’yı buluşunu anlatan Galactica 1980, iki ana karakter Apollo ve Starbuck’tan yoksun, daha düşük bütçeli, başarısız bir yapımdı. Onun da ömrü bir sezon sürdü.
Zaman zaman dizinin Star Wars’tan esinlenerek çekildiğine dair spekülasyonlar yapıldı. İlk yayına girdiğinde Star Wars yapımcısı 20th Century Fox, 34 adet benzerlik olduğunu iddia ederek dava açtı. Battlestar Galactica yapımcısı Glen A Larson’sa projeye Star Wars’tan çok önce başladığını ve çekim öncesinde filmin prodüktörü Gary Kurtz’la görüşerek anlaştığını ve silahlardaki lazer ışınları gibi bazı efektleri kullanmamayı kabul ettiğini söyledi. Fox davayı kaybetti. Pınar Batum[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Uzay Yolu / Star Trek
Çocukluğunda Uzay Yolu seyretmemiş kimse var mıdır acaba? Varsa da gitsin kendini kumlara gömsün çünkü TV tarihinin en uzun soluklu ve diğerlerine göre bilime, fanteziden daha yakın duran bir yapımdı. Filmini, dizisini, çizgi filmini izledim, çizgi romanlarını okudum. Bana göre asıl mürettebat olan Kaptan Kirk’lü, Spock’lı, Sulu’lu, Uhura’lı, Scott’lu maceralara bayılırım!
Warp hızında seyahat etmek, mürettebatı gezegenden gezegene ışınlamak gibi fikirler her ne kadar bilimsel dursa da aslında bütçeyi düşürmek içindi, çünkü oradan oraya giden mekik sahneleri özel efekt departmanının yükünü arttırıyordu ve bu da maliyete yansıyordu. Ayrıca Gene Roddenbery’nin 50’lerde karışık ırklardan bir federasyon oluşturma fikri ırkçılığa bir başkaldırı gibi görünür ancak TV ve sinema uyarlamalarında ırkçılığın daniskası yapılırdı. Örneğin Kirk’ün baş düşmanı olan Klingonlular oldukça Asyalı ve hatta siyahi idiler. Kötüler genelde WASP olmayan tipleriyle arz-ı endam ederken bir bilim kurgu dizisinin ırkçılığı yerle yeksan ettiğini iddia etmek bana hep ayakları yere basmayan bir önerme gibi gelir.
Yine de tam donanımlı bir federasyon kruvazörüyle başka-bilinmeyen dünyalara seyahat etme fikri inanılmazdı ve her bölümü ağzım açık izlerdim. Benim favori bilim kurgu dizim, kılık değiştiren uzaylı Maya ve fevkalade bir tasarım olan Kartal / Eagle uzay aracı yüzünden hep Uzay 1999 olmuştur ancak Uzay Yolu da en az onun kadar iyiydi. TRT’de yayınlanan çizgi filmi, filmden daha çok sevdiğimi de hatırlıyorum. CGI efektlerin olmadığı bir dönemde çizerek yaratmak hayal gücünü daha az sınırlıyordu ve çok daha fazla uzay savaşı ya da yaratık görme imkanımız oluyordu. Güzeldi, iyiydi. Murat Tolga Şen[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Uzay 1999 / Space 1999
Uzay 1999 çocukluğumun unutulmaz dizilerinin belki de başında gelir. Kaptan König, Dr. Helena, dilediği yaşam formuna bürünebilen Maya, korkusuz pilot Teğmen Kartır, asla unutamayacağım Kartal ismi verilen uzay gemileri ve tabii ki Ay Üssü Alfa gibi dizinin omurgasını oluşturan ana başlıklar, çocukluğunu yetmişlerin sonunda yaşamış olanların, diziyi net olarak hatırlamasalar bile, hatırlarına birkaç anı ya da görüntü getirmekte çok zorlanmayacaktır.
Her biri 24 bölümden oluşan iki sezonluk ömre sahip İngiltere yapımı kült dizi Space 1999, ilk olarak İngiliz ITV kanalında 1975 ile 1977 yılları arasında gösterildi. Bölümlerin her biri yaklaşık 50 dakika sürüyordu.
“1999 senesinde geçen dizi, Ay Üssü Alfa (Moonbase Alpha) ismi verilen, Ay’ın yüzeyine kurulu bilimsel araştırma merkezinde görevli personelin başından geçenleri anlatır. Ay’ın karanlık tarafı, Dünya’dan gelen nükleer atıkların depolanması için kullanılmaktadır. Nedeni belirlenemeyen bir sebepten dolayı nükleer atıkların depolandığı bölümde büyük bir patlama yaşanır. Bu patlama sonucu Ay, Dünya’nın yörüngesinden çıkar ve hızla uzayın derinliklerine doğru hareket etmeye başlar. Ay’ın üzerinde mahsur kalan 300’den fazla personel, sonu belirsiz bu yolculuk esnasında yeni gezegenler, yeni uygarlıklar ve yeni yaşam formları ile karşılaşır.”
Uzay 1999’un ilk sezonu ülkemizde dönemin tek kanalı TRT’de orijinali ile hemen hemen aynı zamanlarda 1975 ile 1976 yılları arasında, ikinci sezon ise biraz gecikmeyle 1977 ile 1980 yılları arasında gösterildi. Kaptan John Koenig (Martin Landau), Doktor Helena Russell (Barbara Bain), Teğmen Alan Carter (Nick Tate) ve bilim subayı Maya (Catherine Schell) dizinin öne çıkan karakterleriydi. Özellikle Kartal (Eagle) ismi verilen uzay gemileri ve Böcek (Moon Buggy) ismi verilen yer taşıtları ile çocuk aklımızı başımızdan alan dizideki ‘U’ şeklindeki silahlar ve ucundaki minik ekran ile görüntülü konuşma sağlayan telsizler de unutulmazdır. Murat Kızılca[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
25. Yüzyıl / Buck Rogers
1987 yılında Nasa tarafından uzaya gönderilen Kaptan William ‘Buck’ Rogers, mekiği yörünge dışına çıkan bir meteorla yaşadığı bir kaza sonucu Ranger 3 isimli aracının içerisinde donar ve 25. yüzyılda uyanır. 500 yıl uyuyan kahramanımızın geldiği dünya ile 25. Yüzyıl arasında büyük farklar vardır. Büyük bir nükleer felaket yaşayan dünya değişmiştir. Buck Rogers özellikle pratik düşünme, savaşçılık, insiyatif alma gibi konularda problem çözen bir kahraman olarak öne çikar ki zaten nükleer savaş sonrası pasifleşen 25. Yüzyıl insanlarından farklıdır da. Bazı konularda göreceli olarak daha üstün olan Buck Rogers kendisini de önemli bir savaşçı olarak kabul ettirir.
Tabi ben Buck Rogers diyorum ama bu yazı fikri ortaya atılmış olmasa dizinin Türkiye’de sadece 25. Yüzyıl adı ile yayınlandığını hatırlamayacaktım. TV’de izlediğimden beri dizinin adı Buck Rogers olarak aklımda kalmış. Burada kuşkusuz Gil Gerard’ın yeniden canlandırdığı Buck Rogers’ın önemli bir yeri var. Zaten o yıllarda iki kahramanım vardı; birisi Galactica’dan Starbuck, diğeri de Buck Rogers.
20’li yılların sonunda ortaya çıkan Buck Rogers’ın ekrandaki ilk macerası bu dizi ile olmamıştı ama 2 sezon süren bu dizinin 80’li yıllarda bizim jenerasyon üzerinde etki bıraktığını söyleyebiliriz. Her zaman pozitif bir havada süren dizi, kahramanımız dışında iki güzel ve gözüpek savaşçı kadın (Yüzbaşı Wilma ve Prenses Ardala), bili bidi diyen konuşan akıllı bıdık Twiki, büyük bir CD çaları andıran ve Twiki sayesinde mobil hale gelebilen Dr. Teopolis, her zaman iyi Dr. Elias ile maceradan maceraya koşan Buck Rogers çevresinde dönüyor.
Dizideki vamp karakter Prenses Ardala olmasına rağmen Yüzbaşı Wilma’yı canlandıran Erin Gray’in daha fazla hayranı olduğunu ve beğenildiğini söyleyebiliriz. Dizi ilk sezondaki naif ve çocuksu havasını ikinci sezonda değiştirmişti. Özellikle diziye dahil olan Hawk karakteri ve vampir temalı bölümler ile biz bilim kurgu sevenleri daha memnun etmiş olmasına rağmen dizinin ikinci sezonu Amerika’da kısa sürmüş ve dizi iptal edilmişti. Aynı Uzay Yolu ve Galactica gibi bu güzel dizinin de ömrü kısa olmuştu. Utku Uluer[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Ziyaretçiler / Visitors (V)
Çocukken TRT başına kitlenenlerin, insanın içinin dışının bir olduğuna dair inancını yıkan V, korka korka kenardan baktığım, ama kendimi izlemekten bir türlü alıkoyamadığım bir diziydi. Ailemin “yasaklar” listesinde bulunan Visitors’taki en büyük ilgim, hemen herkesinki gibi Kumandan Diana’ya yönelikti. Kendisinin, fettan bakışlarıyla özdeşleşen kırmızı kıyafetiyle koca bir sıçanı mideye indirişini yıllarca unutamadım. Öyle ki çenesinin aldığı o korkunç hâl, Milla Jovovich’in başrolde olduğu The Fourth Kind (2009) filminde de karşıma çıkınca, herkesin gülmekten bertaraf olduğu o sahnede ben korkudan gözlerimi kapadım. Küçük yaşlarda izlenen şeylerin, bilinçaltındaki etkisi bulduğu ilk fırsatta gün ışığına çıkıyor işte…
Bugün baktığımda Syfy ayarında bir bilimkurgu gibi gelen V, o zaman için en baba korku filminden daha ürkütücüydü benim için. Jeneriğin başında beliren kırmızı V harfi, o dehşetengiz müzikle birleşince retinama kazınan bir korku ikonu gibi kalakalırdı gözümün önünde. Zaten 80’lerin electro-analog synthesizer’larından çıkan o benzersiz melodilerin çocukluğumda açtığı izler derindir; Visitors’ın jeneriği olsun, Terminator’ın takip sahnesi olsun… O nedenle Jane Badler’ın kötü katın cazibesinde destan yazdığı V, bilimkurgu olduğu kadar “korku” ve “gerilim” dizisidir benim için. Kendisinden sonraki dönemde gelen iki garabet; Clementine (çizgi film) ve Sıcağı Sıcağına (reality show) ile birlikte, 0-12 yaş dönemi korku üçlememin bir ayağını oluşturur.
2009’da ABC tarafından yeniden yapılan V’nin tutmamasının en büyük nedeni, bu korku / gerilim hissiyatından zerre kadar pay almamış olmasıydı bence. Bir Diana klonu olan Anna rolündeki Morena Baccarin ürkütücü değil, sevimli geliyordu. Ayrıca dönemine göre muhteşem özel efektler barındıran orijinal V’ye kıyasla, görsel efekt alanında da oldukça zayıf kalıyordu. Sonlara doğru biraz toparlama eğilimine girdiyse de, Amerikan izleyicisi, kendileri için de bir kült olan V’nin mirasına layık olmayan bu diziye, sadece iki sezon şans verdi. Yayınlandığı dönemde, Cumhuriyetçi / Demokrat allegorisi polemiklerine epey malzeme edilen bu bilimkurgu kültünü, izlemediyseniz mutlaka seyretmelisiniz. Eğer çocukken izleyenlerden ve hayal meyal hatırlayanlardansanız, o zaman ikinci defa izlemek için düşünmenizi öneriyorum. Çünkü bu tarz yapımlar, ne kadar gönül bağınız olsa da, yetişkinlikte izlendiğinde bir daha eski tadıyla hatırlanmıyor.
Yine de herkese iyi seyirler! Bilge Emel Çınar[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Atlantisten Gelen Adam / The Man from Atlantis
Uzayda geçmeyen ama denizler altını uzaymış gibi algılamama yol açan bilim kurgu dizisidir. Başrolünde Dallas’ın Bobby’si olarak tanıdığımız Patrick Duffy oynardı. Denizdeyken 10 kaplan gücünde olan ve parmak aralarındaki perdeler (Ördeklerinki gibi) sayesinde yunus gibi yüzen kahramanımız maceradan maceraya atlardı.
Yamalı bohça gibi bir senaryosu vardı, daha doğrusu garantili bir TV işi olsun diye tutmuş fikirlerden yola çıkmıştı. Kripton’dan kurtulan son kişi olan Jor-El misali, batık şehir Atlantis’ten kurtulan tek insan olan Mark Harris’in etrafında dönerdi. Kahramanımız sudayken normal bir insandan çok daha güçlüydü ve uzun süre derin denizlerde gezinebiliyordu. Suyun dışında da yaşıyordu ancak güçleri giderek azalıyordu. Yayınlanan bölümlerin bazılarında, bundan habersiz kötü adamların kafasını suya sokarak işkence etmişliği, karşılığında da bir ton dayak yemişliği mevcuttur.
Dizi beğenilmesine rağmen yapım maliyetlerinden ve hikayenin sünmesinden kaynaklı olarak 17 bölüm yayınlandı. Patrick Duffy’nin role seçilmesi de biraz ilginç, seçmeler için görüşmeye gittiğinde kendisinden yüzmesi istenmiş ancak yanında mayo olmadığı için iç çamaşırıyla atlamış havuza, rolü de kapmış tabi. Bir de Mark Harris olabilmek için bütün vücut kıllarını traş ediyor ve neden böyle yapıyorsun diye soranlara “tanıdığım bütün iyi yüzücüler öyle yapıyor, olay bu demek ki” diyormuş.
Atlantis’ten Gelen Adam TRT’de 1985-86 yıllarında sadece 13 bölümü gösterilen (yarım bırakılan) bir dizi olsa da özellikle kürelerden oluşan denizaltı maketiyle çocukların akıllarında epey yer etmiş bir yapımdır. Dizi, Çin Halk Cumhuriyeti tarafından da gösterilen ilk Amerikan bilim kurgu serisidir. ABD’de gösterimi sona erdikten sonra Bobby Ewing olarak Dallas dizisine dahil olan Patrick Duffy, denizatlarıyla (bir bölümde çift başlı-insan ayaklı bir denizatı ile savaşmakta) olan yakınlığına bildiğimiz atlarla devam etmiştir. Atını seven bir insandır. Murat Tolga Şen[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Logan’ın Kaçışı / Logan’s Run
Ne zaman izlediğimi hayal meyal hatırladığım bir dizidir. Video’da filmi izlemeden önce dizisini TV’de izlediğimi hatırlıyorum. Logan’s Run filmi izlediğim zaman beni etkilemişti. Sonra video kasetler ve internet sayesinde film ve diziyi daha iyi anladım.
Logan’s Run, gençlerin en fazla 30 yaşına kadar hayatta kaldığı, 23. yüzyilda geçen, ütopik bir toplumu anlatan bir filmdi. Tamamı genç ve göreceli olarak verimli olan bu insanların yaşadığı toplum modelinin gerçekte arkasında yaşananları anlatan bir modern toplum eleştirisi olan filme nazaran dizisi daha naif ve şen şakraktı. Tabi burada filmdeki Micheal York’un varlığının da fark yarattığı gerçeği var.
’76 yılı yapımı filmde oldukça siyasi bir havada olan Logan ve Jessica’nın ilişkisi, ’77 yapımı dizide daha farklı bir tarafa gitmiş. Bir de özellikle ütopik gibi gösterip distopik bir yerden vuran Logan’ın Kaçışı filminin dizi versiyonunda gezelim görelim ögrenelim şeklinde gelişmesi de sanırım dizinin önemli bir kült dizi olmasının önüne geçmiş. Tabi bu diziyi sevmemi engelleyen bir durum değil ama ister istemez başka bir yere koyuyorum.
Öte yandan Logan’ın Kaçışı hakkı yenmiş bir dizi. Günümüze kadar iyice temizlenip elden geçirilmiş DVD versiyonunun piyasaya çıkmamış olması (piayasadaki DVD’sinin hali pek içaçıcı değildi) ve/veya oyuncaklarının günümüzde koleksiyonerler tarafından aranıyor olmaması üzücü.
Dizide hikayeye katılmış android Rem ve Logan’ın umutsuzca aradığı sığınak/tapınak ve yol boyunca karşılaştıkları onlarca farklı toplum ile filme göre oldukça farklı bir havası var. Dünyada başka toplulukların ve uzaylıların olması nedeniyle de distopik bir hikayedense farklı bir gelecek inşa etmişler.
Dizinin sevdiğim yanlarından bir diğeri ise güneş enerjisi ile çalışan arabalar gibi ilginç ve teknolojik pek çok oyuncağa dizide yer verilmesi, kahramanlarımızı amansızca takip eden Francis’in çelişki dolu takip serüvenleri ve yaratılan yeni ırkların çeşitliliği. Francis’in bu kadar çok yaşlı insanla karşılaşması ve farklı bir dünya görmesine rağmen inadına takip etmesi ise dizide cevaplanmayan bir soru olarak kalmıştı ama o açığı sonlara doğru kapatan dizi de Francis gücün aydınlık tarafına geçemeden dizinin yayın hayatı uzun sürmemiş ve 14 bölümden sonra ekranlara veda etmişti. Utku Uluer[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Kaptan Power / Captain Power and the Soldiers of the Future
“Yıl 2147. İnsanlık makineler ile yaptığı “Metal Savaşı” nı kaybetmiş, geriye kalan bir avuç insanda Bio-Dread’lere av olmamak için saklanmaktadır. Bio-Dread’ler yakaladıkları insanları dijitize denen bir tür öldürme tekniği ile dünya üzerinden kaldırmaktadırlar. Kötülerin yani makinelerin başında Lord Dread ve onun karşısında baş kahramanımız Captain Jonathan Power ve ekibi insanlık adına son kaleyi temsil etmekte direnmektedirler.”
Dizimizin kısaca özeti bu. Önem açısından bahsedecek olursak ilk bilgisayar destekli 3d efektlerin, modellerin kullanıldığı dizilerden birisidir Captain Power. Ayrıca o dönemlerde çocukların dizi ile interaktif etkileşimde olması için ünlü oyuncak üreticisi Mattel tarafından dizi için özel oyuncak silahlar satılmış, genç beyinleri TV karşında ateş ettirmişler. Anlayacağınız 80’lerin deli pazarlama tekniklerini sonuna kadar kullanmışlar :) Konu ile ilgili Youtube’ ta ilgili birkaç video mevcut.
Bir diğer önemli nokta ise efsane bilim kurgu dizilerinden “Babylon 5″ın yaratıcısı J. Michael Straczynski’nin Captain Power’ın birçok bölümünün senaryosunu yazmış olmasıdır. JMS yine 1988-89 yıllarında yayınlanmış olan dizinin çizgi romanına da birçok şekilde katkıda bulunmuştur.
Bugün geriye dönüp baktığımızda konusu, animasyonları ve modelleri gözümüze çok basit gelebilir. Ancak o dönemin 8-9 yaşındaki çocukları için dehşet zevkli, her bölümü ayrı bir maceradır Captain Power. Star1’den Allah razı olsun diyerek klavyeyi terk ediyorum. İlker Güler[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Zamanın Ötesinden / Quantum Leap
Quantum Leap, Türkçe adı ile Zamanın Ötesinden, ’70 sonları, ’80 başı doğumluların unutamadığı güzide bilim kurgu dizilerinden biridir. Türkiye’de Star’ın ilk zamanlarında yayınlanan dizi 89-95 arasında tam 5 sezon sürer.
New Mexico’da devletin bir zaman yolculuğu projesinde çalışan kuantum bilimci Dr. Sam Beckett (Scott Bakula) deney sırasında zamanda kaybolur ve her bölümde farklı bir kişinin kimliğine bürünerek onun yapamadığı “şey”i yaparak kurtulmaya çalışır. Bu yolculuğunda ise kendi zamanı ile tek bağı hologram olarak ortaya çıkan elinde garip aleti ile (daha sonra buna palm diyeceğiz) ona yardımcı olan Al Calavicci (Dean Stockwell)’dir. Her bölümde farklı bir karaktere bürünen Sam, yeri gelir bir kadın olur, yeri gelir bir hayvan olur. Her bölümün sonunda işleri halledip bir başka insanın vücudunda ve bir başka zamanda kendini bulur. Bence gelmiş geçmiş en akıllıca zaman yolculuğu dizisidir. Masis Üşenmez[/box]
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Blake’in Yedilisi / Blake’s Seven
Çocukken BBC dizilerinden (Doctor Who dahil olmak üzere) nefret ederdim. Bir odada çekilmiş gibiydiler ve Amerikalı rakiplerine göre zavallıca efektler içeriyorlardı. Çocuk hayalgücüm bile yutmuyordu bu numaraları…
TRT, Uzaydan Gelenler (U.F.O) bitince yerine bilim kurgu dizisi olarak Blake’in Yedilisi’ni koyduğunda nefret etmiştim. İlk birkaç bölüm boyunca da bu duygumu korudum ancak ilerledikçe giderek karanlıklaşan hikayesiyle ilgimi çekmeyi ve unutamadığım dizilerden biri olmayı başardı. Özellikle kahramanları gözünü kırpmadan harcaması (Game of Thrones misali) alışık olmadığım bir şeydi. Filmde kullanılan dev lazer silahı, 007: Altın Tabancalı Adam (1974) filminde kullanılan silahtır. Madem yaptık, boşa gitmesin demişler…
Bu da 70’lerin sonunda Star Wars rüzgarıyla çekilmiş bilim kurgu dizilerinden biriydi ama biz 7-8 yıllık gecikme ile izleyebildik. TRT 80’lerin ortasında bu dizinin sadece 13 bölümünü gösterdi, halbuki dizi tam 4 sezon ve 52 bölüm devam etmişti. Bizim bıraktığımız yerde yani 13. Bölümün sonunda Blake’in uzay gemisi Liberator (Kurtarıcı) infilak ediyor ve ekibi kaybediyorduk ama dizi yabancı diyarlarda devam ettiği için ekip yoluna devam ediyordu, biz öyle sanmıştık. Anti kahramanlardan oluşan bir ekibin yasal güçlerden kaçışını izletmek “anarşik” gelmiş olabilir, bilemiyorum. O yılların devlet televizyonu kafasından her şey beklenir. Murat Tolga Şen[/box]
Bu bir Öteki Sinema yazarları imece çalışmasıdır. Katılan yazarlar: Murat Tolga Şen, Murat Kızılca, Masis Üşenmez, Utku Uluer, İlker Güler, Pınar Batum, Bilge Emel Çınar
25.Yüzyıl / Buck Rogers’ta Şahin diye bir karakter vardı. Buck Rogers kusura bakmasın ama esas kahramanım oydu :) Gemisine hastaydım.
Hawk iste :) zaten dizi Sahinin konuya girmesiyle ciddi bir hal aldi :)
Uzayda sürekli birinden ya da birilerinden kaçan bir aile vardı,yıllar sonra müziğinden buldum.Çocuk aklımla bir tek müziği ve müzisyeni Sylvester Levay kalmış aklımda.Dizinin ismi OTHERWORLD-1985.
Ayrıca kıvırcık saçlı bir çocukla,bir adam zamanda yolculuk yapıyorlardı,onnimi,omnimi pusula benzeribir aletle yaparlardı bu yolculuğu.Yıllar sonra bu diziyi John Eric Hexum u yutupda araken buldum.Aslında aradığım dizi Gizli Görevli ydi-COVER UP-meğer bu zamanda yolculuk dizisinde de John abi-rahmetli-oynuyormuş.Dizinin adı VOYAGERS.
Ahaha bir de Red Dwarf vardı :))
Uzaylı Zekiye’yi atlamışsınız kardeş. En fantastiği oydu…
2000 lerin Battlestar Galactica sını izlemeye sadece birkaç bölüm dayanabildim.Orijinalinin masumiyetinden eser yok…36 sene geçmiş olmasına rağmen halen daha orijinal dizinin fanları biraraya gelip oyuncuları ile irdelemelerde bulunup anıları tazeliyorlar.Müthiş bir şey…Günümüz ergenlerinin bunu bilmemesi büyük eksiklik bence…
Yeni Battlestar Galactica iyi bir remake bence so say we all
Battlestar Galactica, orijinalini aksiyon, hele de felsefe olarak katbekat aşmış, tüm zamanların en iyi dizilerinden biridir (sadece bilim kurgu değil).
Zaman Tüneli’ni atlamışsınız. Bence o da son derece iyi bir bilim kurgu idi zamanında…
asıl konu bunları tekrar nasıl izleyeceğiz..?
efsane biilimkurgu diziler denince akla gelenler; Battlestar Galactica, Star Trek, Visitors…Ama bunlar dışında Stargate ve özelikle İngiliz dizisi olmasına rağmen en uzun soluklu dizi olan ve hala devam eden Doctor Who’yu da es geçmek büyük haksızlık olur.
yıllardır aradıgım ıkı dızı vardır sayende bır tanesını buldum captan power mıs bırı
bır dıgerıde adamların kafası salam gıbıydı erkeklerıde hamıle kalıyordu felan onun adınıda bılıyormusunuz
felaket filmleri yapımcısı ırwın allen’in (o yıllarda bilmiyorduk tabi) 70’lerde yayınlanmış the tıme tunnel’i vardı.uzay yolu zamanları trt tamamını yayınlamıştı.
Arkadaşlar benim aradığım bir dizi var onu bana bulabilrmisiniz ismini unuttum salonlar diye. Kötü bit uzaylılar vardı sadece onu hatırlıyorum tam tarihini hatırlamıyorum. Sanırım bu dizi 80 90larda yayınlanıyordu bana bulabilirmisiniz mail adresim muratuzunray@gmail.com adresine yollayın. Lütven
Murat Bey, “lütven” deseniz bile maile servis yapmıyoruz. Cevabı buraya yazalım; bilimkurgu filmleri-dizileri kötü uzaylılardan geçilmiyor ama “salonlar” demenizden onların Saylon (Cylon) olduğu kanaatine vardık ve Saylonların ortalığı dağıttığı dizinin adı, Savaş Yıldızı Galactica (Battlestar Galactica). Bu diziyi arayıp bulamamanıza da ayrıca şaşırdık. Çünkü oldukça popüler ve bu yazının da başında o dizi var.
Keşke sayı 11 olsa ve de İngiliz dizisi UFO da bu listede olsaydı. Teşekkürler.
slm arakadaşlar bende 80 ler 90larda yayınlan yabancı uzaydan gelen 2 kardeşin maceralarını anlatıyordu bi arabanın üstünde tv ile aileriyle bağlatıya geçiyolardı adını hatırlayan arkadaşlar varmı
Robin Williams ‘ ın bilim kurgu -komedi diziside unutulmasın.
Mork&mindy . Komik bir uzaylıyı canlandırıyordu. Hatırladığım kadarı ile yumurta benzeri bir uzay gemisi vardı ve dünyaya uyum sağlayamadığı için başına komik olaylar geliyordu.
Herkese merhaba, Benimde aradigim ancak bir turlu bulamadigim TRT de yayinlanan bir bilim kurgu dizisi vardi . TRT ye mail dahi yolladim ancak arsivlerinde bahsettigim dizi olmadigi yaniti geldi. sonra ben acaba kanali mi yanlis hatirliyorum diye dusundum. 89 ile 94 arasinda ancak tam tarih emin degilim. dizi hep kirmizi bir itfaiye araci olan bir cizgifilmin hemen ardindan yayinlanirdi. Bir kiz ve kardesi baska bir zamandan geliyorlardi. Kizin adi Alana diye telafuz ediliyordu. Baslarina bir tac takip nesleri oynatiyor yaralilari iyilestiriyorlardi. Eskilerde izlemis oldugumuz bu diziler sanirim cok iz birakmis. Hatirlayaniniz olur ise cok minnettar olurum. Tesekkurler
Dünyalar Savaşı’nın bir uyarlaması olan “Tripods” isimli bir dizi de vardı, yanılmıyorsam Pazar akşamları yayınlanıyordu, o da epey ürkütücü idi.
Bu arada Krypton’dan son kurtulan Jor-El değil oğlu Kal-El’dir (Bkz: Murat Tolga Şen : Atlantisten Gelen Adam yorumu).
Haluk Bey merhaba; Öteki Sinema’da Tripods hakkında şöyle bir inceleme de bulunmakta, linkini buraya ekliyorum. Sevgiyle.
https://www.otekisinema.com/tripods-1984-1985/
İlginiz için çok teşekkür ederim Murat Bey. Saygılarımla
Bilim kurguda İngilizler Amerikalılardan iyiydi.Çünkü hem Uzay 1999 hem de Blakes Seven efekt ve dekorların göreceli daha kötü olmasına rağmen sağlam konuları barındırırdı.Ve bugün için garip ama izleyenleri düşündürürdü.Blakein rol arkadaşlarından ikisi Vila ve Kalli ydi. UFO 1980-1981 arasında Cuma akşamları yayınlanırdı.Bilim kurgu açısından iki dizi daha var.Zamanda yolculuk konusuyla ilgili.1977-1978 gibi yayınlanan Zaman Tünelki ve 1982 de yayınlanan Zaman Yolcuları.İkinci filmin başrolünde yakışıklı John Eric Hexum vardı ve dizinin bir sahne çekiminde öldüğü için dizi gerçek hayatta bitirilmişti.Benim aklıma 1989 da 3.kanal yayına başladığında yayınlanan Patrick Mc Goohan ın Prisoner Mahkum filmi de geliyor.Distopik bir dünya filmiydi.Bilim kurgu içinde değerlendirilebilecek örnekleri vardı. Savaş Yıldızı Galactica da bayan oyuncu Anna Lochart ı da anmadan geçemeyeceğim.Şimdiki dizlerde efekt ve dekor mükemmel .Küçük bir sorun var.Senaryo…
Yukarıdaki yoruma bir ek..Logans Run bizim kuşağı en çok etkileyen dizlerden biridir.Sinema filminde Michael York ve Charlienin en güzel meleği Jill i oynayan Farah Fawceet i görüyoruz.Dizisinde oynayan kişi Gregory Harrison dur ve Michael York dan daha iyi bir Logandır.Bu dizideki Rem adlı robot karakterini oynayan İngiliz oyuncu Donald Moffat geçen ay ölmüştür.Loganın Kaçışı 1970lerde bugüne ışık tutar.Tamamen din baskısı altındaki bir gelecek toplumu ve vaadedilen bir cennet kavramı.Diziyi o yıllarda hep aksiyon olarak izledik yaşımız küçüktü.Meğer dünyanın en ağır felesefesini, yapıyormuş.2019 Türkiyesinde hiç bir kanalın gösteremeyeceği kadar cesur görüşleri olan bir dizidir.Son olarak 6 Milyon Dolarlık Adam ve Lee Majors tv de gösterilen ilk süper kahramandır.Farah Fawceet majorsla o dönemde evliydi.Hey gidi günler hey.5 yıldır tv seyretmeyen biri olarak 70leri özlüyorum.
adamların kafası salam gıbıydı erkeklerıde hamıle kalıyordu felan onun adınıda bılıyormusunuz
aklımda iki dizi var ama isimleri aklıma gelmiyor ilki zamanda yolculuk yapan (zaman kapsülü denen bir alet ile) bir kız (adı alana gibi bir şeydi) ve karşısında zaman kapısı denen bir alet ile yolculuk yapan bir adam (bir de yardımcısı vardı.)
ikinci dizi de galiba adı force gibi bir şeydi. bir yapay zeka ekranda yüzü görülüp konuşabiliyordu. ve motorsiklet kullanan ve silah ekipmanları ve zırhı ile ön plana çıkan bir savaşçı robotik bir hali vardı. hatırladıklarım bu kadar. siz isimlerini biliyor musunuz?
Erdal Bey merhaba; ilk sorduğunuz dizinin Avustralya yapımı “The Girl from Tomorrow” olması lazım. Türkiye’de “Yarınlardan Gelen Kız” adıyla TRT’de yayınlanmıştı. İkinci sorduğunuz dizi de büyük ihtimalle ABD yapımı “Super Force” olmalı.
TRT’de yayınlanan İngiliz yapımı olan bir bilim kurgu dizisi vardı.dunyaya kuyruklu yıldız çarpıyor yada çok yakinindan geçiyordu.sonrasinda kimi insanlar kör oluyordu ve ayçiçeği tarzı bitki canavar tarzı yaratıklar vardı.ismini hatirlayaniz varsa lütfen yazarmisiniz.
TRT de cocuk iken bir bir bilim kurku dizisi izlemistim 88-89 belkide 90 olabilir. hipnotize edilmis bir karakter vardi ismi yanlis hatirlamiyorsam Diana idi, bir gemi yada yer istayonu ile ya 3000 bin yilina gidiyorlar yada 3000 bin yilindalar ve universe yavas yavas yok oluyordu ve sira onlara dogru geliyordu, universin yok olmasini isteyen her ne ise bu isi cozecek olan diana karakterini hipnotize edip robot gibi birsey yapmisti onu kendine getirmeye calisiyorlardi. zaman makinesi gibi birsey de vardi yanlis hatirlamiyorsam. bu minvalde bir dizi yada film izleyen varmi? ben misafirlige gittigim bir yerde izlemistim sonunu hep cocuklugumdan beri merak ediyorum. trt1 yada trt2 de ogle vakti gosterimde idi.
1990 ların başında show tv de izlediğim bir dizi vardı. Ormanlık alanda, yanlış hatırlamıyorsam kırmızı bir uzay gemisine benzer bir şeyde, dev insanlardan kaçan küçük insanlar vardı. Devler de bu küçük insanları yakalamaya çalışıyorlardı. Hayal meyal hatırlıyorum. O kadar aramama rağmen dizinin ismini bir türlü bulamadım.
ben bir film arıyorum , 87-89 arasında TRT de yayınlanmıştı bir astronot uzayda iken güneş patlamasına mağruz kalıp dünyaya dönüyordu ve ne zaman güneşe baktığında çok güçlü oluyordu, filmin ortasından sonra izleyememiştim çünkü annem ekmek almaya göndermişti:) malum tekrar izlemek gibi bir durumun olmadığı çağdaydık . filmi bilen biri varsa eğer çok sevinirim
Aradığınız, 1986 yapımı bir TV filmi olan Northstar olabilir.
https://www.imdb.com/title/tt0091650/?ref_=tt_urv
Benim ismini hatırlamadığım, en az 8 yıl önce izlediğim bir mini dizi vardı. Aklımdan çıkmıyor fakat eşim de ben de bir türlü bulamıyoruz o diziyi. Ay gibi beyaz bir gezegen vardı gökyüzünde. İnsanlar acaip bir kasabada yaşıyorlardı. Sanırım 3 bölümlüktü. Son bölümde yerde oluşan çukurlara insanlar düşüp çekiliyordu ve orda yaşayanların bilinçler olduğu, bilgisayar başında onları yönetenler kontrol sahibi olanlar olduğu anlaşılıyordu o gezegen görüntüleri , kasaba falan çok ürkütücüydü bilinçaltıma yerleşmiş fakat bulamıyorum işte:(
merhaba, kediyi merak öldürür, inşallah biri yardım eder de merak etmekten çatlamam.
90’lı yıllarda seyrettiğim bir diziydi, uzaylı çok güzel bir kadın var ve düşünceleri okuyor, bir de (insan olan) erkek polis vardı, aralarında komik diyaloglar gelişiyordu, ismini bilemedim.
Merhaba Murat Bey, çok fazla ipucu vermemişsiniz ama aradığınız dizi Alien Nation olmalı. Aşağıdaki linke tıklayarak dizinin Öteki Sinema’daki incelemesine ulaşabilirsiniz.
otekisinema.com/alien-nation-1989-1990/
Ya bir dizi vardı kız uzaylıdı galba tacı vardı arnına takıyordu o dızıyı bulamıyorum hiç bir yerde yardımcı olursanız cok sevınırım
Sevde hanım sorduğunuz dizi yarınlardan gelen kız.
Aklıma takılan bir dizi vardı yorumlarda buldum teşkkürler slien nation
Kimse Starman dizisini sormamış. uzaydan gelen baba oğluyla seyegat ediyordu elinde mavi ışık saçan bir bilya vardı
Fatih bey(1 nisan tarihli mesaj)
Sorduğunuz dizinin orjinal adı The day of the trifids 1984 yapım BBC dizisiymiş. Bitkilerden epey korkmuştum o yıllarda izlediğimde
İyi günler…
Yaa sayenizde yıllarca adını düşündüğüm ama bir türlü bulamadığım diziyi buldummm zamanın ötesinde
Çok teşekkürler
Sevgili Kenan Demir,
2014 yılında yazdığınız yorum sayesinde 10 yaşımda izlediğim unutamadığım nerdeyse 25 yıldır arayıpta bulamadığım o diziyi bulmamı sağladığınız için size sonsuz minnettarım. Diziye dair hatırladığım şeyler, bir aile vardı, sürekli yer değiştiriyorlardı ve ellerinde bir kristal parça vardı hem koruyorlardı. Nihayet bugün o dizinin Otherworld olduğunu sayenizde öğrenmiş oldum. Çok yaşayın
Şahin’in bi karısı vardı, Şahiiiiiin diye bağırdı mı atmosferin dışından duyardı, evet, Şahin’i hatırlıyorum.
80 sonları civarı diye hatırlıyorum. Yunan kanalında seyretmistim bilim kurgu dizisi. Ada gibi bir yer insanlara isim yerine numara veriliyordu. Kaçmaya çalışıyorlardı. Galiba robot ve teknolojik aletler vardı. Bir türlü bulamadım çocukluktan kalma bir anı oldu. Biliyorsanız çok mutlu olurum. Teşekkürler
Uuuğuu uuuğuu diye ses çıkaran bir uzayli filmi vardı.
Uzaylı insan formunda değil, bir göze girdapa benzer bir hayalet benzeri bir şeydi.
İnsanların beynine girip ele geçiriyordu sanırım
80’lerin ortasıydi sanırım, TRT’de yayınlanmış bir sinema filmiydi. Dizi degildi. Filmin ortasından daldığım belki de sonuna denk geldiğim için tam hatırlamıyorum da o gün çok korktuğumu hatırlıyorum.
Chatgpt’ye de sormama ragmen bir türlü bulamadim. Neydi bu film? Benim gibi korkan var mıydı? :D