2012 → HOLY MOTORS (Leos Carax)
O kadar şanslıyım ki, böyle bir sinema şaheserini sinemada salonunda tek başıma izlemek nasip oldu. İstanbul’da, Beyoğlu Fitaş Sineması’nda aynı seansta sadece iki kişiydik. Diğer arkadaş on dakika kadar sonra çıkmaya karar verdi ve yaklaşıp “abi kusura bakma ben çıkıyorum” dedi. İyi giyimli, diksiyonu düzgün, genç bir delikanlıydı. Hâlbuki film, onun filmden çıkıp döndüğü dünyayı anlatıyordu, onu anlatıyordu. Yok efendim tarihsel bilmem ne kurumları deyip yücelttiğimiz derme çatma iskeleler üzerine inşa edilmiş, hepimizin her duruma göre yeni bir role bürünmek zorunda kaldığı ve bedeli ne olursa olsun, o rolün gerektirdiği şeyleri yerine getirdiğimiz, hiçbir kadim değere sahip çıkılmayan, alçakça dizayn edilmiş devasa bir tiyatrodur artık “modern” yaşam.
Leos Carax elindeki anahtarı yani sanatını kullanarak, kent hayatında ve özellikle iş yaşamında bize çizilen rollerde çürüttüğümüz hayatımızı ve rollerimiz nedeniyle kararttığımız yaşamları (en başta Oscar’ın kızı ve yaraladığı rakibi) bize bir ayna tutarak gösteriyor. “Tokyo!”nun (2008) sadece imparatorluk ailesini simgeleyen krizantemlerini yiyen Merde’sini yeniden gördüğümden midir, filmin ortasındaki o olağanüstü müzikal sahneden midir (akordiyonla çalınan “Let My Baby Ride”), Denis Lavant’ın eşi menendi olmayan tüyler ürpertici performansından mıdır, yoksa iş yaşamındayken şahit olduğum binbir çeşit alçaklığı devasa metaforlarla birebir peliküle aktardığın mıdır nedir, tüm hayatım boyunca en çok etkilendiğim filmlerden biri oldu “Holy Motors” (Kutsal Motorlar).
Bu filmi Öteki Sinema yazarı ERTAN TUNÇ seçti.