Yine Davetsiz Misafirlere Karşı: Nefesini Tut 2

22 Eylül 2021

Don’t Breathe / Nefesini Tut filminde Norman Nordstrom (Stephen Lang), körlüğü nedeniyle herkes tarafından hafife alınmıştı ama sonunda hayatta kalma ve istediğini elde etme konusundaki yılmaz iradesini ortaya koymuştu… ve de kişiliğinin korkunç, kötü tarafını. O hiçbir şeyin -hiç kimsenin ya da vicdanın- yoluna çıkmasına izin vermeyecek bir adam.

Şimdi, Don’t Breathe 2 / Nefesini Tut 2’de, aradan sekiz yıl geçmişken, Nordstrom 11 yaşındaki Phoenix ile birlikte yaşamaktadır. Sarhoş bir sürücü tarafından kendisinden çalınan ailesini böylece yeniden yaratmış ve her zaman hakkı olduğunu düşündüğü çarpık adaleti bulmuştur. Davetsiz misafirler bir kez daha evine geldiğinde, bu sefer Phoenix’e odaklanan Norman, içinde saklı olanı yeni ve beklenmedik şekillerde bir kez daha ortaya çıkaracaktır.

Screen Gems ve Stage 6 Films, Ghost House Pictures işbirliğiyle, bir Bad Hombre yapımı olan Don’t Breathe 2 / Nefesini Tut 2’yi sunar. Başrollerini Stephen Lang, Brendan Sexton III ve Madelyn Grace’in paylaştığı filmi Rodo Sayagues yönetti. Filmin senaryosu Fede Alvarez ve Rodo Sayagues tarafından, kendi yarattıkları karakterler esas alınarak yazıldı. Yapımcılığını Fede Alvarez, Sam Raimi ve Rob Tapert üstlendi.

FİLM HAKKINDA

blank

2016 yapımı gerilim filmi Don’t Breathe / Nefesini Tut’un yaptığı esas şey sinemaseverlerin hangi karakteri desteklemesi gerektiği fikriyle oynamaktı. Film, izleyicileri Norman Nordstrom (Stephen Lang) ile tanıştırdı. Üç genç, kör adamın parasını çalmak için evine gizlice girerler ama farkında olmadan evin gerçekten de karanlık sırlarla dolu bir tuzak olduğu ortaya çıkar. Norman onları savuşturmak için bir ölüm makinesi olarak yeteneklerini ortaya koyar. Ama siz tam da kör bir adamın evini ve kendisini savunuyor olmasından dolayı ondan yana olmaya hazırlandığınızda, Norman’ın kendi canavarca işleri gün ışığına çıkar ve sinemaseverler bu kez kendilerini daha önce üzerlerini çizdikleri genç hırsızlardan yana bulurlar. İlk filmi yöneten ve Rodo Sayagues ile birlikte yazan Fede Alvarez, “Don’t Breathe / Nefesini Tut’ta kimi desteklemeniz gerektiğini bilmek zordu” diyor ve ekliyor: “Sadece karakterlerin ne yaptığına dair gerçekleri vermeye ve seyircinin kararsızlığa düştüğü karmaşık bir durum yaratmaya çalıştık.”

Don’t Breathe 2 / Nefesini Tut 2 ile Norman Nordstrom tekrar geri dönüyor. Hayatını şiddetle sürdürmenin şiddetli sonuçlara yol açtığını görecek olan Norman, kötü şeyler -affedilmez şeyler- yapmıştır ve sonuçlarıyla yüzleşecektir, belki izleyicilerin beklemediği bir şekilde olsa da. Devam filmini yazmak için yeniden Sayagues ile bir araya gelen Alvarez, “koltuk değişimi” yaparak bu filmde yönetmenliği Sayagues’e devrettiğini belirtiyor ve şunları söylüyor: “Devam filmi kendimizi ve seyirciyi şaşırtmaya çalışma güdüsüyle ortaya çıktı. Yine aynı ama daha büyük tarzda bir devam filmi yapmak istemedik. Bu kez aynı soruları -seyirci bu karakter hakkında ne düşünüyor ve karakter ne yapıyor- sorduran ama tamamen farklı bir hikaye anlatıyoruz. Her iyi gerilim filmi gibi bu da bir bilmece; her sahne bir ipucu ve onu bir araya getirmeniz gerekiyor.”

Don’t Breathe 2 / Nefesini Tut 2’de yapımcılar Norman’ı bir anti-kötü adam olarak irdeliyor. Doğru şeyi yaptığını düşünen, sapkın, yanlış yola yönelmiş bir adam ama sonuçta gerçekte kim olduğunu saklamak mümkün değil. Lang karakter için, “Ahlaki pusulası tamamen bozuk. Bence çoğu insan kendisinin haklı olduğunu düşünür, kötüler kötü olduklarını bilmezler. Ama bu karakter o kadar çok yenildi ki ve hayatta kalma isteği o kadar güçlü ki artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemiyor. Onun için sadece hayatta kalma ya da kalmama var” diyor.

Devam filminde, Nefesini Tut’un korkunç olaylarından sekiz yıl sonra Norman, şimdi her zaman sahip olmak istediği kız çocuğu olan 11 yaşındaki Phoenix ile yaşamaktadır. Norman şeytani geçmişini ondan gizler ve aşırı korumacı bir ebeveynlik tarzı benimser, tuhaf bir şekilde kendini küçük kıza hayatta kalma becerilerini öğretmeye adamıştır. Evine yeni bir tehdit geldiğinde -eve gizlice giren bu kişilerin Phoenix’in peşine düşeceği açıktır- Norman’ın içindeki canavar yeniden serbest kalacak ve bir kez daha yeni yönleri ortaya çıkacaktır.

Sayagues, “Norman, ilk filmde açık ara en ilginç karakterdi” dedikten sonra şöyle devam ediyor: “Bunun, yani kötü adamı bir filmden alıp ön koltuktaki hikayesini anlatmanın, daha önce hiç yapılmamış bir şey olduğunu fark ettik. Onu asla kahraman yapamazdık, o kahraman biri değil ama onun bakış açısından bir hikaye anlatabilirdik… Bunun çok eğlenceli olacağını düşündük. Haydi bu adamın hayatını ve karakterini daha fazla keşfedelim ve ilk filmden sonra neler yaşadığını anlatalım dedik.”

blank

Filmlerin her zaman sunmadığı türden bir karakter keşfi yapma fırsatıydı bu. “Karakterini genişletiyoruz, kalbinin ve ruhunun derinliklerine iniyor, ruhunun kuytularına dalıyoruz. Bu adamı benzersiz yapan nedir, ona bakıyoruz” diyor Sayagues. Seyirciler karakterin inanılmaz yeteneklerini ve tehlikeli ahlak anlayışını zaten biliyor ama kızıyla olan ilişkisi onlara başka bir şey gösterecek. “Phoenix’e karşı çok sert; onu askeri bir eğitim düzenine sokmuş. Fakat yine de ona değer verdiği aşikar ve onu gerçekten seviyor. Bu küçük kız hayatında önemli olan tek şey” diyor yönetmen.

Stephen Lang, Norman rolüne geri dönüyor. Alvarez aktör için şunları söylüyor: “Stephen Lang ilk filmde çılgın, ikonik bir karakter yarattı. Stephen’ın yorumuyla Norman süper saldırgan ama aynı zamanda zaafları olan birine dönüştü. Seyirciler de onu filmin diğer karakterleri kadar küçümsüyor. Görme engelli bu adamın işi bitmiş diye düşünüyorsunuz ama sonra o, hayal edebileceğinizden çok daha yetenekli olduğunu kanıtlıyor.”

Lang, Norman’ın körlüğüne neden olan savaş yaralarının, geçmişte yaşadığı diğer travmalarla birlikte görme yeteneğinin çok ötesinde hasara yol açtığını söylüyor. “Manevi, duygusal ve zihinsel hasarlar; işte o tüm bunlara sahip biri” diyor aktör ve ekliyor: “Uzun, çok uzun bir süredir sistemin dışında yaşıyor. Genel olarak dünyaya hiçbir faydası yok çünkü dünya ona iyi davranmamış. Sürekli tartaklanmış bir köpek gibi; sevmeye kalkışırsanız, elinizi ısırır.”

Artık Phoenix’e sahip olan Norman, farklı bir kimliğe bürünmüş gibi görünmekteyse de gerçek mizacı her zaman ortaya çıkacaktır. Alvarez’e göre, “Norman ve Phoenix çok garip bir hayat yaşıyorlar. Norman tam bir pervane ebeveyn; kızının hayatının her dakikasını kontrol ediyor. Ancak aralarında tuhaf bir kimya, ilişkilerinde gerçekten hoş bir şey de var. Norman kızını çok seviyor ve onu kaybetmekten fazlasıyla korkuyor. İlişkilerinin bu şekilde kalması için ne gerekiyorsa yapacak.”

Sayagues ise şunu söylüyor: “Tüm önlemleri almıştı ama şimdi yapması gerekeni yapacak ve bu kızı canı pahasına koruyacak. Onun gibi bir adam için en zorlu olan şeyi yapıp evini, yani güvenli limanını terk etmesi gerekecek.”

blank

Kendi eylemlerinin Phoenix’i tehlikeye attığını bilen Norman’ın aşırı kontrolü amansız bir eğitimi de beraberinde getirdiği için küçük kız da Norman kadar kendi kendine yetebilen biri. Alvarez, “Norman, bir tehdit geldiğinde, kızının yetkin olduğundan emin olmak istiyor. Ve doğal olarak tehditler geliyor” diyor.

Elbette, Norman’ın hayatında hiçbir şey ilk bakışta göründüğü gibi değildir. Ne Phoenix’le olan ilişkisi ne de evine izinsiz giren kişiler. Sayagues, tıpkı Nefesini Tut’ta olduğu gibi seyirciyi ters köşeye yatıracak. Sayagues, “Norman, bu kızı arayan insanların olabileceğini biliyor, çünkü bu ilişkide görünenden daha fazlası var” diyor ve ekliyor: “Böyle bir şeyin olmasını bekliyordu, bu yüzden onu kendini savunması ve kimseye güvenmemesi için eğitti. Her ne kadar bunun evine giren saldırganlar için kolay bir iş olmamasını sağlasa bile onların Phoenix’i bulma konusunda neden bu kadar kararlı olduklarını biliyor.”

Lang, “Her ebeveyn örnek oluşturarak çocuğunu eğitir; ebeveyn ne biliyorsa çocuğa onu öğretir” dedikten sonra, şöyle devam ediyor: “Norman’ın deneyimi, dünyanın oldukça kötü bir yer olduğu yönünde. Vermesi gereken şey hayatta kalma tekniği ve bence bu tamamen meşru bir şey.”

Phoenix, Death Wish, Straw Dogs, Aliens, The Hateful Eight ve Hannah gibi uzun süredir var olan bir gerilim geleneğini takip ediyor. Kendilerini kendilerinden başka kurtaracak kimse olmadığında kendi kahramanları olmak zorunda kalan karakterler geleneğini. Sayagues bu konuda şunu dile getiriyor: “Temsil gücü olan bir karakter yaratmak bizim için önemliydi. Güçlendirilmiş, durumun gereğine ayak uydurabilen ve kendisine edindirilmiş olan becerileri kullanabilen genç bir kız. Kendisi için daha iyi bir yaşam yaratmak için kendi kurtarıcısı olacak.”

Norman’ın Phoenix’i becerilere sahip olacak şekilde eğitmiş olması genç aktris Madelyn Grace’in neler yapabileceğini göstermesi için bir fırsattı. Sayagues, “Madelyn inanılmaz şeyler yapıyor” diyor ve ekliyor: “Kendisi sadece harika oyunculuk becerilerine sahip değil, aynı zamanda fiziksel olarak çok yetenekli. İnsanların ona nasıl tepki vereceğini görmek için sabırsızlanıyorum.”

blank

Sayagues sözlerini şöyle sürdürüyor: “Gerçekten komik! Stephen Lang’in en iyi oyuncular ve yönetmenlerle çalışma konusunda onlarca yıllık deneyimi bulunuyor; Madelyn ise daha yeni başlıyor ama o aynı yeteneğe, aynı ateşe, aynı tutkuya sahip. Rol çok zorlu; koşmak, yüzmek, su altında rol yapmak ve daha pek çok şey; buna rağmen hepsini bir gülümsemeyle ve daha fazlası için çabalayarak yaptı. Ayrıca çok da zeki. Filmi çektiğimiz sırada sadece 11 yaşında olmasına rağmen, filmin pek çok temasını anlayıp performansıyla bütünleştirebildi.”

Alvarez de, “Madelyn, Stephen Lang ile başa baş gidebilir” dedikten sonra bunun çok fiziksel bir performans olduğu ve genç aktrisin çok fazla aksiyona dahil olması gerektiği konusunda Sayagues ile aynı fikirde olduğunu belirtiyor: “Rodo’nun filmde gerilim yaratmasının yollarından biri, uzun çekimler ve dublörlerin araya girmesine fırsat vermeyen çok az kesinti. Madelyn çok uyumluydu; bunun da ötesinde ondan istediğimiz her şeyi yapmaya hevesliydi.”

Lang, “70’lerde, Olga Korbut ve Nadia Comeneci gibi jimnastikçilerin olağanüstü, kusursuz seriler yapmasını izlerdim. Spiker onlar için çelik gibi sinirlere sahip derdi. Madelyn de öyle” diyor ve ekliyor: “Harika bir çocuk, hayat dolu, konuşkan; Rodo ‘motor’ dediğinde ise derinlikle, inançla ve tüm varlığıyla harika bir performans sergiliyor.”

Sonunda, izleyiciler bir kez daha Norman hakkında ve onun yaptığı şey hakkında ne hissettiklerine kendileri karar vermek zorunda kalacaklar; zaten yapımcıların niyeti de tam olarak bu. Alvarez, “Kahramanların kim olduğunu, kötülerin kim olduğunu bildiğiniz filmlerde ilgi uyandırıcılık yok” dedikten sonra, sözlerini şöyle noktalıyor: “Öyle filmlerde kimin kazanacağını, kimin kazanmayı hak ettiğini, kimin ölmeyi hak ettiğini biliyorsunuz. Ama Nefesini Tut dünyası grinin tonlarından ve siyahın gerçekten koyu bazı tonlarından oluşuyor. Milyonlarca kez izlemiş olmadığınız, yeni, özgün hikayeler anlatmak için çok çalışıyoruz. Hikayeyi adil bir şekilde anlatıyoruz ve karakterleri nereye koyacağınız size kalmış.”

“Don’t Breathe 2 / Nefesini Tut 2” 1 Ekim’de Sinemalarda!

blank

blank

Öteki Sinema

Öteki Sinema editörleri Prometheus'un David'i gibi... Siz uyurken bile, hoşunuza gidecek yazıları buluyor, itinayla hazırlıyor ve yayına sunuyor. Öteki Sinema çalışıyor!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Tenten’in Maceraları Yapım Notları

Steven Spielberg, klasik serüvenlere görkemli bir şekilde yeniden hayat veren
blank

İkizler Projesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler

İkizler Projesi, yenilikçi bir aksiyon filmi. Will Smith, gizemli, genç